Herkese selam!
Burada bir şeyler yazmayalı o kadar uzun zaman olmuş ki ben gittikten sonra ne yenilikler gelmiş. Hepsini tek tek öğrenmeye çalışıyorum :)
Nasılsınız sevgili okurlarım? Bir süredir dediğim gibi buralarda değildim ama elimden geldiğince bana yazanlara cevap vermeye çalıştım. Eski hikayelerime hâlâ çok yorum geldiğinden (Aşk ve Tutku ne ara 600 bin oldu?!) o yorumlara çok dönüş yapamıyorum. Ama bana özelden ya da profilimden yazan çoğu kişiye cevap vermeye çalıştım.
Öncelikle bu yazım biraz uzun olabilir ama buna rağmen okumanızı rica ediyorum. Çünkü önemli noktalara değineceğim. Hem geçmiş hem de gelecek hakkında...
Ben genel olarak iyiyim, eğer merak edeniniz olursa. 2018 ve 2019 yılları benim için pek de iyi değildi (hamd olsun) ancak yavaş yavaş toparlıyor gibiyim. Bu kaosun içinde, Yıldızlarla Dans'a başladım. Aslında en baştan beri Willow'un hikayesini anlatmak istiyordum ancak sonra hikaye benim planladığımdan başka bir yere gitti ve bir sağlık sorunu ortaya çıktı. Özel hayatımı hiçbir zaman burada paylaşmadım ya da bir mazeret olarak sunmadım ancak o dönem benim için çok zordu. Bu sorunlarla ilgilenirken hikayeye ara vermek zorunda kaldım.
Sonrasında, neden bilmiyorum, yaklaşık bir yıl gibi bir süre pek bir şey yazamadım. Yazdıklarım ya da daha doğrusu düzeltip kitap olarak yayınladığım eserlerim, önceden yazdığım şeylerdi. Uzun bir kuraklık sürecine girdim. Çok denedim, sayısız taslağa başladım ancak hiçbirinin sonu gelmedi, içime sinmedi.
Willow'la da bu oldu. Willow ve Leo'yu çok sevdiğinizi bildiğim için bu bilgilendirmeyi yapıyorum. Maalesef ne zaman heveslenerek hikayenin başına otursam, işin içinden çıkamıyorum ve bir şeyler doğru gelmiyor. O yüzden Leo şimdilik devam etmeyecek. İleride bir gün doğru formülü bulursam, bu ikiliyi sizin karşınıza çıkarmayı çok isterim. Çoğunlukla burada yayınladığı hikayelerin sonunu getiren bir yazar olarak, bu olay benim için de bir hayal kırıklığıdır. Bunu bilmenizi istiyorum. O yüzden bu konuda affınıza sığınıyorum. Ancak bir hikayeyi "Yazayım da bitsin," ya da "Okurlar en azından ikisi adına bir şey okusun," mantığıyla burada yayınlamak istemiyorum, bu bana uygun değil. Olacaksa düzgün olsun. Düzgün olmayacaksa hiç olmasın. Hep kararım buydu.
Willow ve Leo'yu açıkladığıma göre gelelim diğer mevzulara... Dediğim gibi bir süredir yazamıyordum. O kadar batmıştım ki, son kitabımı nasıl yazmayı bitirdiğim hakkında inanın bir fikrim yok. Büyük bir başarı yani benim için. Eskiden beş ay gibi bir sürede bir kitabı bitirirken şimdi mucize gözüyle bakıyorum. Sanırım biraz tükenmişlik ve bıkkınlık geldi. Sırf yazmak için okuduğunu anlamadan yazan insanlardan, üzerinizde baskı kuranlardan... Bilmiyorum. (Burada bahsettiğim insanlar benim okurlarım değil. Ben okurlarımın ne kadar saygılı ve iyi insanlar olduğunun farkındayım. Ancak ister böyle açık bir platform olsun isterse yayınlanan kitabınız, bazı insanlar sizi bulabiliyor.)
Yazmakla sevgi-nefret ilişkim var. Yazmadan duramam. İçimdekileri aktarabilmemin tek yolu bu. Ancak yazmak benim için bazen bir işkence. Bazense çok eğlenerek yaptığım bir şey. Bugüne kadar hep tutku duyduğum işleri yapmaya çalıştım, bundan sonra da öyle olacak.
Bütün bunları neden anlatıyorsun derseniz bilmiyorum, sanırım son birkaç yılın özetini anlatıp, size kısaca içimi dökmek istedim. Bir nevi bu yüzden burada yeni bir hikaye paylaşıp paylaşmama konusunda kararsızdım. Ama sonunda, hâlâ bu kuraklığım üzerimden geçmemişken bir cesaret dedim, "Atıl bu işe!" Sonunun nasıl olacağını birlikte göreceğiz.
Şimdi gelelim başlayacağımız hikayeye :)
Beni burada bulunduğum zaman boyunca tanıyanlar, yazdığım hikayeleri okuyan ya da benimle sohbet eden insanlar, nasıl kitaplar/hikayeler yazdığımı iyi bilir. Paylaşacağım bu hikaye, aslında hepimizin özellikle bu platformda çok fazlasıyla gördüğü bir temaya sahip: Asistan/Patron.
Bu açıklamayı bu yüzden yapıyorum. Tema size çok yakın, çok kullanılmış gelecektir ancak ön yargılarınızı bırakmanızı rica ediyorum. Klişeleri çok seven bir insan olarak bu zamana dek yazdığım her şeyde bir farklılık olmasına özen gösterdim. Bundan sonra da böyle olacak.
İlk defa klasik erkek karakterlerimden farklı bir erkek karakteri yazacağım, bunun için hem heyecanlı hem de sizin onu nasıl göreceğiniz konusunda meraklıyım. :) Adrian, bazı takıntılara sahip, fazlasıyla zor bir adam. Sertliğini belki başka karakterlerime benzetebilirsiniz ancak onun ayrı bir komedisi var. Kendim de takıntılardan fazlasıyla muzdarip bir insan olduğum için onu yazmak bana keyif veriyor.
Kadın karakterimi açıklamama gerek var mı bilmiyorum. Şimdiye kadar hep duygusal, iyi kalpli ve güçlü kadınlar yazmaya çalıştım. Bundan sonra da bu çabam devam edecek.
Tamam tamam artık toparlıyorum merak etmeyin. Kısacası tanıdık temasına ve karakterlerimin sizi bazen gıcık edebilmesi ihtimaline rağmen ön yargılarınızdan arınarak bu hikayeyi okumanızı diliyorum.
Benim okurlarım zaten olgun ve aklı başında, fazlasıyla da eğlenceli insanlar oldukları için gelecek yorumları sabırsızlıkla bekliyorum. Yeni gelen arkadaşlardan da küfür etmemelerini ve yorumlarda birileriyle kavga etmemelerini rica ediyorum. Nezih bir ortamda eğlenerek, makara yaparak, saygı çerçevesi içinde bu hikayeyi götürelim istiyorum.
O zaman hazırsanız, hadi başlayalım.
Not: Hikayenin tüm hakları bana aittir. Çalınması ya da kopyalanması durumunda, gerekli yasal işlemlere başvurulacaktır.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
CAPELLA
RomanceCapella: Arabacı takımyıldızındaki en parlak yıldız, gece gökyüzündeki en parlak on birinci yıldız ve Arcturus ve Vega'dan sonra kuzey göğündeki en parlak üçüncü yıldızdır. Çıplak gözle tek yıldız olarak görünür ama iki çift yıldız sistemidir. Lucy...