Günümüz
Ertesi gün saat tam altıda Lucy, Adrian'ın evine giriş yaptı. Kapıdaki güvenlik kapıları açtıktan sonra arabasını park edip hızla evin yanında bulunan ve cam duvarlara sahip spor salonuna yöneldi.
İçeri girdiğinde Adrian, koşu bandının üzerindeydi. Çantasını bir kenara bırakan genç kadın, zaten spor kıyafetler giyerek geldiği için adamın yanındaki koşu bandına çıktı.
Adrian onun geldiğini fark etmişti. Yanına attığı o küçük, kibirli bakış bile bunun kanıtıydı. Adam tekrar önüne döndüğünde Lucy yürüme hızına ayarladı ve ona baktı.
Koşmakta olan Adrian, kolsuz siyah bir tişört ve dizlerinde biten bir eşofman giymişti. Kaslı kollarındaki, Lucy'nin tarçın rengi olarak tanımladığı, kimi zaman turuncu kimi zamansa koyu sarı gözükmeyi başarabilen saçlarındaki ve yüzündeki ter damlaları egzersize erken başladığını gösteriyordu.
"Geç kaldın."
Adamın tok sesi boş spor salonunu doldurdu. Normalde Adrian spor yaparken arkada müzik çalardı ancak bugün açmamıştı. Büyük ihtimalle toplantı hakkında konuşacaklarındandı.
"Sadece bir dakika geç kaldım. Erken başlamışsın."
Bunun üzerine Adrian başını çevirip Lucy'e baktı. Gözlerinde bugün baskın olan yeşil, içeriye cam duvarlardan giren ışıkla oldukça belirgindi.
"Erken uyandım ve boş boş beklemektense sporun iyi geleceğini düşündüm."
Lucy bir şey demedi. Patronunun vücudunun sırf Tanrı vergisi olmadığını çok iyi biliyordu. Adrian, birçok konuda fazlasıyla disiplinliydi: Spor sadece bunlardan bir tanesiydi.
Yıllardır adamın hafta içi her sabah altıda spora başladığını Lucy çok iyi biliyordu. Genç kadın bu işi ilk aldığında spora çok gitmiyordu. Ancak bir gün Adrian, yine bugünkü gibi koşu bandındayken Lucy kenara oturmuş ona önemli bazı bilgileri okuyordu. Adrian hızını kesmeden Lucy'e dönmüş ve zamanını her sabah böyle boşa geçirmektense en azından adamla spor yapabileceğini söylemişti.
Lucy bu teklifi mantıklı bulmuştu. Sonuçta Adrian'ın tamamen kendisine özel ve en iyi makinelerle dolu, manzarası yeşillikler ve büyük bir gölet olan bir spor salonu vardı. İşi konusunda memnun olduğu en büyük noktalardan biri, Adrian Rake'in özel asistanı olmanın getirdiği ayrıcalıklardı. Bu adama sabredebilmenin, ondan korkmamanın ve işleri düzgün yürütüp, sürekli çalışmanın karşılığında Lucy'e fazlasıyla dolgun bir maaş ödüyorlardı. Maaşın yanında Lucy'nin çok çıkamadığı tatil bonusları, Adrian sayesinde her yere girebilmesi, neredeyse her yerde bir şeyleri indirimli alabilmesi gibi özellikler vardı.
Spor salonunu neden geri çevirsindi ki?
Adamla spor alanında baş etmek kolay değildi: Lucy ilk spor yapmaya başladığında onun nefessiz hali Adrian'ı fazlasıyla güldürmüştü. Ancak kadın hırs yapmış ve adama her sabah eşlik ederek kısa sürede iyi bir form tutturmuştu.
Hâlâ Adrian kadar spor manyağı değildi: Yaptığı egzersizler onun kadar uzun sürmüyordu ya da onunki kadar ağır değildi. Ancak Adrian gibi kas yapmak istemediğinden bunun bir sorun olmadığını düşünüyordu.
Sessizlik içinde sporlarını yaparlarken Lucy bir anlığına patronunu inceledi. Önemli bir dergi, en başarılı ve çekici iş adamları listesinde Adrian'ı en başa koymuştu, bunun için de özel fotoğraflar istemişlerdi. Adrian asla böyle şeyler için fotoğraf çektirmekten hoşlanmadığından, egosu ne kadar yükselse de reklamcısının yalvarışlarını görmezden gelerek herhangi bir fotoğrafını göndermelerini söylemişti. Bu sabah katılacakları toplantı da bu dergiyle olacaktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
CAPELLA
RomanceCapella: Arabacı takımyıldızındaki en parlak yıldız, gece gökyüzündeki en parlak on birinci yıldız ve Arcturus ve Vega'dan sonra kuzey göğündeki en parlak üçüncü yıldızdır. Çıplak gözle tek yıldız olarak görünür ama iki çift yıldız sistemidir. Lucy...