2.Bölüm - Kararlar, Kararlar

2.2K 260 12
                                    


Dört Yıl Önce

Lucy Miller karşısında durduğu binaya başını kaldırarak tekrar baktı. Göğsü hızla inip kalkarken kendisini sakinleştirmeye çalıştı. Bunu yapabilirdi.

Öylesine başvurduğu ilanlardan böyle önemli olanının kendisine geri dönmesini asla beklememişti. Ama işte, Madalyon'un kapısında duruyordu. Yaklaşık üç dakika içinde bir iş görüşmesi vardı.

Bir hata yapıp yapmadığını merak etti. İçindeki his, arkasını dönüp uzaklaşmasını ve görüşmeye gelemeyeceğine dair bir not bırakmasını söylüyordu. Lucy korkmaktan nefret etse de böyle iş yerleri gözünü korkutuyordu.

Üstelik hiç asistanlık deneyimi yoktu... İşin altından kalkabileceğini düşünmüştü ama iş görüşmesi için arandıktan sonra yaptığı araştırmalar kadının ayak diremesine sebep olmuştu.

Eğer işe alınırsa, Adrian Rake'in özel asistanlığını yapacaktı. Böyle bir pozisyonun açık olması ve Lucy gibi deneyimsiz birisini çağırmaları bile kadına tehlike sinyalleri vermek için yeterdi.

Lucy içeri girmeye karar verdi. İşi kabul etmek zorunda değildi. Sadece içeri girip konuşacaktı.

Güvenlik ondan kimliğini istedi ve belirli notlar aldıktan sonra kadının geçmesine izin verdi. Asansöre binen Lucy, derin derin nefesler almaya başladı.

Asansörün kapısı açıldığında genç kadın elinde bir kutu taşıyan kadını gördü. O da asansöre yöneliyordu. Lucy'den biraz kısa olan kadının gözleri parlıyordu.

"Pardon, Bay Kalsey'i nerede bulabilirim?"

Lucy, kadın yanından geçip gitmeden onu durdurdu. Görüşme yapacağı adamın adı Kalsey'di.

Genç kadın Lucy'e baştan aşağı baktı, sonra ağzını açtı. Yüzüne bir gülümseme yerleşirken, "Asistanlık için mi geldin?" diye sordu.

Lucy zoraki bir şekilde gülümseyerek başını evet anlamında salladı.

"Kalsey hemen şurada. Bak." Kadın parmağıyla birkaç metre ötede bir grup insanla konuşan adamı gösterdi.

"Teşekkür ederim."

"Rica ederim. Ama sana uyarım, o görüşmeye gitme. Bence vaktin varken ve daha kimseyle konuşmamışken buradan ayrıl."

Lucy, kadının kutusunun içine baktı. Birkaç çerçeve, ofis eşyası vardı.

"Neden?"

"Çünkü bu iş, dünyanın en lanet işi. Sonunda bu cehennemden kurtulduğuma o kadar memnunum ki..." Kadın güldü ve Lucy'nin sinirleri iyice gerilmişti. Kadın bir şeyler daha diyecekken Kalsey denilen adam Lucy'i fark etti ve ona doğru ilerlemeye başladı.

"Bayan Miller?"

Kadın adamın sesini duyunca başka bir şey demeden gözden kayboldu. Lucy kaçamayacağını anladığı için adama doğru adım attı ve elini uzattı.

"Bay Kalsey?"

"Lütfen, George de. Tam vaktinde geldiniz. Ofisime geçelim mi?"

Lucy başını salladı. Bir koyun gibi adamı takip ederken, ofisin modernliği ve canlılığı onu etkilemişti.

Mimarlık ya da tasarımla ilgili bir şeyler bildiği söylenemezdi ancak böyle modern ve sıra dışı binalara ve ofislere bayılıyordu. Zaten yaratıcı insanların çalışması gereken ortamın da böyle yaratıcı olması gerektiğini düşünüyordu Lucy.

CAPELLAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin