"Ortalık karmaşa içinde."
Adrian kafasını kaldırdı ve George'a, onu tanıdığı süre boyunca çok iyi öğrendiği en sinirli bakışını attı.
"Gerçekten mi George?"
"Evet." George, adamın ironisini anlamayarak cevap verdi. Adrian sakin kalmak için derin nefesler aldı.
"Şimdi ne var?"
Günü, daha beter geçemezdi. Uzun zamandır peşinde olduğu bir anlaşma hiçbir sebep yokken adamın geri çekilmesiyle bozulmuştu. Üstelik Adrian'ın ekibi çoktan o anlaşma için gerekli malzemeleri toplamışlardı.
Emeklerinin boşa çıkması bir yana, bu yüzden başka bir işi de sarkıtmışlardı. Açıkçası Adrian onları kontrol etmemişti çünkü uzun zamandır bu görev Lucy'deydi. Ancak kadın gittiğinden beri belli ki çalışanları rahatlamıştı.
"Sakin kalacağına söz ver."
George, hafifçe ürkekçe söyledi. Şu an adamın balayında olması gerekiyordu ancak Madalyon'un içinde bulunduğu yoğunlukla bu mümkün değildi.
"Bunu söyleyince daha çok sinirleniyorum. Ne oldu söyle." Adrian sabırsızca konuştu. Sinirleri tepesindeydi çünkü ekibinin nasıl bu kadar beceriksiz olabileceğini bilmiyordu.
Üstelik Lucy gittiğinden beri bir sürü iş birikmişti ve Adrian bunları ne kadar daha erteleyebileceğini bilmiyordu.
"Tamam..." Esmer adam bir adım geriye gitti. Kendisini koruma içgüdüsü olmalıydı. "Aaron Thompson var ya?"
Adrian ismi düşünerek kaşlarını çattı. Aaron, Adrian'ın şirketinin evleri yeniden tasarladığı televizyon programının sunucusuydu.
"Dün gece sarhoş bir halde başka bir araca çarpmış."
"Ne?"
Adrian sandalyesinden sıçradı. George bir adım daha geri çekildi.
"Şimdiye kadar reklam ekibi haberleri kontrol etmeyi başardı ama yüzümüzde patlaması an meselesi. Daha fazla onları oyalayamayız... Kimliğini her an öğrenecekler."
"Ne demek sarhoş halde başkasına çarpmış?" Adrian bağırdı. Sesi, odada yankılandı ancak kapalı kapılardan dışarı gidecek kadar gürdü.
"Şu an hastanede ama durumu iyi. Şanslı p*ç birkaç çizikle atlatmış. Ama çarptığı arabadaki ailede yaralılar var."
Adrian ellerini yumruklar haline getirdi. George, adamın genişleyen burun delikleri, yumduğu gözleri ve boynunda fazlasıyla belirginleşen damar sayesinde Adrian'ın öfkesinin zirvede olduğunu biliyordu.
Bir adım daha geriye attı.
"Ne durumdalar?"
Adrian, fırtına öncesi sessizlik gibi fısıltıyla sordu. İrileşen gözlerini George'a çevirmişti.
"Hayatını kaybeden neyse ki yok ama iki kişi ameliyata girmiş. Ameliyat sonucunu bekleyeceğiz."
"Bu nasıl olur? George, nasıl sarhoş araba kullanır?!" Adrian en sonunda dayanamayarak bağırdı.
"Biliyorum, hatalı... Ama her şey orada bitmiyor."
"Ne demek? Ne?" Adrian sinirle neredeyse kekeliyordu. "Ne demek orada bitmiyor? Dahası mı var?"
George bir saniyeliğine yere baktı. Daha en kötü kısmı patronuna söylememişti.
"Goerge." Adrian'ın uyaran sesi kulağına iliştiğinde George başını kaldırdı. Derin bir nefes aldı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
CAPELLA
Storie d'amoreCapella: Arabacı takımyıldızındaki en parlak yıldız, gece gökyüzündeki en parlak on birinci yıldız ve Arcturus ve Vega'dan sonra kuzey göğündeki en parlak üçüncü yıldızdır. Çıplak gözle tek yıldız olarak görünür ama iki çift yıldız sistemidir. Lucy...