Dört Yıl Önce
Lucy hızla patronunun yerini bulmaya çalıştı. Her şeyi eline yüzüne bulaştırdığını biliyordu ama böyle gidemezdi.
Sonunda banyonun altından sızan ışığı görünce bir nefes aldı. Buradaydı. Gergince atan kalbine rağmen kapıya tıkladı.
"Bay Rake? İyi misiniz?"
"Git buradan."
Adamın soğuk ve sert tepkisi Lucy'i şaşırtmadı. Bunu bekliyordu.
"Bakın, gerçekten üzgünüm."
"Kız ne durumda?"
Lucy bir soluk vererek kapıya yaslandı. Adam izin vermedikçe içeri giremeyeceğini biliyordu. Bu akşam tam bir fiyaskoydu ve bunların tek suçlusu kendisiydi.
Adrian'ın evinde küçük bir organizasyon düzenlemesi gerekiyordu ve bu işi uykusuz geceler, sayısız şirketle konuşma ve dil dökmeden sonra başardığını düşünüyordu. Ancak davetlilerden birisinin süslemelere takılarak talihsiz bir kaza yaşıyacağını öngörememişti.
Kadın bir şekilde dengesini kaybetmiş ve uzun, altın renginde süs olarak duran direklerden birisi koluna girmişti. Büyük bir olay kopmuştu. Kısa sürede kadının çığlıkları ile kan gölüne dönen etraf tüm geceyi mahvetmişti.
Kadın hızla hastaneye götürülürken Adrian ise kan yüzünden ortadan kaybolmuştu. Lucy, onun kan görmeye ya da etrafın kirliliğine dayanamadığını biliyordu: Kendisi de takıntılı bir insan olarak bu hastalığı patronunun da taşıdığını fark etmesi uzun sürmemişti. O yüzden ikisi bir araya geldiğinde, adamın sinirlerinin nasıl bozulabileceğini tahmin ediyordu.
Bu yüzden davetlileri özür dileyerek göndermişti.
"Hastaneye ulaşmış. İyi olduğunu söylediler. Sadece birkaç dikiş atılacak."
İçeriden ses gelmeyince Lucy ofladı. Kendisi de berbat gözüküyordu ama böyle bir kazayı nasıl öngörebilirdi ki? Bu demirler neredeyse tüm partilerde oluyordu.
"Eğer size daha iyi hissettirecekse artık şeffaf dikişler var. Yani gözükmeyecek bile. Kimse anlamaz."
Hala ses yoktu. Lucy işleri berbat ettiği için inanılmaz bir suçluluk hissediyordu. Üstelik bu işe gireli sadece iki ay olmuştu. Şimdiye kadar Adrian'ın zor isteklerine bir şekilde dayanmayı başarabilmişti. Böyle bir hata yüzünden işinden olmak ya da başarısız ve kadının yaşadıkları yüzünden suçlu hissetmekten nefret ediyordu.
"Çimlerdeki ve örtülerdeki kanları da ortadan kaldırdım sayılır. Yarın bahçıvan ve temizlikçilerle tamamen ortadan kalkacak. Orada hiç böyle bir olay olmamış gibi olacak, söz veriyorum."
İçeriden ses gelmeyince Lucy endişelenmeyi kesemedi.
"Bay Rake? İçeri geliyorum."
"Gelme."
Adamın sesinin titremesi onu durdurmadı. Lucy kapıyı açtı ve banyoda volta atan adamı gördü. Yüzünün rengi iyice beyaza dönmüştü. Adam kravatını çıkarmış ve düğmelerinin birkaçını açmıştı ama buna rağmen zar zor nefes alıyor gibi gözüküyordu.
Lucy nazikçe kapıyı arkasından kapattı.
"Bay Rake?"
"Dışarı çık. Hemen."
Adrian titrek bir şekilde konuştu. Sonunda durduğunda ellerini lavabonun iki yanına koydu. Onun ne kadar sarsıldığını görmek Lucy'i iyice suçlulukla sarmaladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
CAPELLA
عاطفيةCapella: Arabacı takımyıldızındaki en parlak yıldız, gece gökyüzündeki en parlak on birinci yıldız ve Arcturus ve Vega'dan sonra kuzey göğündeki en parlak üçüncü yıldızdır. Çıplak gözle tek yıldız olarak görünür ama iki çift yıldız sistemidir. Lucy...