Multi: Izel'in giydiği elbise
27. BÖLÜM
İkimizin bakışları da Ekin'e kitlenmişti. Derin bir nefes aldım ve Burak'ın elini tutup sertçe kolumdan çektim. Ekin'in bakışları yaptığım harekete takılırken piç gülüşü yüzüne iyice yayıldı ve bakışları karardı.
Avına odaklanmış avcı gibiydi şuan.
Hazır, dikkatli ve pusuda.
"Sen..." dedi sessiz bir şekilde. Bu sessizlik fırtına öncesi sessizlikti resmen. Ekin'in yapacaklarından irkilip geriye doğru birkaç adım attım. "Ulan piç, sen kimin şirketinde kimin arkasından iş çeviriyorsun!"
Gergin bir şekilde alt dudağımı ısırdım ve geriye doğru birkaç adım daha attım. Burak şok olmuş bir biçimde Ekin'e bakıyordu ve,
Bam!
Ekin gözle görülemeyecek bir hızla Burak'ın yanına uçup kafa attığında içimdeki şeytanlar kahkaha atıyordu. Böyle bir şerefsize asla acımayacaktım. Burak inleyip yere düştüğünde Ekin vakit kaybetmeden üstüne çöktü ve yumruklarını ardı ardına sıralamaya başladı. Her yumruğunda da yüzüne doğru tıslıyordu.
"Beni bitireceksin..." Bir yumruk daha. "Hadi amınakoduğum!" Sert bir yumruk daha. "Bitir piç! Hadi ne bekliyorsun?"
Gözlerimi kıstım. Tüm çalışanlar resmen etrafımızda toplanmıştı. Burak'ın yüzü ise kandan görünmüyordu resmen. Çok kötü bir hale gelmişti. Ekin ona nefes almasına bile fırsat tanımıyordu. Güvenlikler gelip ayırmaya çalıştıklarında Ekin sesiyle şirketi inletiyordu resmen. "Bırakın lan! Öldüreceğim şu piçi! Bırak."
Güvenlikler itiraz edip Ekin'i kollarından tuttuğunda hırsını alamayıp kurtuldu ve yerde yatan şerefsizin karnına son bir tekme daha attı. "Bu da o siktiğimin ellerinle kadınıma dokunduğun için! Şimdi siktir git ve asıl benim seni bitirişimi izle!" demesiyle herkesin bana bakması bir oldu. Kafamı önüme eğdim utanarak.
Çalışanlar Ekin'in bakışıyla yavaşça dağılırken Ekin sekreterlerden birine emirler yağdırmaya başlamıştı bile. "Bu piçin hiçbir yerde iş bulamamasını sağlayın bundan sonra. Ayrıca güvenlik kameralarını avukata verin, hukuki işlem başlatılsın acil. Çabuk!" Kız korkarak başıyla onayladı ve koşar adım uzaklaştı.
Derin bir nefes aldım ve Ekin'e doğru yürümeye başladım. Elleri kan içinde üstündeki gömleğin kollarını katlıyordu. Beni fark etmesiyle belimden tuttu ve kendine çekti. Ellerimi destek almak amaçlı kollarına koydum ve bakışmaya başladık. Kendimi açıklama ihtiyacında hissederek dudaklarımı aralamıştım ki, sert dudaklarını dudaklarımda hissettim. Gözlerimi kocaman açarak geri çekilmeye çalışsam da izin vermemişti.
Şirketin ortasındaydık yahu!
Üst dudağı alt dudağımı sahiplenici bir biçimde kavrarken gözlerimi kapattım ve öpüşüne karşılık verdim. Geri çekildiğinde yavaşça gözlerimi araladım. "Biliyorum sevgilim, her şeyi duydum başından itibaren. Senin bir suçun yok."
Sakinleştirici ses tonuyla resmen kendimden geçerken yanımızdan geçen bir adamın bakışıyla kendimi toparladım ve geri çekildim. "Ne yapacaksın Burak'a?"
Kaşlarını çattı ve huysuz bir şekilde homurdandı. "Adını ağzına alma şu piçin. Onu öldürmekten beter edeceğim, sürüm sürüm süründüreceğim!" Tam itiraz edeceğim sırada bakışlarıyla susturdu ve devam etti. "Sakın İzel! Sen karışmıyorsun bu mevzuya." dedi. Sinirinden nasibimi almamak için daha fazla itiraz etmedim ve sustum.
Geri çekildim ve yukarı doğru sıyrılan elbisemi aşağı doğru çekilip Ekin'in gözlerine baktım. "O zaman ben ne yapayım şimdi yahu, kafam karıştı!" diye isyan ettim. Afallamama karşılık güldü ve eliyle burun kemerini sıktı.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
İZ
Teen FictionBenim varoluşum, senin hayatına büyük bir iz... --- "Çok güzel olmuşsun." dedi ve kocaman gülümsedim. "Ancak bebeğim bunu giyemezsin, bu çok açık." Ve gülüşüm aynı hızla soldu. Beklediğim bir şeydi ama ne bileyim işte. "Aşkım lütfen." dedim cilveli...