Buraya okuduğunuz tarihi bırakabilirsiniz.
1.BÖLÜM
Hayatıma eklenen yeni bir günde daha, istemediğim sesler kulağımda yankılanıyordu.
'' Uyan hadi kahvaltıya in İzel, daha ne kadar oyalanacaksın yahu?'' Her gün duymaktan bıktığım, sesi midemi bulandıran kadın, üvey annemin ta kendisiydi. Sıkıntıyla ofladım ve odamdan bir hışımla çıktım. Bugün okulun son günü olduğu için mutlu olmam gerekirken, Aysel cadısı sayesinde yine sinirlenmiştim. Yüzümü yıkadım ve kahvaltı sofrasına oturmadan hazırlanıp evden çıktım.
Annem daha benliğimi fark edemeden beni bırakıp gitmişti. Beynine sinsice sızıp hem onun hem de bizim hayatımızı karartan o menfur timör, beni daha küçücük yaşta kimsesiz bırakmaya yetmişti.
Onunla geçirdiğim birkaç silik hatıra ve birlikte olan fotoğraflarımızdan başka elimde hiçbir şey yoktu. Hatırlamıyordum yüzünü, gülüşünü, bakışını, kokusunu ancak tek bir şey hariç.
Bal rengi gözleri ve o gözlerinde çağlayan şefkati hariç.
Gözlerimi yumup. Hafızamı zorladığımda, o gözleri ve bana olan bir bakışı canlanıyordu. Gülümsediği için kısılmış, parıl parıl parlayan o gözler.
Menekşe çiçeklerinin arasında düşüncelere dalmış bir halde yavaş yavaş yürürken, cebimde çalan telefonumla irkildim ve elime aldım. En yakın arkadaşım, kardeşim Efsun arıyordu.
''Alo İzel, neredesin bebeğim?" dedi cıvıl cıvıl sesiyle. Benim aksime hep mutlu, hayat dolu bir kızdı.
''Okula geliyorum yoldayım, bir sorun mu var Efsun?'' diye cevap verdim donuk bir ses tonuyla. Annemi her zaman hatırlamazdım ancak hatırladığım vakitlerde de kolay kolay etkisinden çıkamazdım.
''Hayır, sadece sana bir süprizim olacak hadi hızlı ol!'' diye yine neşeli bir tonda emir verdi. Kaşlarımı kaldırıp, güldüm. Merak etmiştim sürprizi ancak sorsam da söylemeyeceğinden emindim.
''Tamam, Efsun hızlı hızlı geliyorum!'' dedim bir nebze kendime gelerek. Sonuçta dediğim gibi bugün okulun son günüydü yahu, bugünlük dahi olsa mutlu olmaya hakkım vardı öyle değil mi? Lise bitiyordu be!
Hızlı hızlı yürümeye başladım. Efsun benim çocukluk arkadaşım, her anımda her zaman yanımda olan ve her zaman beni her derdimden kurtaran bir melek, tatlı, şımarık ve deli dolu bir insandı.
Okulun büyük bahçesine adım atmamla bizim delinin beni görüp zıplaması ve el sallaması bir oldu. ''Hey İzel buradayım gel!''
"Süprizin ne?" dedim direk konuya bodoslama dalarak. Hâlâ kendimi tam olarak iyi hissetmiyordum. O bakış, gözlerimin önünden gitmiyordu. ''Bugün birileri tersinden uyanmış belli!'' diyerek kıkırdadı. Tanrım, bir insan her şeye rağmen böyle mutlu olabilir miydi?
''Dalga geçmen için buraya hızlı hızlı gelmedim, hadi ama Efsun sürpriz ne söyle artık!'' dedim sabırsız bir ses tonuyla. Bakışlarındaki muziplik, meraktan çatlamama ve daha da asabi olmama yol açıyordu.
''Bekle Gökmen gelsin, öyle anlatacağım.'' dedi.
Gökmen, Efsun'un sevgilisi aynı zamanda benim de en yakın arkadaşımdı. Her daim üçlü takılırdık ve aramızdan su sızmazdı. Bu iki salak ise iki senedir birlikteydi ve durmadan birbirleriyle tatlı tatlı atışıyorlar, zaman geçiriyorlardı. Ailelerimiz tanışıyorlar, arada birbirlerimize yemeğe gelip gidiyorduk.
"Hurilerim!" diye bir anda bağıran sesle sıçrasam da, yanağımı öpüp kocaman sarılmasıyla sakinleşmiştim. Kumral, sempatik bir çocuktu canım arkadaşım. Bedenimi bırakıp, kollarını göğsünde kavuşturup suratını asmış Efsun'a döndü. Sarılmaya çalıştığında ise karşılık alamamıştı.
"Neredesin Gökmen?" dedi kızgın bir ses tonuyla. Gökmen genelde her yere geç kalan bir insandı ve bu da aralarında anlaşmazlığa neden oluyordu. Ama sonunda genelde Gökmen'in şebeklikleri, Efsun'un yufka yüreğiyle olay tatlıya bağlanıyordu.
"Sevgilim," diye söze başladı ve Efsun'un ellerini ellerinin arasına aldı. "Allah belamı versin, trafik vardı." Gökmen ve hep aynı yalan. Ben kendimi tutamayıp kahkaha atarken, Efsun inanamaz gözlerle bakıyordu.
''Ya yok artık Gökmen, istersen sen bana gelmeden haber ver ben sana daha yaratıcı yalanlar bulurum, ha ne dersin?" dedi Efsun kızarmış yüzüyle. Gökmen'in okula geç kalmasının sadece iki nedeni oluyordu, ya uyku ya da aşırı süslenmesi. Bunlar tabiki sorun değildi, sorun her defasında 'Beş dakikaya oradayım' deyip bizi oyalamasıydı.
"Ya tamam," dedim ortamın daha fazla gerilmemesi için. Hiç şuan didişmelerini çekecek kafam yoktu gerçekten. "Efsun bugün ben de geç kaldım kanka zaten, boşver." Artık sürprizi söylesinler istiyordum.
"İyi be," dedi hafif trip kokan sesiyle. Gökmen aldırmayıp iyice sırnaşırken, Efsun'un bakışları parlamaya başladı. Sanırım sonunda sürprizi hanımefendinin aklına gelebilmişti.
"Evet?" dedim dik dik bakarak. Bu bakışın anlamı 'Ben ümiğine yapışmadan söyle artık' demekti. Dudaklarını diliyle ıslattı ve Gökmen'in elini tuttu. Hâlâ ne olduğuna anlam veremiyordum. Olay neydi?
"Güzellik," dedi Gökmen gevşek gevşek sırıtarak. Kaşlarımı çatmamla ikisinin aynı anda çoşkuyla bağırması bir oldu. "Biz evlenmeye karar verdik!"
Ne?
---
Selam herkese.İlk kitabımla karşınızdayım canlar :) Umarım güzel bir kitle olur.
Bölümü nasıl buldunuz?
Diğer bölümde görüşmek üzere kankiler :D
23.08.18
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İZ
Genç KurguBenim varoluşum, senin hayatına büyük bir iz... --- "Çok güzel olmuşsun." dedi ve kocaman gülümsedim. "Ancak bebeğim bunu giyemezsin, bu çok açık." Ve gülüşüm aynı hızla soldu. Beklediğim bir şeydi ama ne bileyim işte. "Aşkım lütfen." dedim cilveli...