Derin bir nefes aldım ve odanın kapısına gelip kulpunu sıkıca kavradım. Kapıyı hızlıca açıp, kafamı içeri uzattım. Yatağın üzerine sırtüstü yatmış, ellerini ensesinde birleştirmiş sırıtıyordu. Gerzek!
-Valizini hazırlasan iyi olur. Yarın sabah yola çıkıyoruz.Kapıyı açtığım hızla kapatıp geri kaçtım. Mümkünse Sarp'la bir kaç hafta görüşmeyelim. Hızla aşağı indim ve Mustafa'nın karşısına oturdum. Mustafa yüzümü incelemeye başlayınca tahmin ettiğim soru geldi.
-Yüzün neden kırmızı? Hasta mısın?Gülümsedim ve ellerimi yüzüme bastırdım.
-Biraz üşüttüm sanırım. Bu arada bu gün salonda yatacağım ben Sarp'a geçmesin.Mustafa anlayışla gülümsedi.
-Sen yan odada yat, ben yatarım burada.-Yo, hayır. Hem gece uyuyamam ben, televizyon falan izlerim. Lütfen rahatsız olma sen.
-Emin misin Elmira? Bir sorun yok değil mi?
Sarp'tan fena halde utanmam dışında bir sorun yok tabi. Mustafa'nın beni bu kadar düşünmesi hoş olsa da bir noktadan sonra sinirimi bozuyor. Tamam problem yok, bir şey anlayacağını sanmıyorum.
-Yok, gerçekten. Zaten yarın sabah erken gideceğiz.Daha fazla üstelemedi ve kafasını sallayıp önüne dönüp telefonla uğraşmaya devam etti. Kalkıp mutfağa gittim ve dolabı kolaçan ettim ve neler yapabileceğime baktım. Uzun düşünceler sonrasında makarna, köfte ve çorba yapmaya karar verdim. Salonla mutfağın arasındaki mavi ahşap panjuru açtım ve pencereden sarktım. Mustafa'ya seslendim,
-Mercimek çorbası mı, mantar çorbası mı?Ortadaki kolon göz temasımızı engellediği için hafif yana doğru yattı.
-Mercimek iyi olurdu.
-Tamamdır teşekkürler.Buzluğa biraz kaşar peynir koydum donması için. Dolaptan tereyağı çıkardım ve tencereye koydum. Tencerenin altını yakıp yağ eriyene kadar, patetes ve soğanı rendeledim. Mercimek çorbasının içine patates koymayı da Leventten öğrendim. Keşke şu an burada olsaydı. Neyin yanına ne gideceğini çok iyi biliyordu...
Diğer tencerede kaynayan suyun içine burgu makarnaları attım.
İçimden gelen bir dürtüyle kafamı mutfağın salona açılan penceresine çevirdim. Sarp kollarını göğsünde kavuşturmuş beni izliyordu. Hiç bir şey demeden rendeyi yıkadıktan sonra kurulayıp masaya koydum. Kaşarı çıkardım ve bir tabakla beraber masaya geçtim. Sarp karşıma oturdu ve inatla yüzüme bakmaya devam etti.
-Desene evlenince ömür boyu makarna ve köfteye mahkum olacağız. İlk görüşte anlamıştım zaten senin bir ev kızı olmadığını.Kafamı kaldırıp ters bir bakış attım ve kaşarı rendelemeye devam ettim.
-Seni ilk gördüğümde ne düşündüğümü bilmek istemezsin...
-Sana kırmızının çok yakıştığını söyleyen oldu mu?O sırıtışı var ya... O çekici ve bende öpme isteği uyandıran lanet olasıca dudaklarından çıkan sırıtış... Benim sinirlerimi zıplatıyor.
-Sarp git başımdan işim var gördüğün gibi.Derin bir nefes aldı ve bir iki adım atıp durdu. Bakmıyorum ama duyabiliyorum. Omuzumda hissettiğim ağırlıkla Sarp'ın çenesini yasladığını anladım. Yüzünü görebilmek için kafamı yana çevirdim. Bu hareketi keşke yapmasaydım. O olaydan sonra çok tuhaf hissetmeye başladım. Sanki ona yakın olursam, kendini durduramayacak olan benmişim gibi hissediyorum. Dudaklarıma ufak bir öpücük bırakıp kulağıma fısıldadı.
-Eğer özel terapistin olmamı istersen, seve seve. Hem benim de tedaviye ihtiyacım var. Benim tek ilacım sende.Hışımla kalktım ve o kaçarken masadaki gazeteyi arkasından fırlattım. Tam bir pi... Geri zekalı, amip. Sarp gülerek pencerenin tam karşısına oturdu ve yüzüme bakmaya devam etti. Mustafa "Yine ne yaptın kıza?" gibisinden bir şey sordu. Gerisiyle ilgilenmedim. Utanmaz herif...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÇAPKIN & PSİKOPAT
RomanceGecelere adını altın harflerle yazdıran bu playboyu, ailesi adam olması için sürekli elindekileri almakla tehdit ediyor ve daha sayısız yönteme başvuruyorlardı, fakat playboy onun için önemli olan şeylere, yani "kadın"a sahipti. Bunun içinde paraya...