~Elmira'dan~
Tişörtümün yırtık olduğunu görmemle sinirlendim ve yerde gözüme çarpan Sarp'ın tişörtünü üstüme geçirdim. İçim yana yana o sözleri sarf ettim.
-Şimdi gidiyorum ve bir daha yüzünü görmek istemiyorum.
-Elmira özür dilememe izin ver. Neler olduğunu hatırlamıyorum! Eğer, eğer sana bir şey yaptıysam istediğin...
-Ne saçmalıyorsun sen?Ne saçmalıyor bu? Bana vurduğu için vicdan mı yapıyor? Benim ona söylediklerimi ve yaptıklarımı hatırlamıyor mu?
Ağlama parametrem çoktan doldu, hemen buradan çıkmalıyım, merdivenden inerken başım döndü ve merdivenlerden gidecekken sıkı bir kavrayışla Sarp beni son anda düşmekten kurtardı.
-Elmira iyi misin?Zorlukla kolumu çektim ve son güç kırıntılarımla ona bağırdım.
-Bana sakın bir daha dokunma!Kapıya yaklaşınca Bakır'ın koltuktaki meraklı gözleriyle karşılaştığım anda baraj kapaklarım patladı...
Sarp'tan yine nefret edemiyorum, yine! Dün onu o kadar zorlamama rağmen yine de nazik davranmaktan vazgeçmedi. Belki seks yüzünden iğrenirim, tiksinirim diyordum ama bana o kadar nazik olması hiç yardımcı olmadı! Tam tersi... Düşünme Elmira, aklına getirme...
Kapı gürültüyle çalınca dibine geldim ve bağırdım.
-Senden nefret ediyorum Sarp! Git buradan.
-Ben Melisa.Melisa mı? Onun burada ne işi var? Kapıyı açtım ve bana gülümseyen bir Melisa'yla karşılaştım.
-Gelebilir miyim?
-Affedersin. Geç tabi.Çekingen bir ifadeyle içeri doğru geçti. Gözümde kalan yaşları sildim ve Melisa'nın karşısına oturdum. Endişeli gibi bir hali var. Yanıma geldi ve elimi tuttu.
-Elmira iyi misin?Boğazımdaki yumru yüzünden cevap veremedim sadece kafamı sallamakla yetindim. Elimi sırtıma koydu. O böyle yaptıkça gözyaşlarım daha fazla zorluyor beni. Hayatımda daha önce hiç derdimi anlatıp ağladığım bir kız arkadaşım olmamıştı. Şu anda o kadar çekici duruyordu ki dertleşecek bir kız arkadaş. Allah'ın bana gönderdiği bir yardım mıydı bu?
-İyi değilsin. Anlat lütfen açılırsın.
-Be-ben...Devamını getiremedim ve göz yaşlarına boğuldum. Melisa'nın bana sarılmasıyla daha fazla ağlamaya başladım.
-Ben onu... Çok seviyorum Melisa. Unutmam lazım. İçimdeki görünmez ateş beni yakıyor, kül ediyor ama öldürmüyor.
-Ağla dök içini, ne hissediyorsan söyle.Kendimi durduramıyorum, göz yaşlarım aktıkça ardı arkası kesilmeden devam ediyor. Konuşmaya bile derman bulamıyorum. Sadece ağlamak istiyorum, ölene kadar, içimdeki ateş sönene kadar ağlamak istiyorum. Gözümden akan yaşlar içimdeki ateşi söndürmek yerine daha da alevlendiriyor.
Saatlerce öylece ağladım. Sonrasında yorgun düşerek kanepeye başımı koydum. Melisa üzerime battaniye örterken elini tuttum.
-Çok teşekkür ederim. Senin de kafanı şişirdim.Eğildi ve iki eliyle elimi kavradı. Sıcak bir gülümseme gönderdi bana.
-Ne demek. Benden kurtuldun sanma. Akşam belki İpek'le sana baskına geliriz.Melisa görüşürüz diyerek evden çıkarken ben acılarımla baş başa kaldım. Sarp'ın gönderdiğini ağzından kaçırdı bir ara. Böyle bir durumda bile hala beni düşünüyor...
Paramparça olmak ne demek, iliklerime kadar öğreniyorum fakat ağlayamayacak kadar yorgun ve bitkinim. İçimden tek bir şey diledim; Uyandığımda her şeyin bir kabus olmasını...~Mustafa~
Eve geldim ve Sarp'ın evde olup olmadığını kontrol etmek için odasına doğru merdivenleri ağır ağır çıktım. Sarp diye seslendim ama ses gelmedi.
Uyuyor olabilir ya da evde yok. Onunla konuşmam gerekiyor. Odasına girdiğim zaman dehşete düştüm. Sarp'ın elleri kan içindeydi. Parkeler, kıyafetleri, dolabın kapağı... Olduğu gibi kanla kaplı. Sarpın vücudunda kan kaldı mı acaba? Parkeye gözlerini sabitlemiş bakıyor ve rengi bembeyaz olmuş, neredeyse gözleri kapanacak. Dolabın kapağındaki cam kısmı parçaladığı gibi tahta kısımda da kırılmalar var. Derhal şoku üzerimden attım ve yanına gittim.
-Sarp beni duyuyor musun?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÇAPKIN & PSİKOPAT
RomansaGecelere adını altın harflerle yazdıran bu playboyu, ailesi adam olması için sürekli elindekileri almakla tehdit ediyor ve daha sayısız yönteme başvuruyorlardı, fakat playboy onun için önemli olan şeylere, yani "kadın"a sahipti. Bunun içinde paraya...