07

36.1K 2.2K 794
                                    

Yine tüm yakışıklılığımla Eylül'ü bahane edip Mavi'yi görmek için onların okuluna gidiyordum. İşim yok bir de Eylül'ü okuldan alayım.

Okul bahçesine girer girmez Eylül beni görüp yanıma geldi.

"Mavi nerde Eylül?"

"Ne bileyim abi ben Allah aşkına?"

"Bana bak köle bana bir daha sesini yükseltme. Yoksa biliyorsun ne olacağını."

"Sen niye habire tehtid ediyorsun ki beni?"

"Çünkü canım öyle istiyor. Anne ve babama da aşk olsun valla. Benim gibi muhteşem bir şaheser yapmışlarken sana ne gerek duydular acaba?"

"Çok havalısın keşke ölsen."

"Çok da yakışıklıyım değil mi?"

"Çoookkk"

"Abin olduğum için gurur duymalısın kendinle."

Eylül göz devirerek önüne döndü. Mavi'yi sevdiğimi bilmiyordu. Bunu bilseydi eğer bana şantaj yapardı canım kardeşim. E sonuçta kimin kardeşi?

"Hadi gidelim abi."

"Mavi'yi görmeden gitmeyeceğiz."

"Ben gidiyorum o zaman."

Sabır diler gibi yukarı baktım. Cidden aşk olsun size anneciğim.

"Sen gidersen ben ne boka duracağım burda?"

"Bilmem."

"Biraz daha bekle." dedim Eylül'e. O da göz devirip az ötede beni yiyecekmiş gibi bakan bir kızın yanına gitti.

Allah'ım çok yakışıklıyım yine.

Birkaç dakika sonra geri geldiğinde "arka bahçede." dedi sırıtarak. "Semih'le konuşuyormuş."

Semih ismini duyar duymaz arka bahçeye ışınlanmıştım resmen.

Bir bankta ikisini yan yana oturup görmemle oraya gitmem bir olmuştu. Mavi beni görünce fal taşı gibi açılan gözleriyle konuşmaya başladı.

"Özgür?" ismini onun ağzından ilk defa duymam heyecanlanmama neden oldu ama bu güzel ayrıntıyı eve gidip kutlama yaparak hatırlardım artık.

İkisinin ortasına oturup Mavi'ye baktım.

"Merhaba arkadaşlar." Yanımdaki öbür gereksizi hiç takmadan söylemiştim.

"Sen kimsin birader?" diyen davara baktım. Cidden davar gibiydi. Yiyip yiyip sıçmamıştı sanki.

"Olduğu ortamda olmaman gereken biriyim birader."

"Mavi bu kim?"

"Tanımıyorum." Şaşkınca Mavi'ye baktım. Burnunu sevdiğim beni tanımadığını söylemişti ama ben bunun altında kalmazdım.

"Az önce Özgür dedin ama tanımadığın birinin adını ne zamandan beri biliyorsun."

"Sana gelince kaptanı olduğun basketbol takımının tamamını götüne sokmadan git burdan."

"Niyeymiş o?"

"Çünkü gevşediğin kız benim."

"Gevşediğin?" dedi Mavi şaşkınlıkla. "O ne be?"

Takıldığı şeye gülmüştüm. Cidden bu kız çok farklıydı.

"Yavşaklığın bir altı gevşeklik. Sevgili olmadan yapılan flört gibi." dedim Semih'e sırıtıp bakarak.

Zaten götüme benziyordu. Aşk olsun Mavi seni daha zevkli sanırdım ben.

"Neyse Semih sen artık git. Zaten konuşma bitmişti." diyerek ayağa kalkan Mavi'ye ayak uydurup ben de ayağa kalktım.

"Hadi yavrrrrruuum yürrrrü." dedim Semih'e.

Beni her an öldürecek gibi bakması dışında hiçbir sıkıntı yoktu.

Semih Mavi'ye son kez bakıp giderken Mavi yüzüme sen ne ayaksın oğlum der anlamında baktı. Bilin bakalım sonra ne dedi?

"Sen ne ayaksın oğlum." dedi. Gülmemek için kendimi zor tutuyordum.

"Siz sohbet edince ben de katılmak istedim. Suç mu?"

"Suç." dedi yalancı bir sinirle. O da gülmemek için kendini zor tutuyordu.

"Otuz büyük şehirle kısıtlama getirilen Zonguldak gibi hissediyorum kendimi amk. Yarım ve yalnız." dedim dudak büzerek.

"Sen beynini kiraya mı veriyorsun Özgür?"

"İnsanlar da biraz yararlansın bir şeyler yapsın diye arada bir veriyorum Mavi'm" dedim gülerek. Şu an hayvan gibi mutluydum.

"Kiraya verirken biraz da sana kalsaydı keşke." dedi gülerek. Çok güzel gülüyordu zalımın kızı.

"Çok yakışıklıyım değil mi?"

"O kadar yakışıklısın ki her an kusabilirim."

"Bu minnoş kalbim çıt diye kırıldı."

"Tamam hadi git başımdan."

"Tamam gittim başından." dedim bir adım geri atıp. "Ama en yakın zamanda geleceğim."

Belli belirsiz bir gülümseme takıldı dudaklarına. Çok güzel olduğunu zaten biliyordum ama bu kadar yakından bakmak çok daha güzeldi.

Bahçede beni sabırsızlıkla bekleyen Eylül'ün yanına gittim. Farkında olmadan hayatımın en büyük hatasını yaptım bir de.

"Lan ben Mavi'ye aşık oldum."

"Ne!?" diyen Eylül'e dehşet içinde cevap verdim.

"Neeee!?"

Ben bunu söylemiş olabilir miydim gerçekten?

"Şimdi seni anneme söyleyip tosun paşa yapmamam için tek bir neden söyle."

"Abini tehdid mi ediyorsun sen?" dedim üstüne yürüyüp.

"Evet." dedi korkusuzca. Şimdi boku yedin Özgür.

"Tamam ne istiyorsun?"

"Aklıma geldikçe söylerim." dedi saçlarını savurup önüme düşerken.

"Bana luppo almakla başlayabilirsin mesela."

....

Bu arada sanki koronavirüs bitmiş gibi okuyun. Ah keşke gerçekten de bitse:'(

MAVİ TİK | TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin