Eylül'ün sınıfının önüne gidip onu beklemeye başladım. Ona zaten mesaj atmıştım ve öğlen arasını birlikte geçirecektik.
Eylül nihayet sınıftan çıktığında yüzüme gülümseyerek baktı. Ona her şeyi anlattıktan sonra morali ciddi anlamda düzelmişti.
"Çok beklettim mi?" dedi o masum bakışından atarak. Kendine gel Eylül Tunatekin. Sen Özgür Tunatekin'in kardeşisin. Tabi ki de meyve verene kadar bekleteceksin.
"Yok ya ne bekletmesi? Meyvelerin yeni yeni olgunlaşmaya başlıyordu."
"Abim gibi soğuk espri yapma lütfen. Bak ben kaldıramıyorum böyle şeyleri."
İkimiz de kahkaha atıp üzüntüyle birbirimize baktık. Bahsettiğimiz kişi burda olsaydı muhtemelen şimdi bahçede bizi bekliyor olacaktı. Sonra gözlerimiz doldu. Değişik dakikalar yaşadık ama sonra toparlanıp bahçeye indik. Her zaman arka bahçede oturduğumuz için tekrar oraya gittik çünkü çok az kişi oraya gelirdi.
İkimiz de aç olmadığımız için yemek yemeye değil konuşmaya gelmiştik.
"Dün abinle senden bahsettik." dedim heyecanla. Eylül Özgür'le konuştuğumuzu biliyordu. Planımı da biliyordu. Bunun için onunla rahatça konuşabilirdik.
"Oha ne dedi?" dedi heyecanla. Resmen gözleri patlamıştı.
"Al kendin oku." dedim telefonu ona vererek. Bu hareketime şaşırdığı her halinden belliydi.
"Hadi ama al telefonu. Bu işte birlikteyiz." dedim göz kırparken. Eylül telefonu elimden alıp mesajları okumaya başladı. Yüzü bazı yerlerde düşüyor, bazı yerlerde ise kocaman bir gülümsemeyle doluyordu.
"Ya sana ölürüm ama ben." dedi çok kısık bir sesle. Ben de size ölürüm.
Mesajları okuduktan sonra heyecanla bana döndü. "Abimi arayayım mı?"
Dişlerimi dudağıma geçirdim. Çok heyecanlanmıştım. "Ara."
Eylül telefonu çıkarıp hızlıca Özgür'ü aradı ve telefonu hoparlöre verdi. Telefon ikinci çalışta açıldı.
"Alo?" Özgür'ün sesi kulağıma gelirken kalbimin ritminin değiştiğini hissetmiştim. Sesini uzun zamandır duymuyordum ve bu uzun zamandan sonra ilk defa duymak beni çok mutlu etmişti.
"Abi?"
"Nasılsın cüce?" dedi takılarak. Eylül benden bile uzundu. Çarpılacaksın Özgür.
"İyiyim deve. Sen nasılsın?" Konuşma şekillerine kıkırdamıştım. Birbirlerini bu kadar sevip özlemelerine rağmen hala birbirlerine takılıyorlardı.
"Ben de iyi olmaya çalışıyorum. Okulda mısın?"
"Okuldayım. Şu an öğle arasındayız. Sen nerdesin, okulda mısın?"
"Evet. Ben de mecburen okula gelip gidiyorum. Orda olsaydım hayatta okula gitmezdim."
"Tabi herkes Hikmet Hoca değil." dedi Eylül gülerek.
"Annemler nasıl? İyiler mi?"
"Hepsi çok iyi abi. Sensiz çok zor günler geçiriyorlar ama onlara iyi bakıyorum merak etme."
"O iyi mi peki?" dedi çok kısık bir sesle. Benden bahsediyordu. Kalbim ağzımda atmaya başlarken Eylül elini elimin üstüne koydu ve destek olmak ister gibi sıktı.
"Mavi mi?"
"Ondan bahsettiğimi biliyorsun."
"İyi abi. Hep onu izliyorum. O da hepimiz gibi çok mutsuz ama o da iyi olacak."
Derin bir nefes aldığını duydum. Konu ben olunca nedense konuşmak istemediğini hissediyordum.
"Ş-şey o Efehanla? Yani şey... Boşver Eylül benim kapatmam lazım. Görüşürüz abim." dedi Eylül'ün cevap vermesini beklemeden telefonu kapatarak.
Dolan gözlerimi serbest bıraktığımda gözyaşlarım Eylül'ün elimin üstündeki eline düşmüştü. Eylül bunu görür görmez bana sarıldı.
"Bak hala senin Efehan'la olma ihtimalin kafayı yemesine neden oluyor. Bu soruyu bile soramadı bana. Çünkü senin onunla olma ihtimalin canını çok yakıyor. Bunu sindirmesi lazım. Onu suçlama olur mu?"
Olumsuz anlamda kafamı salladım. Onun tek suçu beni dinlememesi olmuştu.
"Mavi?" Adımı ikinci defa ağzından duyduğum ses yine sinirlerimin alt üst olmasına neden olmuştu.
Efehan bir utanmaz edasıyla karşıma geçerken ayağa kalkmak için hamle yaptığımda Eylül beni durdurdu ve kulağıma eğildi.
"Bu sefer şu salakla sen konuşma yenge. Sonra abim üzülür falan. Bırak ağzına sıçma şerefine ben nail olayım." dedi göz kırpıp. İki dakikada yengesi yapmıştı beni.
Gözlerimden Eylül'e görünmez kalpler fışkırdı.
"Kime bakmıştın?" dedi tek kaşını kaldırıp Efehan'a bakarken.
"Mavi'ye."
"Mavi şu anda yok ve muhtemelen hayatının geri kalanında da olmayacak."
Kapak sesi geldi mi?
"Nasıl yani?"
"Diyorum ki seninle konuşacak bir Mavi yok artık. Onunla uğraşmaktan vazgeç. O abimin sevgilisini. Biliyor musun? Onun Mavi'yle derdi olan erkeklerle çok büyük ve güzel bir ilişkisi var. Onları baya seviyor. Hatta o kadar seviyor ki böyle göt ve başlarının yerini değiştirmeyi istiyor."
"Mavi'nin sevgilisi yok."
"Allah Allah. Sen bunu nerden biliyorsun? Ya da nerenden mi uydurdun diyelim?"
"Çünkü Mavi beni hala seviyor."
Şok içinde Efehan'a baktığımda Eylül'ün ona verdiği cevap içimi rahatlattı. Yoksa bu sefer ben ağzına sıçardım.
"Uydurma organların iyi çalışıyor. Baya güzel uyduruyorlar."
İkinci kapak sesi?
"Mavi bu kim?" dedi yüzüme bakıp ama ben oralı bile olmadım.
"Dediğim gibi Mavi seni tanımıyor bile. Şimdi sen ve uydurma organların sonsuza kadar Mavi'yi terkedin. Mavi'nin bir sevgilisi var zaten. Ha unutmadan söyleyeyim kimse vazgeçilmez değildir Efecan."
"Efehan." dedi Efehan sinirle. Eylül ismini bilerek yanlış söylüyordu ve bu çok hoşuna gidiyor gibi gözüküyordu çünkü buna devam ediyordu.
"Tamam Efecan."
Efehan sinirle yanımızdan uzaklaşırken Eylül tekrar yerine oturdu.
"Göt oldu." dedim kahkahayı atarak.
"Yengeme yavşamak neymiş görecek. Sen bana abimin emanetisin yenge." dedi göz kırpıp. Eylül cidden Özgür'e çok benziyordu.
"Dur akşam abimi biraz mutlu edeyim. Ya da biraz kıskandırayım. Hem belki dayanamaz buraya gelir." dedi iç geçirerek.
"Keşke." dedim ben de aynı şekilde. "Keşke abin şu an burda bizim yanımızda olsa."
Sen neymişsin Eylül reis ya dbsnsmamakma
Sizce Eylül Özgür'ü mutlu mu etsin, kıskandırsın mı? Her ikisi de güzel şeyler yani:)
Görüşürüz 🧚
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MAVİ TİK | Texting
Short StoryÖzgür: Sana aşık olmayı hiçbir zaman bitirmeyeceğim Mavi. Kapak: carnakapak