(3 hafta sonra)
Okulun çıkış zili çaldığında eşyalarımı toplayıp sınıftan dışarı çıktım ve Eylül'ün sınıfının önüne gittim. O da çıktığında birlikte dışarı çıktık.
"Yenge abim gelecek birazdan hiçbir yere gitmeyin dedi."
"Tamam." dedim heyecanla. Uzun zamandan sonra Özgür tekrar okuluma gelecekti. Her şeyin başladığı o yere. Bunu düşünmek bile beni heyecanlandırmıştı.
Özgür'le üç gün önce Bursa'dan gelmiştik. İki gün haftasonu olduğu için evde dinlenmiş ve daha sonra çok özlediğimiz hayatımıza geri dönmüştük.
Eylül'le birlikte bir banka oturup okuldan çıkanları izlemeye başladık.
"Geliyor cehennem odunu." dedi Eylül göz devirerek. Kimden bahsettiğine bakınca bunun Efehan olduğunu gördüm. Özgür Bursa'ya gittikten sonra onu tamamen unutmuştum.
"O cehennemde yansın madem." dedi aşık olduğum ses. "Biz sevmeye devam edelim."
Özgür gelip yanıma oturdu ve başımı göğsüne yasladı. Sesinin güzelliğini tüm kalbimle duyduğum kalbine.
Huzurluydum. Hem de fazlasıyla.
Yolun sonu olduğunu düşündüğüm olaylar meğersem mutluluğumun başlangıcıymış.
"Hoşgeldin." dedim gülümseyerek.
"Hoşbulduk güzel kız." dedi gülerek. "Naber lan çirkin?" Bunu da Eylül'e söylemişti.
"İyidir çirkin. Yalnız burda bir sap var. Lütfen dikkatli olun." dedi Eylül gülerek. Özgür bu sefer de onun başını göğsüne koydu.
O ikimizin ortasında. İkimizin başı onun göğsünde...
"Sizinle ne yapacağım ben?" dedi tatlı bir isyanla. "Sizi hiçkimseyle paylaşamıyorum."
"Abi benim olan kısmetim de senin yüzünden kapandı." dedi Eylül gülerek. "Yanıma hiçbir erkeğin yaklaşmasına izin vermiyorsun."
"Yanına erkek sinek bile gelemez. Sen Eylül Tunatekin'sin. Adam gibi birisi çıkacak karşına sen de ona aşık olacaksın. Ama öyle yalandan sana ölüyorum bitiyorum diyenlere değil."
"Oha sen şimdi benim sevgilim olmasına izin mi verdin?"
"Tabi ki izin vermedim. Ama seversen benim iznimi almana gerek yok. İlişki iki kişi arasında yaşanılan bir şey. Ben hıyar mıyım lan aranıza gireyim?" Özgür kıskana kıskana cümlesini bitirdiğinde Eylül hala şok içindeydi.
"Cidden sen iyi değilsin abi. Dur bakayım ateşin falan var mı?" dedi Eylül elini Özgür'ün alnına götürürken.
"Ateşim yok kardeşim." dedi göz devirerek. Sonra bana bakıp konuştu.
"Sadece köpek gibi aşık oldum ve aşkın ne kadar güzel bir duygu olduğunu öğrendim o kadar. Aşk bu kadar güzelken seni bundan mahrum etme hakkım yok."
Özgür elimi sıkıca sardığında heyecandan ölmek üzereydim.
"Ben doğru kişiyi doğru zamanda buldum. Umarım sen de bulursun küçük kardeşim."
Özgür önce elimi öptü sonra da tutup ayağa kalktı. Tabi ben de peşinden.
Bir eli elimde diğer eli de Eylül'ün omzundaydı.
"Nereye gidiyoruz abi?"
"Çekirdek alıp dedikodu yapmaya."
Sonra manidar bir şekilde bana bakıp güldü ve aklıma bana ilk zamanlar attığı bir mesaj geldi. Mesaj aynı şu şekildeydi.
Bak şimdi sen öyle dedikodu yaparken bir hayal kurdum, önümüzde çekirdek ikimiz de dedikodu yapıyoruz. Sonra dedim ki ulan yaz bu kıza sevgilin olsun.
"Sevgilin oldum." dedim gülerek. Umarım ne demek istediğimi anlardı.
"Oldun valla." dedi elimi sıkarken. Eylül yanımızdayken rahat davrananıyorduk. Çünkü o bir saptı. Saplar ağlayabilir. (Ehehe)
Özgür bizden ayrılıp çekirdek almaya giderken ben ve Eylül de çimlere oturduk. Biraz sonra Özgür de yanımıza geldi ve aldığı çekirdeklerini ortamıza bıraktı.
"Biliyor musun Mavi? Ebru ve Melisa Umut için kavga etmişler."
"Oha." dedim tükürüğüm boğazıma kaçarken. "Ne ara?"
"Dün."
Çüş! İstihbarat hayatımda bir sorun vardı sanırım çünkü son dedikodular kulağıma gelmiyordu.
"Yağız ve Pınar ne alemde?" dedi Özgür gülerek. İkisini yakından takip ediyordu.
"He onlar hala küs ya." dedim sırıtarak. "Zaten birbirlerine hiç yakışmıyorlardı iyi oldu."
"Biz birbirimize yakışıyoruz o yeter."
Seni yerim çocuk!
"Ya abi benim gitmem gerek. Bir sürü ödevim var. Hem siz de başbaşa kalırsınız biraz." diyen Eylül aynı zamanda ayağa kalktı.
Gitmesini hiç istemesem de bizi yalnız bırakmak istediği her halinden belli oluyordu.
"Görüşürüz yarın." dedi bana el sallayıp. Ardından da gitti.
"Dikkatli git." diye arkasından bağıran Özgür'e de öpücük atmayı ihmal etmedi.
Özgür bana dönüp gülünce ben de istemsizce güldüm. Her şeyiyle bana iyi geliyordu.
"Gülme çok çirkin gülüyorsun."
"Mektubu okumasaydım buna inanabilirdim ama üzgünüm gülüşümü sevdiğini biliyorum." dedim göz kırparken.
"Orda şaka yapmıştım." dedi gülerek.
Yaw he he anlamında başımı salladım. Sonra Özgür birdenbire geldi ve dizlerimin üstüne başını koydu. Elimi de alıp saçlarının üstüne bıraktı.
"Hadi bana masal anlat."
Hay hay.
"Günün birinde yakışıklı bir maymun surat ve bu maymun suratın güzel burunlusu varmış. Maymun surat onu dedikodu yaparken görmüş ve mesaj atmış. Tabi güzel burunlu kız biraz manyak." Ben bunları söylerken Özgür gözleri kapalı bir şekilde gülüyordu.
"Sonra bunlar bir şekilde konuşmaya başlamış ve birbirlerine farkında olmadan bağlanıp aşık olmuşlar. Maymun surat duygularından eminmiş ama güzel burunlu kız emin değilmiş. Sonra günlerden bir gün güzel burunlu kızın sevmediği geçmişi önüne gelmiş ve maymun surat onu dinleyeceğine öylece onu bırakıp gitmiş."
"Şerefsiz maymun surat." Özgür'ün kurduğu cümle tam bu şekildeydi.
Sonra devam ettim.
"Maymun surat güzel burunlu kızı terkedip giderken ona sadece bir mektup bırakmış. Güzel burunlu kız mektuba ulaşıp onu okuyunca ona aşık olduğunu anlamış ve onu bulmak için elinden gelen her şeyi yapmış ve bir şekilde onu bulmuş. Onunla başka biri gibi konuşup arkadaş olmuş ve bir gün buluşacaklarını söyleyip ona söz vermiş.
Öyle de olmuş ve kız yanına gitmiş. Maymun surat karşında güzel burunlusunu görünce çok sevinmiş."
"Sonra da mutlu mesut yaşamışlar." dedi Özgür. "Sonsuza kadar."
O zaman ne diyoruz?
Finale son 2
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MAVİ TİK | Texting
Short StoryÖzgür: Sana aşık olmayı hiçbir zaman bitirmeyeceğim Mavi. Kapak: carnakapak