𝑨𝒏 𝑨𝒗𝒆𝒏𝒈𝒆𝒓 | 𝐼𝑛𝑓𝑖𝑛𝑖𝑡𝑦 𝑆𝑎𝑔𝑎

Charpter 4. Mutants

Media: Charles Xavier and Erik Lehnsherr

Uzun yolculuktan sonra şaheser gibi bir malikanenin dış kapılarında durduk. Tabelada 'Yetenekli gençler için Xavier'ın okulu ' yazıyordu. Arabadan indik ve demir kapılardan içeri girdik. Kocaman kapıyı tıklatdığımızda gözlüklü birisi karşıladı bizi "buyrun?" diye sordu "professör Xavier ile görüşmek istiyoruz" dedim. Steve ve Tony bir birine kısa bir bakış atdıktan sonra bana döndüler "biz sana ondan bahsetdiyimizi hatırlamıyoruz" dedi Tony "bunlar hep mutant işleri" dedim ve omuz silikti "içeri geçin" dedi adam. Güzel tasarlanmış hol karşısında büyük ikiye ayrılan nerdivenler. Ve nerdivenlerin tam başında duran bir adam. Içimden bir ses bu adamın Xavier olduğunu söylüyordu. Yanımıza geldi "merhaba ben Charles Xavier" dedi hoş şekilde. "merhaba ben Tony Stark bu Steve Rogers bu da Hera Collins" dedi adam önce Tony sonra Steve sondaysa bana baktı. Bende biraz fazla kaldı bakışları "biz Shield'dan geliyoruz Nick Fury yolladı bizi" dedi Steve "evet evet Fury'i bilirim" dedi "ve bu kızın mutant olduğunu düşünüyoruz garip güçleri var" dedi Steve "aynı zamanda yüksek zekaya da sahip" dedi Tony. "evet doğru adrestesiniz burası mutantların eğitildiği bir yer. Ben kendim de mutantım zihin okuya bilirim. Sakıncası yoksa zihnine baka bilirmiyim?" diye sordu "o-olur" dedim. Işaret parmağını şakaklarına götürdü ve dikkatlice gözlerime bakmaya başladı. Ben de onun gözlerine bakmaya başladım. Güzel bir mavi renkti. O sırada suratını buruşturarak biraz geri sendelendi "Charles" dedi bize kapıyı açan adam onu omuzlarından tutarak "iyi misiniz?" diye sordu Steve "zihnin çok güçlü girmek istediğimde beni uzaklaştırdı"dedi "ben bilerek yapmadım" dedim "bilerek yapmadığını biliyorum sadece bilemiyorum. Güçlerini bana göstermeye ne dersin?" diye sordu "olur" dedim yine. "fiziksel olarak dayanıklı ve güçlü yaralanırsa hızla iyileşiyor" dedi Tony. Cebimden bir bıçak çıkardım avucuma sapladım ve bir yara açtım. Bir kaç saniye sonra yara iyileşmişti "aynı Logan gibi" dedi gözlüklü. "güçlerimi dışarda kimseye zarar vermeyecek bir yerde denesem daha iyi olur" dedim "tabi önden buyur" dedi. Dışarı çıktık etrafta toza çevire bileceyim bir şey aradım ve bir ağaçta durdum. "şu ağaç sakıncası olur mu?" diye sordum "rahat ol" dedi Charles.kocaman yaşlı bir ağaçtı. Karşısında durdum ve tekmeyi geçirmemle devrildi. Gözlüklü adamın kaşları kalkmıştı. Eğildim ve gözlerimi kapatıp elimi ağaça götürdüm. Dokunduğum yerden elim içinden geçerken dokunduğum yerden başlayarak toza dönüştü ve rüzgarda savrulup gitdi. "bu gerçekten inanılmaz" dedi hayranlıkla "daha büyük şeylerde denedin mi hiç?" diye sordu gözlüklü "aslında bunu yapmayı dev uçan uzaylı bir yılana yaptığımda keşfetdim" dedim. "New York dün uzaylı saldırısına uğradı" dedi Tony. "o şeylerden birini mi toza çevirdin?!" diye sordu arkadan birisi. Kim olduğuna baktığımda kırmızı gözlüklü bir çocuk vardı. "evet?" diye sordum "onlar 20 katlı bina kadardı" dedi "demek o kadar güçlüsün" dedi gözlüklü. Ona dikkatlice bakınca adının Hank Mccoy olduğunu öğrendim "öyle şeyler yaptığımı son 2 gün içinde öğrendim. Eskiden sadece fiziksel olarak güçlü ve hızlıydım o kadar" dedim. O sırada Steve'in telefonu çalmaya başladı "efendim Fury. Evet burdayız sanırım yani. Tamam geliyoruz" dedi ve kapatdı "şimdi bizim bu kızı okuluna alıyormusun?" diye sordu Tony "evet alıyoruz burada seninle büyük işler yapacağız" dedi Charles elini bana uzatırken ben de elimi uzatdım ve gülümsedim. "tamam o zaman Collins biz gidiyoruz bir şeye ihtiyacın olursa araman yeterli" dedi Steve. Önce Tony ile sarıldık "kendine iyi bak gümüş fırtına" dedi "sende kendine iyi bak dahi milyoner zampara hayırsever" dedim sonra Steve'e döndüm. Elimi uztacakken kolumdan kavradı ve bana sarıldı "her şey için üzgünüm Hera" dedi. Kocaman kolları arasında kaybolurken "sorun değil" dedim sadece. "kendine iyi bak Hera" dedi "kendine iyi bak yüzbaşı" dedim ben de. Sonra gidişlerini izledim "hadi Hera sana odanı gösterelim hem de buraları gezmiş olursun" dedi Charles. Hep birlitke içeri girdik.