-Ethan-Seth ve Richard'ın onun kellesini bana getirmelerini bekliyordum. "merak etme o küçük şey işimize engel olamayacak" dedi Kisa "En Sabah Nur uyandığında ondan daha güçlü olacak" dedi "biliyorum sorun babamı uyandırmaya izin vermezse ne olacağı" dedi "merak etme her şey kontrol altında olacak" dedi. Ve Seth ve Richard geldi. Dağılmış görünüyorlardı "ne oldu Hera nerede?" diye sordum kalkarken "onu yakalayamadık çok güçlüydü"dedi Seth "eğer çok güçlüydüse şuan burda olamazdınız" dedim "hayır fiziksel olarak güçlü" dedi Richard yüzünün dağılmış kısımlarına peçete bastırırken "ama iyi haberlerim var" dedi Seth "kim olduğumuzu bilmiyor neden peşine takıldığımızı da" dedi "nasıl?" diye sordu Kisa "En Sabah Nur hakkında hiç bir bilgisi yok belki de onu boş verip gerçek amacımıza odaklanmalıyız" dedi Richard "nasıl hiç bir bilgisi yok o benim kardeşim babasını tanımadığını mı söylüyorsunuz?" diye sordum "öyle işte ve birde senin söylediğinin aksine fazla yıkım getiren bir gücü yoktu nede kimseyi toza çevirme falan sadece fiziksel olarak hızlı ve güçlüydü o kadar" dedi Seth "güçlerini kaybetdiğini söyledi" dedi Richard "nasıl kaybetmiş bu mümkün mü?" diye sordu Kisa "mümkün sanırım güçlerini uzun zaman önce kaybetdiğini söyledi" dedi Seth. "bu daha iyi işimizi daha hızlı şekilde hall ede biliriz" dedim gülümserken
-Hera Collins-
Gözlerimi açınca derin bir nefes aldım. Sanki uzun bir savaş sonrası zafer çalmış gibiydim. Tüm yorgunluğumu atmış gibi. Sonra aklımı kurcalayan sorular aklıma gelince yorgunluğum geri geldi! Alnıma sertçe vurduktan sonra kalktım. Rutin işlerimi hall etdikten sonra günlük kombinlerimden birisini giyindim. Aşağı indiğimde herşey yolundaydı. Her kes kendi halindeydi "günaydın şampiyon" dedi Elias elindeki kahve bardağıyla "sana da günaydın" dedim dalgın şekilde. Nedense aklıma aniden Tony gelmişti. Uzun zamandır kendisini görmüyordum. Bence bugün ona uğramalıydım. "bugün dalgınsın bakıyorum" dedi. Mutfağa gidip kendime kahve aldım "evet aklıma eski bir arkadaşı ziyaret etmem gerektiği geldi" dedim. "bu arabamı yeniden ödünç alacağın anlamına mı geliyor?" diye sordu sırıtırken "hayır kendime yeni bir araba alacağım anlamına geliyor" dedim uslu şekilde. Şaşırdığını belirten şekilde gülmüştü. Belki de SHIELD quinjetlerinden birisini malikanede tutmalıyımdır. Ne olur ne olmaz. Her an bir savaş çıka bilir değil mi? Hem de şu iki gizemli adam konusu da kendi gizemini koruyor bu yüzden tüm ihtimallere hazır olmak gerek. SHIELD ajanı olarak bir quinjet ödünç almak kolay olacak benim için. Ama ilk Tony'e uğramam gerek. Herşeyin yolunda olduğundan emin olduktan sonra malikaneyi terk etmiştim. Öncelikle bir araba almam lazımdı. Rasgele bir mağazada durdum. Içerisi pek kalabalık değildi. Arabalar küçük bir göz atınca birisi yakınlaştı "nasıl bir şey arıyordunuz acaba?" diye sordu "aklımda pek birşey yok ne önerirsin?" diye sordum. Bana renkli renkli saçma sapan kokoş arabalar önermişti. Aklıma gelen ilk araba markasını söylemeye karar verdim "chevrolet camaro var mı acaba?" diye sordum "tabi ki bu taraftan" dedi. Siyah rengini alma niyyetindeydim sonra metalik olanı görünce vaz geçtim. "şunu alıyorum" dedim gösterirken. Bir kaç dosya işini hall etdikten sonra parasını ödemiştim. Adam anahtarları verirken "araba kullanmayı biliyorsunuz değil mi?" diye sordu "ah tabi ki" dedim yapmacık şekilde gülümserken. anahtarı çevirdiğim an tüm kontröller sanki sihirli şekilde aklıma kazınmıştı. Arabayı çalıştırıp Stark Endistürilerine gitdim. şirketin önünde park etdim. Ilginç bir şekilde hiç bir güvenlik yoktu. Taa ki biometrik güvenlik kapsını görene kadar. Tony ve klassik teknoloji numaraları. El izi taramasını yaparken binayı heklemeyi başarmıştım. Otomatik kapı açıldıktan sonra içeriye girdim. her kes işinin başındaydı. Gözlerim tanıdık birini ararken görüş alanıma Albay Rhodes girdi. "albay" dedim ona doğru giderken "Hera bu ne süpriz" dedi. Onunla selamlaşınca "Tony'i ziyarete geldim kendisi müsait mi?" diye sordum "evet müsait şuan ofisinde haber vereyim mi?" diye sordu "hayır gerek yok süpriz yapacağım" dedim. asansöre doğru giderken "dur biraz sen içeri nasıl girdin?" diye sordu. asansör düğmesine basmadan önce ona döndüm ve gülümsedim "benim de kendi numaralarım var Albay" dedim. en yukarı kata çıkmak 15 dakikamı almıştı. Odanın üzerinde Pepper Potts yazsa da ikisinin de orada olduğunu biliyordum zaten. Kapıyı tıklatdım. "şuan meşgülüm" dedi bir ses. Uzun zaman sonra bu sesi duymak iyi hissetdirmişti. Kapıyı açıp içeri girdiğimde. Koltukta yanlız oturmuş birşeylerle uğraşıyordu "sana meşgülüm dedim" dedi kafasını kaldırmadan "bence bir kez daha düşün" dedim ben de. Kafasını aniden kaldırınca bu haraketine gülümsedim "Hera!" dedi kalkarken. Gidip ona sarıldım "naber playboy?" diye sordum ayrılırken. "seni görünce iyi oldum aniden" dedi koltuğuna geçerken ben de karşısındaki masalardan birine oturdum. "sana müjdeyi vermeye geldim" dedim geri yaslanırken "ne müjdesi?" diye sordu elindeki saatle uğraşmaya devam ederken "güçlerim geri geldi" dediğimde aniden durdu "şaka yapıyorsun" dedi "ciddiyim saçlarıma baksana" dedim gri tutamları gösterirken "bu takıma geri geliyor musun demek oluyor?" diye sordu. tedirgince yerimde kıpırdanmıştım. "henüz değil şuan kendi sorunlarımla uğraşıyorum" dedim "evet Fury söylemişti kendi mutant topluğunu yaratmışsın. Büyük başarı tebrik ederim" dedi "teşekkür ederim Starkster" dedim "tedirgin duruyorsun" dedi saati ile uğraşırken "o kadar belli mi?" diye sordum "hayır değil sadece seni 4 yıldır tanıyorum ve suratına bakınca birşeylerin ters gitdiğini anladım" dedi saatini sonunda bitirirken. Nano teknolojili saat. "evet şu sıralar garip şeyler oluyor. Iyi birşey değil gibi" dedim "anlatmak ister misin?" diye sordu "açıklayınca mantıklı olmuyor yakında pek iyi şeyler olmayacak gibi duruyor. Beni bilirsin hisslerim güçlüdür sadece kazadan sonra da hala eskisi gibi güçlü kalmış mı yoksa sadece bir yanılgı mı anlam veremiyorum" dedim "senin şu medyumluk işlerinden anlamadığımı biliyorsun zaten ama genellikle doğru olur. Tam olarak sorun ne tanımlaya bilir misin?" diye sordu "kötü birşey geliyor ya da birisi. Ve sanırsam o şeyin gelmesine tek engel benim. Ama tam olarak ne olduğunu bilmiyorum ya da kim olduğunu" dedi "ilginç" dedi dudaklarını bir birine bastırırken "o gelen her ne ise şuana kadar karşılaştığım hiç birşeye benzemiyor olduğunu biliyorum sadece" dedi "bence rahat ol eğer bir tehtit varsa Avengers bunu durdurmak için orada olacaktır" dedi kalkarken ben de kalktım. "uzun uzun konuşmak isterdim ama toplantım başladı az önce oraya gitmem gerek" dedi "işleri Pepper yürütüyor sanıyordum" dedim "aslında o yönetiyor sadece zırhlarımla fazla ilgilenince onu da aksatdım bu yüzden bir özür borçluyum ona" dedi "karışık bir ilişki durumu" dedim kıkırdarken "ne demezsin" dedi o da. "güle güle gümüş fırtına" dedi kapıda sarılırken bana "güle güle Starkster" dedim ben de ona sarılırken.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝑨𝒏 𝑨𝒗𝒆𝒏𝒈𝒆𝒓 | 𝐼𝑛𝑓𝑖𝑛𝑖𝑡𝑦 𝑆𝑎𝑔𝑎
Fantastik2012'deki original 6'lı değil de original 7'li olsaydı nasıl olurdu? Takımda Tony Stark, Steve Rogers, Thor Odison, Natasha Romanoff, Clint Barton ve Bruce Banner dışında birisi daha olsaydı nasıl olurdu? Hem de Mutant birisi? Dip Not: Hikayede MCU...