Charpter 22. Apocalypse

501 48 2
                                    

1 hafta sonra

Etrafın sallanmasıyla gözlerimi açtım. Deprem oluyordu sanırım. Iyi de burası fay hattında değil ki. Panik yapmamaya çalışarak aşağı indim herkes koşuşturuyordu. "neler oluyor?!" diye sordu Marcos "deprem sanırsam" dedi Lorna. "normal bir deprem değil" dedim eklerken. 10 dakika sarsıntının ardından durmuştu. "burası fay hattımıydı ki?" diye sordu Clarice "hayır" dedi John "deprem tüm dünyada oldu" dedim "ne?" diye sordu Elias "bu mümkünmü ki?" diye sordu Lauren "hayır ve deprem odağı Kahirede ki bu da hiç normal değil" dedim "ne zaman deprem olacağını da tahmin ede biliyor musun?" diye sordu Andy "hayır öyle bir yeteneğim yok malesef" dedim gülümserken "tamam o zaman her kes yatağa deprem bitdi ve burdan çok uzakta oldu bu yüzden panik yapmaya gerek yok" dedi Lorna. Odama geri dönmüştüm ama bir türlü uyku tutmamıştı. Pencereden yağan yağmura bakarken düşünceler içinde kaybolmuştum. Once şu çete sonra şu deprem birisini hayata gönderme çabaları. Acaba Mesmero doğru söylüyor ola bilir miydi? Düşünceler yine zihnimi ele geçirmişti.

-Charles Xavier-

Dün akşamki depremden sonra Hank ile beraber kaynağa bir göz atmaya karar verdik. "deprem merkezi Kahire ve bir tür enerji patlaması gibi deprem sayılmaz pek" dedi. Cerebro'yo kafama geçirdim Hank koordinatları girdi. Orada kim olduğunu gördüğümde yüzümde oluşan gülümsemeye engel olamadım "bu o" dedim "kim?" diye sordu "Moira" dedim "nasıl peki?" diye sordu "hiç değişmemiş. Geçmişten gelen bir hayalet gibi" dedi "kast etdiğim o değildi" dedi Hank "rapor vermek için geri dönecek. Oraya gidip ona sarsıntıyla ilgili sorular soracağım" dedim "yani onu görmek istiyorsun" dedi Hank

Sabah olmuştu. Alex'le beraber CİA'ye gitdik "bunca zamandır onu hiç görmedin demek. Cerebro da bile mi bakmadın?" diye sordu Alex "Alex ne sanıyorsun beni bir tür sapık falan mı?" diye sordum gülerken "evet bir kez aradım onu aslında iki kez ama uzun zamandır aramıyorum tamam mı?" dedim "en son nasıldı aranız?" diye sordu "kötü mü bitmişti?" diye eklerken "pek sayılmaz" dedim ofise girirken "her kes ara versin" diyince herkes yaptığı işi durdurmuştu "bizle ilgili tüm anılarını sildim hafızasından. Sahili Kübayı geçen tüm o zamanı. Çok uzun zaman oldu Alex" dedim "dünyanın mutantları öğrenmeden önceydi düşündüm ki bu onun için en iyisi olacak" dedim "ya senin için?" diye sordu "benim için iyi olanın önemi yoktu" dedim. Kapıyı tıklatıp içeri girdik. "Moira MacTaggert, merhaba. Müsadenizle kendimi tanıtayım. Ben professör-" dememe izin vermeden "Charles Xavier, kim olduğunuzu çok iyi biliyorum" dediğinde şaşırmama engel olamamıştım "biliyor musunuz?" diye sordum "elbette biliyorum tüm makalelerinizi okudum. Sonunda sizinle tanışmak büyük şeref" dedi elini uzatırken elini sıkmıştım ben de şaşkınlıklar içinde "seni yeniden görmek çok güzel tekrar ilk kez tanışmak yani. Ben-" yanlış kelimeleri seçerken gözüm çerçevedeki fotoğrafa kaydı "oğlunuz mu var?" diye sordum "evet..." dedi o da "kocası var mı yoksa-kocanız var mı?" diye sordum. Neler oluyordu bana böyle! Alex 'rezil olduk' anlamında elini suratına götürmüştü "kocam vardı ama hem bu işleri yürütmek hem de akşama yemeğe yetişmek zor oluyordu" dedi "güzel güzel" dedim "hepimiz tercihlerde bulunuruz değil mi?" diye sordu "evet öyle" dedim yutkunurken "professör" dedi Alex. Aklıma gelen şeyle ona döndüm "biz umuyorduk ki dün Mısırda neler olduğunu anlatırsınız diye umuyorduk" dedim "malesef o gizli bilgi. Kaba olmak istemem ama buraya nasıl geldiniz?" diye sordu "beşinci düzey yetkim var benim" dedim gülümserken.

Bir kaç kağıt ve notlar çıkardı "tüm dünya mutantların varlığını öğrenince onları bir tür ikinci bir geliş ya da tanrının işareti gibi gören mehzepler oluştu. Onlardan birini takip ediyordum. Kendilerine Ashir En Sabah Nur diyerek dünyadaki ilk olduğuna inandıkları kadim bir varlığın adını vermişler" dedi "dünyada ilk ne?" diye sordu Alex "dünyada ilk mutant" dedi "mutantların bu yüzyıla kadar evrilmediklerini sanıyorum" dedi Alex "evet yaygın teori o ama bu adamlar ilk mutantın on binlerce yıl önce doğduğuna inanıyorlar ve tekrar yükseleceğine de. Ipuçları için tüm dünyadaki antik alanları arıyorlar. Bu hiyeroglifler her hangi birinin sahip olabileceğinden daha büyük bir takım güçleri tarif ediyor" dedi "bunca zamandır yaşadağına mı inanıyorlar?" diye sordum "hem evet hem hayır. Bilincini başka vücutlara aktara bilme yeteneği olduğuna ve ne zaman ölüm yaklaşsa yeni bir bedene geçebileceğine inanıyorlar. Bunlardan bazıları güçlerini onlardan almasını yıllar boyunca çeşitli güçleri kendisinde toplamasını sağlayan mutant bedenleri ola bilir" dedi "tüm güçlere sahip bir mutant" dedim endişeyle "evet. Ve bu varlık neredeyse her zaman dört ana takipçisi olurmuş, müritleri. Güçlerini artıra bileceği koruyucuları" dedi "mahşerin dört atlısı gibi. Incilden almış" dedi Alex "ya da İncil ondan. Ve sonunda hükmetdiği yerde felaket kaçınılmaz olurmuş. Yıkım bir tür... mahşer" dedi "dünyanın sonu" dedim kaşlarımı çatarken.

𝑨𝒏 𝑨𝒗𝒆𝒏𝒈𝒆𝒓 | 𝐼𝑛𝑓𝑖𝑛𝑖𝑡𝑦 𝑆𝑎𝑔𝑎Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin