"Artık eski veya yeni fark etmeksizin sevgililerimi rahat bırakmaya ne dersin, Duygu?"●●●
Sorduğu soru, hem utandırıp hem sinirlendirirken tırnaklarımı avuç içime bastırıp gözlerimi gözlerine odakladım.
Onun bana nefret dolu bakışları, yüzümde buruk bir gülümseme oluştururken minik bir kahkaha atmıştım.
"Bunu yapamam, derim. Hani ben sana aşığım ya, hani ben senin için ölüp bitiyorum ya o yüzden sürekli senin eski veya yeni fark etmeksizin bütün sevgililerin ile uğraşıyorum."
Sağ elini sarı saçlarına daldırıp, oradan ensesine indirirken sesini yükseltti.
"Ya ne alâka? Ben onu mu dedim şimdi?"
Ege, elini Yiğit'in omzuna koyup dostça sıkıp
sakin olmasını söylediğinde Edis ise sıktığım avucumu eline almıştı.Bundan nefret ettiğim için elimi hızla geri çekip kot ceketimin cebine koydum. Cevap vermiyordum. Ya da ne diyeceğimi bilmiyordum. Öylece ona bakıyordum.
"Bıkmadın mı beni görmezden gelmekten? Burdayım ben, duy beni. Cevap ver bana Duygu."
Kaşlarım havalanmış, ona bakıyordum..
"Mal mısın oğlum sen? Ya senin sevgililerin ile ne derdim olabilir ki benim? Sevgililerine benim hakkımda ne anlatıyorsan artık sürekli nefret kusuyorlar. Kızın biri gelmiş basket topu ile onu kovaladığımı söylüyor. Bir ahmak da ona inanıp beni yargılıyor. Neyim ben senin gözünde? "
Söylerken nefes alamadığım için boynumdaki damarın belirginleştiğine yemin edebilirim.
Bitirdiğimde boş bakışlar ile bana bakıyordu.Tam ağzını açıp konuşacakken Ege araya girip kolumu omzuma attıktan sonra Yiğit ve Edis'i arkamızda bırakıp yürümeye başladık.
"Tamda bundan bahsediyorum, Duygu'm. Basma damarına. Onu görmemezlikten gelme artık. Deliriyor sen böyle yapınca."
Kafamı Ege'ye çevirip dediği şeyi düşündüm.
"Ege, o beni takmaz ki. Yani benim ne yaptığım ile falan ilgilenmez bile. Onun gözünde bir hiç bile değilim. Sinirlendiği şey başka bir şeydir, kesinlikle."
Tam konuşacakken ona gerek olmadığını söylediğimde susmayı seçmişti.
Aklıma gelen şey ile ayaklarım durduğunda ise Ege'nin kolunun altından çıkıp konuştum.
"Hayırdır ya, kankaları mı değiştik? Edis, ben eve gidiyorum. Sen geliyor musun?"
Arkama dönüp sadece Edis'e bakarak konuştum.
"Duygu, annem ve babam Ege'lere akşam yemeği için gelecek. Ben eve gitmiyorum. Direkt Ege'lere gidicem."
Kafam ile onaylayıp gülümsedikten sonra onları ardında bırakıp yaya geçidini kullanıp karşıya geçtim.
Ceketimin cebindeki elimin sızısını hissettiğimde dışarı çıkarıp hâlâ yumruk hâlinde olmasına şaşkınlıkla baktım.
Sol elimi yumruk olan elimin üzerine koyup gevşetmeye çalıştım. Yavaşça gevşeyip avuç içlerime batan tırnaklarımın baskısı kaybolduğunda rahatlamıştım. Daha fazla gevşetemediğimde boşverip elimi tekrar ceketimin cebine soktum.
Başımı aşağıya eğmiş beyaz spor ayakkabılarımın yürürken nasıl gözüktüklerine bakıyordum. Değişik rahatlama tekniklerim vardı.
Adımlarımı sık tutmaya çalışırken sağ ayağımın önünde beliren, spor ayakkabılarımın piştisini görmem ile kafamı yavaşça yukarıya kaldırdım.
Hey, boyumun 1.72 olmasına rağmen kafamı 15, 16 santim yukarı kaldırmıştım.
"Ayakkabılarımın unisex olduğunu bilmiyordum."
Güneş gözlüklerini çıkarıp bana gülümserken onu tanımadığım için resmi bir şekilde konuştum.
"Pek önemli bir konu değil zaten. Bilmenize gerek yok yani."
Koyu renk gözleri ile paralel olan koyu renk hafif kıvırcık saçları ve bunlara tam tersi tezat olan beyaz teni bana tam olarak da olmasa beni hatırlatmıştı. Aramızdaki fark benim saçlarımın düz olmasıydı. Zaten benimle de yaşıt gözüküyordu.
Kafamı hafif eğip selam verdikten sonra yana kayıp evin bahçe kapısına adımladım.
"Tanışsaydık bari..." omuzumun üstünden ona bakarken onun da bana doğru döndüğünü görmem ile gülümsedim.
"Annem, tanımadığın insanlar ile gereksiz muhabbet etme dedi. Kusura bakma, kardeşim."
Kurduğum cümle ile gülümseyip ona verdiğim selamın aynısını, bana verdikten sonra önüne dönüp uzaklaştı.
Bahçe kapısını ardımdan kapatıp eve girdiğimde hâlâ gelmemiş olan ebeveynlerim ile gülümseyip, her zaman sipariş verdiğim dükkandan dürüm çiğköfte istedim.
Sipariş gelene kadar okul üniformamı değiştirmeyi düşündükten sonra, test çözüp biraz platonik arkadaş rolüne girmeye karar verdim.Aslında ona anonim olarak, kendimi sorabilirdim. Ama bu fazla manyakça olurdu. Sonuçta beni bir gün öğrenecekti. Er ya da geç... Ve bu hikaye hangi duygunun yaşanması ile son bulur, orası muamma.
Ve ben mutlu biteceğine olanak vermiyorum...
●●●
ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝘿Ö𝙑𝙈𝙀𝙇𝙞 & 𝙑.𝙄.𝙋. / 𝙩𝙚𝙭𝙩𝙞𝙣𝙜☣
Подростковая литератураTamamlandı. Dövmeli Kız: Boynundaki dövmenin aynısının, benim göğsümde nasıl gözüktüğünü görmek ister misin? Üzerimde t-shirt yokken bi' anlık atabilirim. |01.33| (Görüldü.) Dövmeli Kız: Hadi ama, cidden mi? Dövmeli Kız: Gördüğüm tek göğüs, tavuk gö...