•0.9°

64.3K 2.6K 674
                                    

●●●

Öğle molasının sonunda müdür bize okula şehrin birkaç zengininin geldiğini, son sınıflara oturum gerçekleştireceğini söylediğinde çantamızı toplayıp büyük toplantı salonuna gitmek zorunda kalmıştık. Bazen gerçekten çok akıllıca fikirler veren insanlar geliyordu, en zor zamanda doğru kararlar veren insanlar... Üzerindeki baskılara inat nasıl kendilerini kontrol ettiklerini öğrenmek bana zevk veriyordu.

Son konuşmacı da konuşmasını bitirdiğinde müdür kürsüye çıkıp onlara katılımlarından dolayı bize de dinlediğimiz için teşekkürler etti. Ön sıralar kalkıp salonu terk ederken yanımdaki Edis ile Ekin kendi arasında konuşuyordu.

"Siz yakın arkadaş falan mı oldunuz ne?" hafiften gülerek söylediğim şeye onlar da gülmüştü.

"En yakın tek arkadaşın Edis mi, Duygu? Kız arkadaşın falan..."

Kafasını bana doğru uzatıp sormuştu Ekin bu soruyu.

"En yakın kız arkadaşım şu an burada değil. 2 hafta kadar sonra gelir, sende görmüş olursun onu. Hem Edis tek değil, Ege var. Görünen o ki sen de varsın artık. Yakın olmasam bile konuştuğum yüzlerce insan da var. Edis kadar yakın olmasalarda varlar yani."

Etraftaki boşalan koltuklara bakışlarımı çevirdiğimde "Kalkalım mı artık?" diye sormuştu Edis.

Arkama dönüp o tarafa da baktığımda bize bakan Ege'ye gülümseyip el salladım. Zoraki bir gülümseme ile o da gergin bir vaziyette el sallamıştı. Neyi vardı bunun?

Elimi indirip kaşımı çattığımda 2 koltuk uzağında oturan Yiğit ve kızı fark ettim. Kız, Yiğit'in koluna bileklik benzeri bir şey bağlıyordu. Canımı yakan şey ise çok tatlı gözüküyor olmalarıydı. Onları hep böyle uzaktan izleyip, kendimi üzecektim.

"Hadi gidelim o zaman, kimse kalmamış zaten." Yüzüme kondurduğum gülümseme ile Ekin ve Edis'e doğru konuştum.

Merdivenlerden seke seke indiğimi gören Ekin anlam veremediğini belirten bakışlar atıp gülerken Edis de düşeceğimi, dikkat etmem gerektiğini falan söylüyordu.

Kafanı dağıtmak için yapmayacağım aptallık olduğunu sanmıyordum. Çünkü aklıma ne gelirse onu yapardım o an ve düşünmezdim.

Okulun çıkışında telefonu çalan Ekin, telefonu açıp karşı tarafı dinledi. Kısa bir süre sonra "Tamam." diyip telefonu kapattı.

"Ege ve Yiğit ile gideceğim ben. Yarın görüşürüz genç zihinler." yanağımdan makas alıp arkasına döndüğünde sinirle ona dönüp konuştum.

"Cidden canına susamışsın sen. Eline koluna sahip çık velet." Ona doğru hafif yüksek sesle bağırdığımda bakmadan sadece kahkaha attı. Okulun binasından çıkan Ege ve Yiğit'i gördüğümüzde ise durup bana seslenmişti.

"Ben de seni çok seviyorum Duygu."

Omzumu umursamazca kaldırıp indirdiğimde caddeye doğru ilerledik Edis ile.

"Eve gittiğinde yazsana Yiğit'e."

Gözlerimi büyültüp Edis'e baktım.

𝘿Ö𝙑𝙈𝙀𝙇𝙞 & 𝙑.𝙄.𝙋. / 𝙩𝙚𝙭𝙩𝙞𝙣𝙜☣Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin