•3.2°

49.1K 2.4K 401
                                    

●●●

"Nereye gidiyorsun Duygu?"

Arkamdan seslenen Mavi'ye dönüp cevap verdim.

"Elimi, yüzümü yıkayacağım. Geliyor musun?"

Başını olumsuz anlamda salladığında, önüne dönüp yürümeye devam ettim.

Zonklayan başımı bir şekilde durdurmak zorundaydım. Annemin bana bıraktığı en önemli miras migren ağrısı olabilirdi.

Kapıyı açtığımda birkaç kızın saçları ile uğraşması haricinde yapılan başka bir işlev yoktu.

Köpük sıktığım ellerimi musluğun altına tutup, suyun akmasını sağladığımda elimi duruladım.

İyice yıkadığıma emin olduğum ellerimi suyla doldurup yüzüme çarptım. Aynı işlemi tekrar tekrar yaptığımda etrafta kimse kalmamıştı.

Islak ellerimi hafifçe silkip, dispanserden kopardığım havlu peçete ile önce yüzümü, sonra elimi kuruladığım sırada içeri giren beden ile gözlerimi aynadan çekip çöpe dikmişti.

Gamze gelmişti. Kesinlikle benimle konuşmaya çalışacaktı. Ben hazır mıydım onunla konuşmaya?

"Selam Duygu, pek görüşemiyoruz."

Al işte, zaten baş ağrım yüzünden fazlaca agresiftim. Bir de sen beni konuşturursan birinin kalbini kesinlikle kıracaktım.

"Pek görüşemeyiz zaten, sen Yiğit'i öpmekten müsait değilsindir."

İçimden geçirdiğim düşünce dudaklarımdan döküldüğünde kendime ufacık bir hakaret ettim. Şimdi al başına belayı.

"Anlamadım?"

Karşımda bana bakan Gamze'ye cevap vermemeye çalışarak elimdeki peçeteyi çöpe attım.

"Anlamaman normaldir. Neyse, ben gidiyordum zaten."

Konuşmamı bitirir bitirmez kapıya doğru adımladığımda, dirseğimi yakalayan el ile durduruldum.

"Derdin ne Duygu?"

Suratına dümdüz bir ifade ile baktığım Gamze'nin elinden kolumu çekip aldığımda cevap vermeden öylece durdum.

"Biliyor musun? Yıllar önce de konu Yiğit olduğunda hep böyle asileşirdin."

Alaylı bir ifade takındığı yüzü ile bana bakıyordu. Resmen küçükken olduğu gibi, bilerek kalbimi kırmaya çalışıyordu.

𝘿Ö𝙑𝙈𝙀𝙇𝙞 & 𝙑.𝙄.𝙋. / 𝙩𝙚𝙭𝙩𝙞𝙣𝙜☣Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin