•3.9°

46.9K 2.5K 240
                                    

●●●

"Bakar mısınız acaba? Yiğit nerede diye soracaktım da ben..."

Başını kitaptan kaldıran kız, bana dönüp kısa bir süre yüzüme baktıktan sonra cevap verdi.

"Ege ve Can  ile bahçeye çıkmış olmalılar. Kantinde bulamadıysan eğer."

"Teşekkürler, iyi okumalar."

Yiğit ve Ege'nin sınıftan çıkıp okulun bahçesine ilerledim.

Bahçenin sağına ve soluna bakmak için iyi bir konuma geldiğimde. Ahh, bulmuştum onları. Futbol sahasını yakınında olan küçük sahadaydılar.

Dün gece Yiğit'e cevap yazmak için uğraşmıştım ama o bana dönmemişti. Mesajlarımı bile okumamıştı. Neyin kafasını yaşıyordu bu?

"Sen, elinde top olan velet. Baksana bi' bana?!"

Kollarımı göğsümde bağlayıp Yiğit'e seslendim. Bana birkaç saniye öylece bakıp tekrar önüne döndü. Nesin sen ilkokul 3. sınıftan Mert mi?

Topu Can'a pas atıp, Can'ın topu tekrar Yiğit'e atması ile oynamaya devam ettiler. Beni yok sayıyordu. Mükemmel.

"Yanlış bir anlaşılmayı bu kadar büyütmen komik duruyor Yiğit."

Yiğit'e doğru adımlarken bana bakması için konuşmuştum.

En sonunda ona yaklaştığımda topu ayağıyla yakalayan Ege, oynamaya devam etmemeleri için atmamıştı. Ege'ye sinirli bir hâlde bakan Yiğit, sabır dileyip bana doğru döndü.

"Aynen, baya komik duruyor Duygu. Seni aldatmış biriyle konuşabilmen hâlâ... Cidden çok komik."

Başımı yan taraftaki insanlara çevirip, bıkkınlıkla nefesimi verdim.

"Sarp ile öylesine konuş... Bir saniye ya! Ben neden sana hesap veriyorum ki? Sen niye benim özel hayatımı sorguluyorsun?"

Bana 1 adım yaklaşıp, güldü. Sinirle güldü.

"Özel hayat diyen kıza bakın, gecenin bir vakti beni arayıp kendi tabiriyle 'yiyişmemi' engelleyen kız ile aynı kişiymiş."

"Hiç değilse senin gibi kapının önünde biriyle o seviyeye gelmedim."

Gerilen sinirleri ile çenesindeki damarlar hareket ederken, elini saçlarına geçirdi.

"Duygu, beni deli ediyorsun!"

"Deli olmanı gerektiren hiçbir şey yok Yiğit. Bana bizim sadece arkadaş olabileceğimizi söylemiştin. Bunu ben değil, sen istedin."

Sesimi alçaltıp konuşmaya devam ettim.

"Bana aşık olmak istemediğini de sen söylemiştin. Hiçbir şeyinim. Hiçbir şeyimsin."

Yiğit'e kararlı bir şekilde bakıp cümlemi bitirdiğimde yüzündeki sinir yerini şaşkınlığa bırakmıştı.

"Hiçbir şeyinim, öyle mi? Doğru ya ben unutmuşum! Kraliçemiz, bana çocukken seni asla sevmedim sevmemde demişti."

Benden uzaklaşıp gözlerime baka baka sesini yükselterek konuştu.

"Ben de seni, asla sevmedim Duygu. Sevmem de."

Küçükken benim ona yaptığım gibi...

Ege, yanımıza gelip Yiğit'e sinirli gözlerle bakarken Yiğit konuştu.

"Bana öyle bakma Ege. Sakın bana onun yanında olmak istiyormuş gibi bakma. Zira onu aldatan eski sevgilisi ile randevuya çıkacak bir kıza verebileceğim değer bu kadar."

Ege ağzını açıp konuşacakken koluna dokunup yüzüne baktım.

"Ben söyleyebilirim Duygu."

Başımı olumsuz anlamda sallayıp, Yiğit'e döndüm.

"Randevum bir mezarlıktaydı. Randevum vefat eden arkadaşımın annesiyleydi. Eski sevgilimi de mezarlıkta gördüm. Beni merak edip evime gelmiş."

Gözlerimle, Yiğit'in gözlerine kararlı bir şekilde bakıp, kesik bir nefes aldıktan sonra devam ettim.

"Senin aksine bana, benim nasıl olduğumu sordu. Ama sen, sana attığım açıklama mesajlarına bile bakmadın. Onca sorunun içinde bir de bana sorun çıkarmaya devam ediyorsun."

Ege'yi es geçip Yiğit'e daha da yaklaştım. Gözlerim dudaklarına kaydığında gülümsedim.

"Sen onlarca kızı öperken, hiçbir şey yok. Ben biriyle konuştuğumda yaptığına bak. Sence de sevgilim gibi bana trip atman, bana kızman  çok adaletsizce ve garip değil mi?"

Yüzündeki pişmanlığı gördüğümde, benim için yeterliydi.

●●●

Ben yine durmadım.
Kaos seviyorum.
🌪

𝘿Ö𝙑𝙈𝙀𝙇𝙞 & 𝙑.𝙄.𝙋. / 𝙩𝙚𝙭𝙩𝙞𝙣𝙜☣Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin