•2.4°

52.4K 2.6K 650
                                    

●●●

Dudaklarımda hissettiğim aşırı sıcaklık ile başıma geri çekip baktığımda, eli yanağında duran şaşırmış Yiğit'i görmem ile gözlerim bütün şaşkınlığımı belirtircesine açılmıştı. Başıma asla normal şeyler gelmiyordu. Asla.

"Evet Duygu cevap anahtarında da E seçeneği gözüküyor. Tekrar anlatmamı ister misin?"

Benden cevap gelmeyince başını bana doğru çeviren Serkan hocaya güç bela ağzımı açıp cevap verdim.

"Yok hocam, teşekkürler." Ellerim hafif titrerken test kitabını ve kalemi uzatan Serkan hocadan alıp hızlı adımlarla merdivenlere doğru ilerledim.

"Gerizekalı sana kim diyor ki çeneni omzuma koy diye?!" Açılamadığım çocuğu yanlışlıkla yanaktan öptüğüm için utanma duygusu tavan yapmıştı. Ben bu utançla yaşayamam diyip kendimi asma fikrim bütün benliğimi sarmalayacak derecedeydi. İç sesim ise bayramda selamlaşmak için öpüşmüşsün gibi düşün diye fısıldıyordu. Fazla mı abartıyorum yoksa?

Sınıfa girdiğim gibi çalan son dersin zili ile masama oturdum. Edis ve Çağatay'ın aralarında yaptığı konuşmaları elimde olmadan dinliyordum. Yanlarında sınıftaki birkaç erkek ve kız arkadaşlarımız toplanmış, birbirlerine anlattıkları komik şeylerle gülüyordu.

Selim'in dersteki bir anımızı anlatması ile istemeden ben de tebessüm etmiştim. Kapının aralanması ile kalabalık kendi sırasına ilerlerken içeri giren kişi hoca değil nöbetçi öğrenciydi.

"Dersinize girecek hoca gelmedi. Müdür isterseniz evinize gidebileceğinizi veya servislerinizi beklemek için okul bahçesinde durabileceğinizi söyledi."

Sınıftan yükselen sevinç nidaları kulağımda ufak çaplı bir rahatsızlık geçirmeye sebep olurken çantamızı toplayıp kendimizi dışarıdaki banka atmıştık. Yani sadece ben bankta oturuyordum.

Her ne kadar bomboş olan evime gitmek istesem de Çağatay'ın babası onu almaya gelmeden onu yalnız başına bırakamazdık. Sonuçta onunla ilgilenmek bizim sorumluluğumuzdu. Beden dersi olan alt sınıflardan bir grup erkek futbol, kızlar ise voleybol oynuyordu. Bizim sınıftan birkaç kişi ise servisini beklerken top alıp kendi aralarında grup halinde el oynuyorlardı.

Edis ve Çağatay cephesi ise okul pantolonu ile rahat oynanabilecek bir spor olan basketbol topuyla oynamaya başlamıştı.

Arada onlara bakarken, elimdeki ajandama yaptığım rutinleri karalıyordum.Uzun bir süre sonra yanıma biriyle görüntülü arama gerçekleştiren Çağatay'ın oturmasıyla bakışlarım ajandadan ayrılmıştı.

Benim ona baktığımı fark ettiği sırada ise anında bana gülümseyip, telefon ekranını ikimizi ortasına yerleştirmişti. Telefonun ekranında felaket güzel bir kız vardı. Bir saniye, dibim düştü.

Rusça bir şeyler söyleyip ismimin geçtiği bir cümle kurduğunda ekrandaki kız bana gülümseyerek bakıyordu.

"Duygu, sevgilim Meri. Onunla tanış lütfen."

Ajandanın kapağını tutan elimi kaldırıp el sallayarak, ekrandaki kıza gülümsedim.

"Merhaba Duygu. Tanıştığımıza çok memnun oldum."

𝘿Ö𝙑𝙈𝙀𝙇𝙞 & 𝙑.𝙄.𝙋. / 𝙩𝙚𝙭𝙩𝙞𝙣𝙜☣Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin