•1.3°

56.3K 2.8K 764
                                    

●●●

Ekin ve Ege'yi kantinde bırakıp dışarı çıkmıştık.

Kolunu uzatıp oturmam için gösterdiği banka oturup, ellerimi bacağımın üzerine koydum. Onun konuşmasını beklerken oldukça rahat ve kendimden emin bir vaziyette öylece duruyordum. Bir günüm, diğer günümü tutmuyordu.

Aklıma gelen olay ile dün Yiğit'in bileğinde olan bilekliğin hâlâ orada olup olmamasına bakmak için bakışlarımı önce Yiğit'e sonra bileklerine çevirdim.

Şu an için bileklik gibi bir şey gözükmüyordu. En azından bileğinin gözüken kısmında yoktu. Hem olsa ne yapacaktım ki?

Ellerimi bacaklarımın iki yanındaki banka yerleştirdim.

"Dinliyorum."

Başımı eğip yüzümü ona yaklaştırırken konuştum.

Önce yüzüme sonra gözlerime çıktı gözleri. O bana, ben ona anlamsızca bakıyordum. Kısır döngü olacaktı resmen.

Gözlerimi kaçırma isteğim tavan yapmıştı. Bu kadar uzun göz göze bakmak ne kadar sağlıklıydı?

Arkama doğru biraz kayıp onun gözlerine bakmaya son verdim. Onun da gözleri zemini tararken sonunda ağzını açıp, konuştu.

"Sanırım senden bir kaç şey için özür dilemek zorundayım."

Ona bakmadan, gülümseyip sordum.

"Neymiş o bir kaç şey?"

Sesimdeki alayı fark edip bana döndüğünde gülümsememi saklamayıp ona döndüm.

Elini saçlarına, oradan da ensesine indirip söze girdi.

"Şu basketbol topu olayı için seni suçlamamdan ötürü özür dilerim. Aleyna, söyledi. Olayı biraz fazla abartıp kendi adına göre yorumladığını falan. Yani sen haklı olan tarafmışsın."

"Hâlâ mı bu konu? Bu umrumda bile değil."

Bana dönük oturuşunu bozmadan öylece baktı gözlerime.

Kafamı ne var anlamında iki yana sallayıp gülümsememi soldurdum.

"Geçen akşam beni engellemeni sağlayacak kadar seni kışkırttığım için de özür dilerim."

"Bitti mi?"

Bunu duymayı beklemiyormuş gibi bir ifade ile baktığındaa kendimi ifade etmeye çalıştım.

"Yani şey, artık özür dileme. Çünkü ilgilenmiyorum. Benimle bunun için, konuşman bile saçmaydı."

Sabır diler gibi mırıldanıp gökyüzüne baktı.

"Ben senin için kendimi kötü hissediyorum sen, seninle konuşmamı bile gereksiz buluyorsun.

Duygu. Biz neden normal insanlar gibi konuşamıyoruz, anlaşamıyoruz? Neden arkadaş olamıyoruz?"

Gözlerimle hâlâ gökyüzüne bakan güzel yüzünü, ezberlemek istercesine bakıyordum. Boynundaki o güzel dövmeye iyice baktım. Sonrasında alayla gülümsedim.

"Sen benimle arkadaş olmak istiyor musun ki?"

Yüzünü bana doğru çevirip baktı. Ondan cevap beklercesine baktım. Sanırım düşünüyordu. Cevap vermeyeceğini düşünüp konuştum.

"Çünkü ben seninle arkadaş olmak istemiyorum, Yiğit."

Oturduğum yerden kalkıp, okul binasına girmek için hareketlenmiştim. Arkamdan bağırdı.

"Benimle ne olmak istiyorsan, seninle onu olmak istiyorum Duygu. Ne olmak istiyorsan..."

●●●

Aldık başımıza bir bela, gel şimdi
çık işin içinden çıkabilirsen.

𝘿Ö𝙑𝙈𝙀𝙇𝙞 & 𝙑.𝙄.𝙋. / 𝙩𝙚𝙭𝙩𝙞𝙣𝙜☣Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin