•2.3°

50.7K 2.4K 346
                                    

●●●

"Ne o tatlı şey, az önce utanma duygun yoktu. Şimdi mi utandın bu afet-i devrandan?"

Eliyle kendini gösterip güldüğünde ona gözlerimi kısıp, ayıplayıcı bakışlar ile baktım.

"Türkçe biliyorsun, tüh be. Sen komple Rus değilsin değil mi?"

Yüzündeki alaylı ifade kaybolmaya başladığında aklıma gelen başlayacak ders ile kolundan tuttuğum gibi peşimde sürükleyerek sınıfa ulaşmaya amaçladım.

Kapının önüne geldiğimizde derin bir nefes alıp, nefesimi düzene sokmaya çabalıyordum. O ise bana sırıtarak bakıyordu.

Daha fazla beklemeden kapıyı çalıp içeri girdiğimizde dersin hocası sınıfa girmişti.

"Hocam, geç kaldığımız için üzgünüm. Müdür Bey, çağırmıştı da. Rusya'dan yeni gelen sınıf arkadaşımız için." Elimle gösterdiğim Rus velete bakarak konuştum.

"Öyle mi? Hoşgeldin o zaman. Ne zaman geldiniz, nereden geldin?"

"Hoşbulduk, yaklaşık 1 aydır Türkiye'deyiz. Moskova'dan geldim. İsmim Çağatay. Artı olarak da sevgilimin bir mesajı var. Bana söylemem için yeminler ettirdi. Onu çok sevdiğimi size söylemem gerekiyormuş."

Sınıftan kahkaha sesleri yükselirken bazıları da sadece bakıyorlardı.

Hoca gülerek, elini Çağatay'ın omzuna koyduğunda ona iyice baktı.

"Ah bu öğrenciler, cesaretiniz hayranlık verici. Umarım seni güzel bir şekilde karşılayıp sonrasında sevgiline ve ülkene uğurlarız."

Hoca'nın önce afet-i devranın üzerinde gezinen gözleri daha sonra beni bulduğunda, elini indirip gülümsedi.

"Hadi geçin bakalım."

Sınıftaki boş yerlere göz gezdirme ihtiyacı duymadan ona ben ve Edis'in arkasındaki boş sırayı gösterdim. Tek boş yer orası değildi ama bize yakın olması en iyi seçenekti.

Sırama oturduğumda Edis soru dolu gözlerle göz kırpıp nasıl manasında başını salladı. Kulağına yaklaşık kısık bir sesle konuştum kimseyi rahatsız etmemek için.

"Biyoloji hocasına soru sormak için gitmiştim, müdür odasına çağırdı. Rusya'dan gelmiş. Ona sen ve benim yardım etmemizi söyledi."

Ona söyleyeceklerim bittiği anda uzaklaştığımda, ikimiz de arkamızda oturan yeni çocuğa baktık. Sınıfın akıllı tahtasında açık olan alana bakıyordu. Boş boş, o ekrana mı bakacaktı yani?

"Test kitabı vermemi ister misin? Yani eğer çözmek istersen? Ya da okuman için bi' roman?"

Bu sefer normal çıkan sesim ile ona sormuştum.

"Teşekkürler, şu an için istemiyorum. Artık tanışalım mı?"

Elini bize uzattığında Edis bana öncelik verip elimi uzatmalı bekledi.

"Duygu."

Benden sonra elini uzatan Edis'in de kendini tanıttmasının ardından etrafı rahatsız etmemek ve hocaya yakalanmamak için önümüze dönmüştük.

Biyoloji testi ile olan 40 dakikalık savaşım zilin çalması ile son bulduğunda hocanın ardından çıkmak için yine elime test kitabımı, kalemimi ve silgimi alıp sınıftan çıkmıştım.

Öğretmenler odasının önündeki masada oturmadığını gördüğüm Serkan hoca için tam öğretmenler odasına girecekken merdivenlerden aşağı indiğini görmüştüm.

Hızlı adımlarla merdivenleri indip, hemen yanında durduğumda Serkan hoca elini bana doğru uzatıp konuştu.

"Ver bakalım, bakalım sorumuza."

Hocaya doğru test kitabını uzattığımda merdiven basamakları bitmiş ve biz Ekin ile Yiğit'in sınıfının olduğu kata gelmiştik.

Serkan hoca soruyu okuduktan sonra danışman bölümünün masasına oturup kalemi istedi. Hızlıca kalemi verip, hem hocanın yaptığı işlemleri izliyordum hem de hocanın anlatışını dinliyordum.

"Sonuç olarak ise şuranın çözümlenmiş hali olan E seçeneği geliyor. Cevap anahtarında bakalım ne diyormuş..."

Serkan hoca kitabın arka bölümlerinden cevap anahtarına bakarken arkamda hissettiğim parfüm kokusu ve omzumdaki ağırlık ile başımı çevirdiğimde dudaklarım ve burnum bir yanağa denk gelmişti.

Oha, cidden yanak.

●●●


𝘿Ö𝙑𝙈𝙀𝙇𝙞 & 𝙑.𝙄.𝙋. / 𝙩𝙚𝙭𝙩𝙞𝙣𝙜☣Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin