twenty-two🌙

1.6K 116 8
                                    

Duygu yoğunluğunu umarım yansıtabilmişimdir.

İyi okumalar ♡
...

Kapı açılıp karşımda kızarmış gözler ve darmadağın saçlarla babam çıktığında boğazımdaki yumru tekrar kendini hatırlattı. Keşke onların istediği bir çocuk olsaydım, diye mırıldandım içimden. Onları üzmeseydik, onların istediği gibi 'normal' olsaydık.

Babam bir süre gözlerini abimin üzerinde gezdirdi ardından gözleri beni buldu ve kapıyı biraz daha aralayıp geçmemiz için kenara çekildi. Can abi ve abim el ele içeri girdiklerinde biz de arkalarından Bilge ile ellerimizi birbirine biraz daha kenetleyerek girdik. Bizim arkamızdan da Deniz girdi. Salona geçip koltuklara oturduğumuzda babam kapıyı kapatıp yanımıza geldi ve her zaman oturduğu televizyona en yakın kahverengi koltuğa oturdu. Annem ortalıkta gözükmüyordu.

"Annem nerede?" diye mırıldandım. Sesim çıkmasını umduğumdan daha kısık çıkmıştı.

"İki gündür kendini çok yıprattı," dediğinde kalbimdeki sancıyla nefes almakta zorlandığımı hissettim. "Senin odanda uyuyor."

"Tamam," dedim ve kafamı salladım. Ne  demem gerektiğini bilmiyordum.

Buraya geldiğimde babamın bağırıp çağırıp bizi kovmasını, annemin de ağlayarak hiçbir şey yapmayacağını düşünmüştüm. Bu kafamda kurduğum senaryolardan sadece biriydi ama bu asla değildi.

Babamın bu kadar güçsüz olduğunu hayal etmemiştim.  Her zaman özenle geriye taranan kahve saçları alnına dökülmüşken hayal etmemiştim. O çok sevdiğim mavi gözleri kırgınlıkla değil öfkeyle parlamalıydı. Bu daha az canımı yakardı. Öfkeye kendimi hazırlamıştım,  kırgınlığa değil.

Babam bir anda yerinden kalkıp abime ilerlediğinde korkuyla kaskatı kesildim.
Her şeyi bekledim. Kavga etmelerini, babamın tokat atmasını ama sarıldılar. Kolları birbirini beceriksizce sararken gözlerimden akan yaşlarla onları izlemeye devam ettim.

"Ben ikinizi de kaybedemem." Babam elini bana uzattığında hızla elini tutup aralarına girdim. "Kaybedemem sizi," dedi çatallaşan sesiyle ve burnunu çekti.

Aralarından çekilip yavaşça odama doğru ilerledim ve kapıyı açıp yatağımda uzanan annemin yanına oturdum. Üzerinde o gün giydiği kıyafetler vardı hala. Makyajı bütün yüzüne dağılmıştı.

"Senin istediğin gibi bir kız olamadım, anne. Belki bir gün koluma takıp senin karşına bu benim erkek arkadaşım diye birini getirmemi hayal ettin hep. Sana bir erkeğe duyduğum aşkı anlatmamı istedin. Ama yapamadım anne. Yapamadık biz. Evet, bir kızı seviyorum ama mutluyum. Çok mutluyum. Hep benim için bunu istediğini düşünmüştüm. Mutlu olmamı." Gülerek burnumu çektim ve gülümsemeye devam ettim. Canım yanıyordu.

"Yalanmış. Sen sana göre doğru olanlarla yaşamamızı istemişsin. Belki de gerçekten doğrudur, senin bildiklerin ama bu yanlış öyle bir yanlış ki. Çok güzel, anne. Keşke bunu böyle anlatmasam. Sen bizi kabul etsen. Terasımızda kahve içerken anlatsak bu sevgiyi. Abim Can abiyi sevdiğini anlatsa. Ben Bilge'yi anlatsam. Utandığında nefesini tuttuğunu, elini her tuttuğumda ellerimize bakıp gülümsediğini, onun kalbinin sesinin ne kadar güzel olduğunu, onun kusur saydıklarını nasıl sevdiğimi anlatsam. Ama sen buna izin vermedin ki."

Elimi annemin yanağına götürdüm ve saçını yanağından uzaklaştırdım. "Sen bana kıyamazdın. Ama vurdun,  anne."

"Senden son kez beni  anlamaya çalışmanı istiyorum. Sevgimi anla. Sevgimizi anla. Sevginin kendi belirlediğin sınırlardan ibaret olmadığını anla, lütfen."

Gözünün içine bakarak söyleyemeyeceğim cümlelerim  sona erdiğinde nefesimi dışarı verdim ve yataktan kalkıp anneme doğru eğildim. Yanağına dudaklarımı bastırdım ve geri çekildim.

"Özür dilerim." Annemin fısıltısını duyduğumda gözlerimi  gözlerine çıkardım.  "Bana sevgiyi anlat, Beliz. Söz, deneyeceğim."

Kafamı hızla salladım. "Tamam, öğretirim. Tamam." Kollarımı boynuna doladım ve kafamı göğsüne koydum.

Gözlerimden akan yaşlarla bluzunu ıslanırken saçıma sayısız öpücük kondurdu.  Bir süre daha öyle kaldıktan sonra yataktan kalktık ve salona geçtik. Abim ve babam yan yana oturmuş öylece yeri izliyorlardı. Babam ara sıra abime bakıp gözlerini kaçırıyordu.

Abim kafasını kaldırıp annemi  gördüğünde gözleri yaşlarla parladı ve hemen ayağa kalktı. Annem kollarını iki yana açtığında abim küçük bir çocuk gibi kollarının arasına girip iç çekerek ağlamaya başladı.

"Sizi anlamaya çalışmadığım için özür dilerim."

Küçük bir açıklama yapmak istiyorum. Beliz'e  gelince hemen kabullendiler, Buray'ı evden kovdular diye düşünmeyin. Evet, Buray'a çok sert tepki gösterdiler ve ona bir adım dahi atmadılar ama Beliz söz konusu olunca adım attılar. Hayır, şöyleki onların lgbt bireylerine bakış açısı değişmedi, hala aynı. Fakat Buray'ı kaybettiklerinde onun yerini dolduracak bir kızları -Beliz- vardı. İkisini birden kaybetmeyi göze alamazlardı. Ana karakterlerin -Bilge ve Beliz'in- değişimlerini gördüğünüz gibi anne ve babasının düşüncelerinin de değişimini göreceksiniz.

Biraz açıklama dolu bir bölüm oldu. Üzgünüm.

Ay Güneşten Daha Güzel [gxg]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin