"Güne açan çiçekler gibiyiz." Deniz koltuktan atladı ve mikrofon olarak kullandığı oklavayı bize uzattı. "Yalan, yalan."
"Öyle saf ki sevgimiz. Yalan." Deniz gözlerinden yanaklarına yol alan yaşları umursamadan şarkının son kısmını kahkaha atarak söyledi. "Ölene dek beraberiz. Yalan lan yalan."Annem ve babam şaşkın bakışlarıyla küçük gösterimizi alkışladılar ve garip bakışlar atarak oturma odasından çıktılar.
"Bütün kızlar aynı. Hepsi pislik ve yalancı." Halıda yuvarlanarak ağlamaya başladığında gözlerimizi devirip biz de halıya uzandık. Eğer ona eşlik etmezsek bize sövmeye başlıyordu.
Bilge ile birbirimize acıyarak bir süre baktıktan sonra biz de halıda yuvarlanmaya başladık. Aslında alışmıştım bu yuvarlanma işine hatta eğlenceliydi. Her ayrılık sonrası yaptığı ve Deniz'in zorlamasıyla yaptığımız bir şeydi."Lan 17 yaşındayım. Daha dünkü bokum ben. Ne olgunluk bekliyorsun sen?"
Bir haftadır sevgili olduğu kız bugün ondan ayrılmak istediğini söylemiş ve bahane olarak da çocuk gibi olduğunu söylemişti. Dün kütüphane çıkışında ağzında lolipop, pepeli tişörtü ile kızın yanına gittiği için böyle bir diyalog geçmişti aralarında ve bugün de böyle saçma salak bir an yaşıyorduk. Sorgulama evresini geçeli çok olmuştu.
"Neyse aman. Yakışıklıyım lan ben. Bulurum ben kendime başka bir kız." Kahkaha atarak halıdan kalktı ve gözyaşlarını silip koltuğa oturdu. Bize yüzünü buruşturarak baktıktan sonra kumandaya uzanıp televizyonu açtı. "Mal mal ne halıda yatıyorsunuz siz? Gelin de film izleyelim."
Aptal.Halıdan kalkıp elimi Bilge'ye uzattım. Elimi tuttuğunda onu kaldırdım ve elini bırakmadan mutfağa sürükledim. Mutfağa girdiğimizde elimi elinden ayırıp buzdolabından pastayı çıkardım. Anneannem bizim için pasta yapmıştı, yolda biraz bozulsada tadının güzel olduğuna emindim. Bir saat önce anneannem arayıp tek başıma yemek için hayaller kurduğum pastayı birlikte yememiz gerektiğini söylemiş babama bizimkileri alıp eve getirmesi konusunda ısrar etmişti. Canım pastamı onlarla paylaşacaktım.
Bilge tezgaha oturduğunda kalçasından onu ittim ve pastayı yanına koydum. "Bardakları çıkarıp gazozları doldursana." Tezgahtan atladı ve gazozu dolaptan çıkarıp tezgaha bıraktı. "Anne ve babana?"
"Onlar uyumaya gitmişlerdir. Bize doldur sadece." Kafasını salladığında hemen önündeki çekmeceye uzanıp içinden bıçağı aldım. Pastayı kesip tabaklara koyarken Bilge bir anda bağırdı ve bacağını tutarak kendini yere bıraktı.
"Bilge, noldu lan?"
"Yine kramp girdi." Geçen sene geçirdigi küçük bir kazadan dolayı sürekli bu olayı yaşıyordu ve alışkındık. Kendiliğinden geçiyordu ama canının acıdığına emindim. Gözleri dolduğunda elimi bacağına koyup uzatmasını sağladım. "Ah, çok acıyor."
"Ne yapmam gerek? Nasıl geçecek?"
"Kendiliğinden geçiyor. Bir şey yapamazsın."
Yüzündeki ifade bir anda değişirken tekrar bağırdı ve dişlerini birbirine bastırdı."Hastaneye gidiyoruz. Bekle annemgile haber vereyim." Dizlerimin üzerine çöktüğüm yerden kalktım. "Hayır, gitme."
Elini elime sardı ve beni tekrar yanına çekti. Sağ bacağım bacaklarının arasına denk geldiğinde neredeyse üzerindeydim. "Lütfen. Hastaneye gitmek istemiyorum."
"Tamam." Kendimi üzerinden çekip yanına oturdum ve elini tuttum. Yüzündeki acı çeken ifade gidiyor gibiydi. "Geçti mi?"
"Geçti."
"Lan! Ben açım, aç. Bağırıp durmayın da yemek getirin bana hatunlar." Aramızdaki garip atmosfer Deniz sayesinde dağılırken gülerek ayağa kalktım ve Bilge'yi de beraberimde kaldırdım.
İyi geceler 🌙
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ay Güneşten Daha Güzel [gxg]
Historia Corta''Ay çok güzel,'' dedim gözlerim hala gözlerindeyken. Neyi kastettiğimi biliyordu. ''Hayır, Güneş daha güzel.'' Neyi kastettiğini biliyordum. Dudaklarına uzanıp küçük bir öpücük kondurdum ve burnumu saçlarının arasına daldırıp kokusunu içime çektim...