Kitap bitince bölümlerdeki ve yazarken dinlediğim şarkıları birleştirip bir bölüm yapmamı ister misiniz?
Bölüm şarkıları;
Kutay Uçar- Beklerim Bilirsin
Kendimden Hallice- Akşamüstü Saatleri
..."Daha iyi misin?" dedim ve dudaklarımı saçlarının arasına bastırıp kollarımı biraz gevşettim. Kafasını salladı ve benden uzaklaşıp gözlerini elinin tersiyle silip omuzlarımdan tutunarak kalktı. O yüzünü yıkarken ben de dizlerimin üzerinden kalkıp yanına gittim ve toz pembe saçlarını geriye attım.
Musluğu kapatıp yüzünü havluya kuruladı ve banyodan çıkıp odama gitti. Peşinden gidip yatağın yanına yere oturdum. Dizlerinin üzerindeki ellerini tutup dudaklarıma götürdüm.
"Anlatacak mısın?"
"Nasıl yapacağımı bilmiyorum." Derin bir nefes aldı ve geriye gidip sırtını yatak başlığına yasladı. Yerden kalkıp karşısına oturdum ve ellerimizi birleştirip gözlerinin içine baktım.
"Dene. Anlatmayı dene."
"Anlatınca ne olacak?"
"Yaralarını saracağım."
Gözlerimin içine baktı. Bir süre sonra dolan gözlerini ellerimize çevirdi ve dudaklarını yaladı.
"Her şey mükemmeldi. Yani onlar evlenmeden önce. Benim babam yoktu ama o benim hayallerimde yarattığım baba olmuştu bana. Buraya kadar zaten biliyorsun." Durdu ve kafasını yukarı kaldırıp gözlerini kırpıştırarak biraz bekledi.
"Sonra evlendiler. Bir hafta sonra kavgalar başladı. Annem psikolog sonuçta. Bir odada saatlerce bir insanla kapalı kalıyor ve bunu o da biliyor ama bunu öne sürerek sürekli bağırıyordu. Ama günün sonunda annem beni sevdiği için kıskanıyor diyerek yine devam ediyordu hayatına." Durdu ve ellerinden birini benden ayırıp boynuna götürdü. Kendini kötü hissediyordu biliyordum ama 'anlatma' demedim.
"Ben bu kavgalarını umursamıyordum. Çünkü aile demek ne bilmiyordum ve kavgalarını normal zannetmiştim. Bir gün yine kavga ediyorlardı. Ben de hemen yanlarında sessizce televizyon izlemeye çalışıyordum. O bir an da yerinden kalkıp annemin üzerine yürüdü ve kolunu sıktı. Günlerce annem mosmor koluyla gezdi ve ben onu gördükçe bunun normal olmadığını anladım. Zaman geçtikçe daha da arttı bunlar. Araya girdiğimde itilip kakılıyordum ve kavga sona erdiğinde birde annemden azar işitiyordum. Araya niye girdiğimi, onu daha çok sinirlendirdiğimi söylüyordu. Anlayamıyordum." Ellerini saçlarına götürüp sertçe geriye attı.
"Sen okumuş, görmüş kadınsın. Üniversite mezunusun, psikologsun ya. Hala bu davranışlarını sevgiye yoruyordu. Bu böyle devam etti. Evliliklerinin birinci senesini bitirdiler. Kol morarmaları devam ederken bir de tokatlar, eşya fırlatmalar başlamıştı. Bir akşam yine onları ayırmaya çalıştım. Çünkü anneme tokat atmıştı ve daha da üzerine gidiyordu." Titrek bir nefes aldı ve gözyaşlarını sildi. Ben ise nefesimi tutmuş gözlerimden akan yaşlarla onu izliyordum. Ben bunları nasıl göremezdim? En yakınıyım diye geçinirken bunların hiçbirini fark edememiştim.
"O, karışmamamı ve çekilmemi söyledi. Kıpırdamadım ve küfür ettim. Siktir git ya da defol git demiştim galiba. Hatırlamıyorum. Daha çok sinirlendi. Daha ne kadar sinirlenebilirse? Havaya kalkan eli bu sefer annemin değil benim yanağımda patladı. Odama kapattım kendimi. Neredeyse 3 gün çıkmadım odamdan. Sadece tuvalete gitmek için odamdan çıktım. Annem yemek getiriyordu ama yemiyordum. Ona kızgındım. Hala onu evden göndermediği için. Kendime kızgındım. Ona baba dediğim için. Bir baba böyle olamazdı. 3 günün sonunda odamdan çıktım ve annemin yanına gidip onu evden göndermesini yoksa teyzeme gideceğimi söyledim. Belki oradan da anneanneme giderdim. Kafamda böyle kurmuştum. Ama tamam dedi. Onu kovdu. Boşanma davası açtı." Kafasını iki yana salladı ve gülümsedi.
"Her şey çok güzel olacaktı. Öyle düşünüyordum. Boşanacaklardı ve annem morluklarını kapatmak için makyaj yapmayacaktı. Ağlamayacaktı. Ben her bağırışlarında korkarak onları izlemeyecektim. Olmadı. 4 kere tehditleri yüzünden boşanmaktan vazgeçti annem. Yine o evimize yerleşti ve devam etti her şey. Anneme bağırdı, evi dağıttı, anneme vurdu, eşyaları fırlattı. Hedefi ben oldum, sonra. Annem evde olmadığında bana çok kötü şeyler söylüyordu. Babamın benden nefret ettiğini, sevmediğini, annemin kendisini daha çok sevdiğini. 14 yaşındaydım. İnanıp ağlıyordum. Anneme olduğu gibi bana da oldu. Sözlü şiddet devam ederken bu sefer fiziksel şiddette başladı. Ama gözükmeyecek yerlerimde izler bırakıyordu. Belimi sıkıp morartıyordu, omuzlarıma parmaklarının izleri çıkıyordu. Bir gün bana eline geçen bir şeyi fırlattı ve kaşım patladı. Siz düştüm sandınız. Sonrasını zaten biliyorsundur. Annem her şeyi öğrendi ve ondan kurtulduk." Sonlara doğru duygusuzca sarf ettiği cümlelerle biraz daha çok ağlamaya başladım ve kollarımı ona sarıp hıçkırarak ağlamaya başladım.
"Özür dilerim, çok özür dilerim. Ben aptalım. Görmedim, fark etmedim. Yanında olamadım." Hıçkırarak ağlamaya devam ederken kollarını sarıp beni kucağına çekti. Bacaklarım iki yana açıp kucağına oturdum ve kafamı omzuna koydum.
"Şşt, bu önemli değil. Sana hiç kızmadım ki ben." Parmakları saçlarımda gezerken bu sefer ben değil o beni teselli etti. Ne ara rolleri değiştirmiştik? "O zamanlar beni güldüren ve acılarımı unutturan sendin. Bilmeden benim yanımdaydın sen."
Kafamı omzundan kaldırıp yüzüne baktım ve yüzüne düşen saçı kulağının arkasına sıkıştırdım. "Seni seviyorum." Önce kızarmış gözlerine dudaklarımı bastırdım, sonra da dudaklarına.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ay Güneşten Daha Güzel [gxg]
Conto''Ay çok güzel,'' dedim gözlerim hala gözlerindeyken. Neyi kastettiğimi biliyordu. ''Hayır, Güneş daha güzel.'' Neyi kastettiğini biliyordum. Dudaklarına uzanıp küçük bir öpücük kondurdum ve burnumu saçlarının arasına daldırıp kokusunu içime çektim...