twenty-five☀️

1.4K 106 2
                                    

Bölüm içime pek sinmedi ama bölümü tekrar yazamayacak kadar dolu geçti günüm :(

Ayrıca şarkı önerilerini unuttuk mu ne? Onları buraya alayım ben.

İyi okumalar.

Hepimiz mutfakta masanın etrafında otururken o yavaşça sandalyeden kalktı ve mutfaktan çıktı

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Hepimiz mutfakta masanın etrafında otururken o yavaşça sandalyeden kalktı ve mutfaktan çıktı. Berna teyze hemen sandalyeden kalkıp yanıma geldi ve elimden tutup beni kaldırdı.

"Bilge'yi al ve git." Bilge'yi de elinden tuttu ve  ayağa kaldırdı. Bilge etrafa boş bakışlarla bakıyordu ve geldiğimizden beri bir cümleyi geç bir kelime konuşmamıştı.

"Berna teyze, sana bir şey yaparsa."

"Bilge'yi al ve git." Yapmaz dememişti. Kafamı salladım ve Bilge'nin elini tutup mutfaktan ardından kapıdan çıktım. Eğilip önce onun ayakkabılarını sonra kendi ayakkabılarımı giydim ve hızla merdivenleri inmeye başladım. Elini tutup çekiştirdiğim için Bilge'de bana ayak uyduruyordu.
Apartmandan çıkıp biraz ilerlediğimizde cebimden telefonumu çıkarıp babamı aradım.

Hâlâ da hızlı adımlarla yürümeye devam ediyorduk çünkü üzerimizde mont yoktu ve hava çok soğuktu. Aynı zamanda peşimizden gelmesinden korkuyordum.

"Alo?"

"Baba, Orkun amca gelmiş. Biz eve yürüyoruz, şimdi. Berna teyze gidin dedi. Onu yalnız bıraktık. Yanına gidin."

"Tamam. Siz gelin, hemen çıkarız."

"Tamam."

Biraz daha yürüdükten sonra kapının önüne geldiğimizde kapıya iterek açtım ve merdivenlerden çıktık. Zile basıp kapıyı annem açtığında  Bilge'nin elini bırakıp eğildim ve ayakkabılarını çıkardım. O sırada anne ve babamda montlarını giyip kapıdan çıkmış ayakkabılarını giyiyorlardı.

"Dikkatli olun." Annemi kafamı sallayarak onayladım ve kendi ayakkabılarımı da çıkardıktan sonra içeri girip kapıyı örttüm.

Bilge'nin elinden tutup odama sürükledim ve yatağa oturtturup dolaptan bir hırka alıp üzerine giydirdim. Titriyordu. Ayrıca burnu ve yanakları kıpkırmızıydı. Yanına oturup onu göğsüme çektim ve elimi omzuna sardım.

"Bilge, lütfen konuş." Benden ayrıldı ve yavaşça yatağa yattı. "Bilge, lütfen."

Gözlerinden yaşlar akarken burnunu çekti ve elime uzanıp tuttu. Ardından da sesli bir şekilde ağlamaya başladı. "Beliz, o yine yapacak."

Kollarımı biraz daha sıkılaştırdım ve onu kucağıma çekip saçlarını okşamaya başladım. " Hayır, hayır. Yapamayacak." Ama bundan ben de emin değildim.

"Ninni söylememi ister misin? Biraz uyu."

"Annem," dedi ve burnunu çekti.

"O iyidir. Anne ve babam oraya gitti. Ona bir şey yapamaz."

"Söyle." Kalçamı kaydırarak yatakta biraz ilerleyip sırtımı başlığa yasladım ve onu da beraberimde çekip göğsüme yatmasını sağladım. Bedeni hıçkırıklarıyla beraber sarsılıyor, göğsümü gözyaşlarıyla ıslatıyordu. Boğazım düğümlenip gözlerim yaşardığında kendime güçlü olmam gerektigini hatırlatıp derin bir nefes aldım.

"Her akşam sana yeni bir masal uydurdum
Her masalda ben de uykuya daldım
Aklıma durduk yere kötü şeyler getirip
İlk kez ölümü ciddiye aldım."

Burnumu saçlarının arasına yaklaştırıp derin bir nefes aldım. Ona bir şey olmasına izin veremezdim. Bu sefer değil.

"Her gece seni sevdiğimi anlattım
Bir gece olsun sormadın anlamını
Ya söyleyişimden anlamıştın
Ya da çoktan uyudun, masal sandın"

Düzenli nefesleriyle beraber ninniyi söylemeyi bıraksam da parmaklarım hala saçlarının arasında geziniyordu. Yorganı olabildiğince üzerine örttüm ve kafamı başlığa yaslayıp gözlerimi kapadım.

Orkun amca Bilge'nin öz babası değildi. Öz babası yani Ekrem amca Bilge daha doğmadan önce bir trafik kazasında vefat etmiş. Orkun amca ile Berna teyze biz on yaşındayken tanışmışlardı. İlk başlarda her şey mükemmeldi.

Bilge onu babası gibi görüyor hatta sürekli onunla yaptığı şeyleri anlatıyordu. Birlikte pikniğe gidiyor, top oynuyorlardı. Bir baba ve kızın birlikte yapacağı her şeyi yapıyorlardı.  İki sene sonra yani biz 12 yaşındayken evlendiler. Gerçek yüzünü o zaman gördük.

Bilge mahvolmuştu. Onunla ilgili kurduğu hayaller yıkılmıştı. Orkun amcanın sinir krizleriyle beraber sadece Berna teyze değil, Bilge de yıpranmıştı. Birçok kez boşanmaya çalışmış fakat hepsinden Orkun amcanın tehditleriyle vazgeçmişti.

Fakat olaylar artık sözlü şiddetin dışında fiziksel şiddete kaydığında ve bunların hedefi Bilge olduğunda Berna teyze boşanma davası açmıştı. Tekrar. Tehditleri gerçekleşmişti ve Bilge'ye benim asla öğrenemediğim şekilde şiddet uygulamıştı.

Bilge bana bunların hiçbirini anlatmamıştı. Hatta Orkun amca hakkında en son beş sene önce konuşmuştuk. Onunla mutlu olduğu zamanlar. Bunların hepsini anne ve babamı gizlice dinleyerek öğrenmiştim. Ayrıca Bilge ile aynı odada hep kalırdık. Bir şekilde üstünü değiştirirken morluklarını  görmüştüm. Şuan tek bir iz hariç hepsi kaybolmuştu. Sırtının sağ tarafında omzuna yakın bir yerde bir parmak boyu kadar büyük bir iz var. Nasıl olduğunu, ne zaman olduğunu bilmiyorum. Öğrenmek istediğimi de sanmıyorum.

Telefonum çaldığında hemen gözlerimi aralayıp cebimden telefonu çıkardım. Aramayı onaylayıp telefonu kulağıma götürdüm. Bilge biraz daha üzerime çıkmış uyuyordu.

"Efendim," diye fısıldadım.

"Bilge nasıl?" Elimi saçlarının arasından çekip bir tutam saçı yanağından çektim.

"Uyuyor. Siz naptınız?"

"Gelince konuşuruz." Konuşmayacaktık.

"Peki."

Telefonu kapatıp yanıma attım ve gözlerimi tekrar kapadım.

Ay Güneşten Daha Güzel [gxg]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin