Günaydınlar efenim
Medyadaki şarkıyı bilmeyeniniz yoktur ama yine dinleyin.
...Ellerindeki ve kollarının altındaki poşetlere bakıp göz devirdim. "Bütün evi götürseydin."
"Çok konuşma bücür." Saçımı karıştırmak için kolunu uzattığında birkaç poşeti düşürmüştü. Yerden alıp kolunun altına sıkıştırdım.
"Sadece bir şeyler almak için uğruyorsun eve. Evde sürekli yalnızım zaten. Seni özledim, abi."
"Üzgünüm, güzelim. Söz haftaya gelip kalacağım. Bizimkiler gelecek bu akşam. Kendine dikkat et. Görüşürüz." Bir şey dememe izin vermeden arkasını döndü ve merdivenlerden inmeye başladı.
Her geldiğinde haftaya gelip kalacağını söylüyordu ama hiç kalmıyordu. En son bir sene önce ben bacağımı kırdığımda fazla ısrarlarımla ve kendimi acındırmam sonucu gelip iki gün kalmıştı. O iki gün boyunca uzun zamandır hissetmediğim kadar huzurluydum. Fakat her şey o günün sonunda eski rutine döndü. Abim her zamanki gibi ayda bir gelip bir şeyler götürüyor, sonraki ay onları getirip ihtiyacı olan başka bir şey götürüyordu.
Annem ve babam bugün de evde yoklardı. Bir doğum günü partisi için restaurantı düzenliyorlardı ve geç geleceklerini söylemişlerdi.
Salona ilerleyip koltuğun üzerinde titreyen telefonumu elime aldım ve aramayı kabul edip kulağıma götürdüm.
"Efendim?"
"Beliz, nasılsın?"
"İyi gibi gibi. Sen?"
"Noldu, kuzum? Geleyim mi yanına?"
"Hayır, gerek yok."
"Evet, gerek var."
"Ben geleyim mi o zaman? Evde durmak istemiyorum."
"Gel, bekliyorum."
Odama gidip dolabımdan taytımı ve abimin burada unuttuğu kazağını giydim. Üzerinde yer yer büyüklü küçüklü çatal iğneler vardı. Abim en son biz de kaldığında -bacağımı kırdığımda- yanında uzanırken bunları ben takmıştım.
Bu evde kendi odası olmadığı için benim odamda duruyordu kıyafetleri o gün de aceleyle evden ayrılmıştı. Ertesi gün kıyafetlerini almaya geldiğinde bunu dolabıma saklamıştım. Abime sarılmayalı uzun zaman olmuştu ve kokusunu unutmuştum. Kazağı sırf o yokken ona sarılıyor gibi hissetmek için almıştım ama artık kokmuyordu. Geçen ay da babam yanlışlıkla yıkamıştı. Çatal iğneler neyse ki hala yerindeydi.
Kazağın kollarını biraz kıvırıp montumu giydim ve telefona taktığım kulaklığı cebime koydum. Ayakkabılarımı giyip apartmandan çıktığımda anahtarları unuttuğumu hatırlasamda umursamadım. Bugün hafta sonuydu ve Bilge de kalabilirdim. Arabada her zaman bir anahtar olduğu için annemgilde eve girebilirdi.
Sokak aralarında fazla dolandığım bir yolculuktan sonra beşinci şarkıya geçtiğimde Bilge kapıyı açmış ayakkabılarımı çıkarmamı bekliyordu. Eve girip montumu çıkardım ve ona uzattım. Müziği durdurup kulaklığı telefona sardım ve oturma odasına geçip koltuğa oturduktan sonra telefonu yanıma fırlattım.
"Berna teyze nerede?" Yastıklardan birini alıp kucağıma koydum ve üzerinden sarkan iplere parmaklarımı doladım.
"Teyzeme gitti. Kuzum, iyi misin?" Bilge elini sırtıma koydu ve yanıma oturdu.
"Değilim." Gözlerim kızardığında eş zamanlı olarak burnum da sızlamaya başladı. "Abimi özledim ben."
Kollarını etrafıma doladığında yanağımı göğsüne koydum ve ellerimi beline sardım. Eli saçlarımın arasında geziniyordu. Kalbinin sesi kulağıma dolarken gözyaşlarımın ıslattığı bluzu koyulaşmıştı. "Anlatmak ister misin?" Fısıltıyla çıkan sesine kafamı salladım. Sırtını koltuğa yasladığında ben de rahat bir şekilde dizine yatıp bacaklarımı uzattım.
"Geldi işte yine. Bir şeyler aldı, sonra gelip kalacağını söyledi ve gitti. Yine." Burnumu çektim ve yanağımı bluzuna sildim. "Böyle olacağını düşünmemiştim hiç. Bilseydim onu evden asla göndermezdim. Abimi tanıyamıyorum, Bilge. O benim her şeyimdi, ben onun her şeyiydim. Şimdi yabancıyız. Düştüğümde ilk koşan o olurdu, yaramı o sarardı, annem saçımı yapmazken o video izleyerek benim saçımı örerdi, babam işiyle çok meşgulken o sırtına alıp gezdirirdi. "
"Biliyorum, Beliz. Eskiden böyle değildi. Değiştiğinin bende farkındayım ama artık 22 yaşında. Belki o yüzdendir."
"Sanmıyorum."
"Evine gidelim."
"Ne?"
..."Emin misin?"
"Evet, daha fazla üzülmeni istemiyorum."
Paspasın altına koyduğunu bildiğim anahtarı aldım ve kapıyı açtım. Aptal. Ayakkabılarımızı sessizce çıkarıp içeri adımlarken kapıyı yavaşça kapattım. Odasından gelen seslerle o tarafa ilerledim ve kapıyı aniden açıp içeri girdim. Bilge de tam arkamdaydı.
Gözlerim olabildiğince çok açılırken kapıyı kapatıp odadan çıktım. Abim en yakın arkadaşı Can abi ile yatakta sarmaş dolaş film izliyordu ve üstleri çıplaktı. Ayrıca film izlerken dudakları asla masum yerlerde değildi.
"Yanlış görmedim dimi?"
"Hayır, Buray abi ve Can abi öpüşüyordu."
"Salona gelin. Konuşmalıyız." Kapıyı yumrukladıktan sonra Bilge'nin elini tutup salona ilerledim. Her yerde poşetler, pizza kutuları ve kola şişeleri vardı. Ayrıca içerisi iğrenç kokuyordu. Camı açtım ve Bilge'nin yanındaki tekli koltuğa oturdum.
"Buray abi ben her çiçekten bal toplarım diye espriler yapmıyor muydu? Sürekli kız sevgili değiştiren de oydu." Gülerek söyledikleriyle omuzlarımı silktim. Takıldığım eşcinsel olması -biseksüel de olabilirdi- değildi. Bana bunu söylememesiydi.
"Ne işiniz var burada?" Abim önde Can abi arkasında gelip koltuklara oturduklarında Bilge ile birbirimize bakıp göz devirdik.
![](https://img.wattpad.com/cover/222228244-288-k175154.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ay Güneşten Daha Güzel [gxg]
Nouvelles''Ay çok güzel,'' dedim gözlerim hala gözlerindeyken. Neyi kastettiğimi biliyordu. ''Hayır, Güneş daha güzel.'' Neyi kastettiğini biliyordum. Dudaklarına uzanıp küçük bir öpücük kondurdum ve burnumu saçlarının arasına daldırıp kokusunu içime çektim...