Benny- Little Game
İyi okumalar ^-^
...
Kolumu arkasından beline doladım ve parmaklarımı kısa kazağı yüzünden açıkta kalan tenine sürttüm. Huylanarak kalçasını oynatıp elimi tuttu.
"Yapma."
"Ama hoşuma gidiyor." Oflayarak kafasını çevirdi ve filmi izlemeye devam etti. Filmi sevmemiştim. Konusu pek sarmamıştı ve bu yüzden kendimi Bilge ile uğraşmaktan alıkoyamıyordum.
Elimi elinin arasından çekip avucumu beline yasladım. Hareket edecek gibi olsa da elimi hareket ettirmediğimi görünce umursamadı. Kafamı yavaşça omzuna yaklaştırdım ve çenemi omzuna yasladım. Nefesimi boynuna verirken parmaklarımı karnına doğru hareket ettirdim. Dudakları yukarı kıvrıldığında ben de gülümsedim ve boynuna dudaklarımı bastırdım.
"Yapma, biri görecek," diye fısıldadı alnıma elini yaslayıp kafamı iterken.
"Yoo." Bu sefer kazağı biraz aşağı çekiştirip çıplak kalan omzunu öptüm.
"Beliz!" Gülerek ondan uzaklaştım ve elimi belinden çekip elini tuttum.
"Pekala." Diğer elimle parmaklarını oynarken ellerimizi yukarı kaldırıp elinin üstünü dudağıma bastırdım.
Göğsünün hızla hareket ettiğini ve gözlerinin bir filme bir bana döndüğünü gördüm. Kahkaha atmamak için kendimi zor tutuyordum. Yüzümü yüzüne doğru yaklaştırdım.
"Hadi, öpeyim." Kafasını iki yana salladı. " Bir tane öpeyim," dedim ve işaret parmağımı kaldırdım. Gülerek dudaklarını dudaklarıma bastırdı ve hemen geri çekti. "Ama," desem de dudaklarımın üzerine elini örttü ve "Sus," dedi.
Kollarımı birbirine dolayıp kafamı diğer tarafa çevirdim. "Tamam ya, öp." Hızla ellerimi boynuna getirip onu kendime çektim. Dudaklarımı dudaklarına bastıracağım sıra ışıklar açıldı. Dalga mı geçiyorsunuz benimle? Dudaklarımı büzdüm ve geri çekilip sertçe kafamı koltuğa yasladım.
"Evren, beni öpmeni istemiyor."
"İstese şaşardım."
...
Dudağının kenarına bulaşan çikolatayı gülerek baş parmağımla sildim ve ardından dudaklarımı oraya bastırdım. Bir mahalle arasındaydık. Bilge regldi ve canının çikolata istediğini söylediği için otobüsten inmiş rastgele bir bakkala girip çikolata almıştık. Şimdi de o bakkalın yanındaki ara sokaktaydık. Ayrıca burası neresi bilmiyordum.
"Bitirdin mi?" dedim ve kendi çikolata kabımı biraz ilerideki çöp kovasına ilerleyip içine attım. Ağzına bütün çikolatayı atıp parmağını yaladı ve elindeki 3 çikolata kabını çöpe atıp elimi tuttu.
Yutkundu ve "Şimdi bitti," dedi. Gülümsedim ve indiğimiz otobüs durağına doğru hızla yürümeye başladım. Bilge de elimi tutup bana ayak uydurdu.
Otobüsü beklemeye başladığımızda sırtımı duvara yasladım ve Bilge'nin sırtını göğsüme yasladım. Regl olduğunda aslında canı çikolata istemezdi sadece fazla yerdi ama her kızın çikolata krizine girdiğini görünce onları kıskanmış ve öyleymiş gibi davranmaya başlamıştı.
Aslında Bilge regl olduğunda çok yemek yerdi. Kahveyi şekersiz zehir gibi içerdi. Çok sevdiği çayı regl olunca ağzına değdirmezdi. Sürekli uyumak ister ve çok üşürdü.
Ellerimi karnının üzerinde birleştirdim ve çenemi omzuna yasladım. Hava kararmaya başlamıştı ve sokakta bizden başka kimse yoktu. Bilge ellerini ellerimin üzerine koyup kafasını geriye yasladı.
"Annem hala açmıyor telefonunu." Burnumu saçına sürttüm ve kokusunu içime çektim. Hindistan cevizi kokuyordu.
"Endişelenme. Gün yok muydu bugün? Dedikoduya dalmıştır." Kafasını iki yana salladı.
" Eve çoktan gitmiştir."
"Telefonu yanlışlıkla sessize almış olabilir." Bunu annem de çok yapıyordu. O yüzden babamı arardım genelde.
"Bir şeyi yoktur, dimi?" Onu kendime çevirdim ve saçlarını okşadım.
"Kötü düşünme. Birazdan otobüs gelir. Yarım saat sürmez, evde oluruz." Dudaklarımı alnına yasladım. "İyi olduğuna eminim."
"Beliz?"
"Hı?"
"Babam," diye mırıldandı sessizce. Dudaklarını yaladı ve devam etti. "Cezaevinden çıkmış olabilir."
Üç sene olmuş muydu? Gözlerimi kapattım ve bunun olmaması için bildiğim tüm duaları okudum. Bilge alnını göğsüme yaslandığında biraz daha sardım bedenini.
...
"Bebeğim," diye mırıldandım inmemiz gereken durağa geldiğimizde. Omzumdan başını kaldırıp etrafına baktı ve benden uzaklaşıp koltukta dikleşti. Otobüs durduğunda elini tutup indim ve peşimde onunla beraber hızla apartmana doğru yürümeye başladım.
Bilge sürekli elimi sıkıyor ve nefesini seslice dışarı veriyordu. "Korkma," dedim ve sırtımdaki Bilge'nin çantasından anahtarı alıp kapıyı açtım.
Merdivenleri çıkıp kapının önünde durduğumuzda önce eğilip ayakkabılarımı çıkardım. Ardından Bilge'nin ayakkabılarının bağcıklarını çözmesini bekledim. Eğer evdeyse, Bilge onu ne kadar geç görürse o kadar iyiydi. Bilge dizini yerden ayırıp ayağa kalktı ve ayakkabılarını çıkarıp bana baktı.
Anahtarla kapıyı açtım ve önce ben ardından Bilge içeri girdi ve kapıyı yavaşça örttüm. Fakat ev o kadar sessizdi ki kapıyı çarpmışım gibi bir gürültü dolmuştu kulağıma. Bilge "Anne," diye bağırdı ve salona doğru yürüdü. Peşinden de ben ilerledim.
"Hoş geldin, kızım. Biz de seni bekliyorduk."
Bilge salona girmeden duyduğu sesle bir adım geriledi. Beraberinde ona doğru yaklaşıp elimi sırtına koydum ve salonun içine baktım. Berna teyze koltukta öylece yeri izleyerek oturuyordu. O ise gülerek Bilge'ye bakıyordu.
"Sarılmayacak mısın, babana?" dedi ve kollarını iki yana açtı. "Seni özledim."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ay Güneşten Daha Güzel [gxg]
Cerita Pendek''Ay çok güzel,'' dedim gözlerim hala gözlerindeyken. Neyi kastettiğimi biliyordu. ''Hayır, Güneş daha güzel.'' Neyi kastettiğini biliyordum. Dudaklarına uzanıp küçük bir öpücük kondurdum ve burnumu saçlarının arasına daldırıp kokusunu içime çektim...