thirty-one☀️

1.2K 102 7
                                    

Bölüm şarkıları; 

Hypnogaja - Here Comes The Rain Again

RED- If I Break

Hastanenin o nefret ettiğim kokusu burnumda

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Hastanenin o nefret ettiğim kokusu burnumda. Oturduğum rahatsız demir koltukların önünden insanlar aceleyle yürüyorlar hatta koşuyorlar. Kiminin kucağında bebek, kiminin yüzünde korku dolu bir ifade var. Tek bir ortak yönleri var hepsinin. Buradan birini kaybetmeden çıkabilmek.

Korkuyorum. Öyle bir şerefsizi kaybetmekten değil de onu kendi ellerimle öldürmekten. Hapse girer miyim? Ailemi bir daha görebilir miyim, Deniz'i, Bilge'yi? O nefret ettiğim okul sıralarında mı yoksa hapiste mi çürüteceğim ömrümü? Saatlerdir bunları düşünüyorum. Belki de saatler geçmemiştir üzerinden. Zaman kavramını o andan itibaren yitirdim. Bilge elimi sımsıkı tutuyor, tırnaklarını elime geçirdiğinin farkında değil muhtemelen. Sorun da değil zaten. Sürekli dudakları oynuyor fakat kelimeler bana ulaşmıyor.

''Beliz?'' Kafamı yavaşça koridorun başına çevirdim. Anne ve babam hızla bana doğru yürüyorlardı. Annemin ağlamaktan omuzları sarsılıyor, babam ise güçlü durmaya çalışıyordu. Yine de gözlerinden akan yaşları görebiliyordum. Onun arkasında da Berna teyze, Gül teyze, Ali amca ve Deniz vardı. Deniz ile gözlerimiz kesiştiğinde daha hızlı yürümeye ardından koşmaya başladı ve beni kollarının arasına aldı. Ben kollarımı ona dolamaya çalışırken anne ve babam gelmişlerdi.

''Güçlü ol. Sakın korkma,'' diye kulağıma fısıldadı Deniz ve ardından benden ayrılıp Bilge'nin yanına oturdu.

''Miniğim?'' Annem dizlerini zemine koyup ellerini dizlerime yasladı ve kafasını kaldırarak yüzüme baktı. ''İyisin, bir şeyin yok.'' Babam, annemin omzuna elini koyarak yanına dizlerinin üzerine çöktü ve elini yanağıma yasladı.

'' Bir şey olmayacak, korkma.'' Dizlerinin üzerinde yükselip alnıma dudaklarını bastırdığında tuttuğum gözyaşlarım yanaklarımdan süzülmeye başladı. ''Kızım,'' diye fısıldadı babam ve yüzüme baktı.

''Baba, çok korkuyorum.'' Kollarımı omuzlarına sardım ve yüzümü boynuna sakladım. Bedenim hıçkırıklarımla beraber sarsılırken kesik kesik nefesler soluyordum. ''Şşt, korkma. Ben yanındayım. Biz yanındayız.'' Elini saçlarım ve sırtım arasında gezdirirken ayaklarım artık beni taşıyamadı ve düşecek gibi oldum. Babam hemen elini sırtıma götürüp beni tuttu ve sandalyeye oturup sırtımı göğsüne yasladı.

Ayaklarımı sandalyenin üzerine çıkardım ve ellerimi babamın karnımda birleştirdiği ellerinin üzerine koydum. ''Hadi, uyu biraz. Bir şey olmayacak.'' Kafamı salladım. Babam diyorsa olmayacaktı. Biliyordum. Annem dizlerinin üzerinde bana yaklaştı ve ellerimi tuttu. Gülümsedi ve uzanıp dudaklarını alnıma bastırdı. Gözlerim refleks olarak kapanırken fısıldamalarını duyuyordum ama onları algılayamayacak kadar kötüydüm.

Pet şişenin kapağını kapatıp Bilge'ye uzattım. ''Beliz Yazgı.'' Sese doğru kafamı çevirdiğimde babam hemen elimi tutmuştu. Herkes oturdukları yerden kalktığında polisler biraz daha yaklaştılar. ''Bizimle karakola kadar gelmeniz gerekiyor.'' Gerisini dinleyememiştim. Babam elimi bırakıp polislerin yanına doğru gitti ve bizden uzaklaşıp ileride bir şeyler konuşmaya başladılar.

Ben onları izlerken annem tekrar ağlamaya başlamış ve yanıma oturup bana sarılmıştı. Artık ağlayamıyordum bile. Ne olacağını bilmiyordum ve tepki de veremiyordum. Elimi annemin sırtına koydum, babam ve polis bize yaklaşırken kokusunu derince içime çektim.

Babam yanıma oturup elimi tuttu. ''Birlikte gideceğiz. Ne olduysa anlatacaksın. İfadeni alacaklar. Hiçbir şey olmayacak. Kötü düşünme. Senin haklı olduğunu biliyorum. Bunu kanıtlamak için her şeyi yapacağım.'' Kafamı salladım ve polis bana yaklaşıp kolumu tutarken Bilge'ye dönüp gülümsedim ve dudaklarımı oynattım. Seni seviyorum. Gülümsedi ve elini kalbine götürüp dudaklarını oynattı. Çok seviyorum.

...

'' Bilge'nin sesini duydum, merdivenlerden çıkarken. Bağırıyordu. Bu yüzden hızla koştum ve aralık kapıdan içeri girdim. Sonra, onunla ağız dalaşına girdik. Ona bağırdığımda Bilge'nin üzerine yürüdü.'' Elimi sardığım bardağı dudaklarıma yaklaştırdım ve bir yudum aldım. Babama baktığımda güven verircesine gülümsedi.

''Ben de salona girmeden önce elime aldığım ayakkabı çekeçeğiyle ona vurdum. Sinirlendi. Telefonumu çıkardım cebimden. Onu elimden aldığı sırada Bilge ile banyoya kaçıp kapıyı kilitleyecektim. Zaman yaratmaya çalışıyordum. Telefonu elimden alıp fırlattı. Bilge ile banyoya koştuk ama ben giremeden montumdan ve çenemden tutarak beni duvara fırlattı. Bilge o sıra sabunlukla kafasına vurdu. O, Bilge'nin üzerine yürüdüğünde ben de bıçağı bacağına salladım.''

''Bıçak neden yanınızdaydı?''

''Bizi takip edip fotoğraflarımızı çektiği için korkuyordum. Karşıma çıkarsa kendimi onunla koruyabileceğimi düşündüm.'' Duraksadım ve parmaklarımı saçlarımın arasından geçirdim.

''Devam edin.''

Kafamı salladım ve dudaklarımı yaladım. ''Sinirlenip bana tokat attı. Bilge araya girince de onu itti. Ben de bıçağı rastgele sapladım. Amacım ona büyük bir zarar vermek değildi. Oradan kurtulmaktı.''

İfademi verip gerekli yerleri imzaladıktan sonra karakoldan çıktım. Babam hala içerideydi. Biraz sonra o da yanıma geldiğinde elini omzuma atıp beni yönlendirdi ve arabaya binip kapımı kapattım.

''Eee?'' dedim suratına bakarken.

''Bir şey olmayacak dediğim gibi. Haneye tecavüz, taciz, şiddet. Bunlar varken senin yaptıkların kendini savunmaya girer. Ayrıca hapishanede üç yıl yattığını ve bunun sebebini de düşünürsek,'' dedi ve gülümsedi. ''Sana bir şey olmayacak. Benim güzel, cesur kızım.'' Eğildi ve dudaklarını alnıma bastırdı.

''Baba,'' dedim otoyola çıktığımızda. Eve gidiyorduk. Babam beni bıraktıktan sonra hastaneye gidecekti. Diğerleri zaten biz karakola giderken hastaneden bizimle beraber çıkmışlardı.

''Efendim?''

'' Her zaman yanımda oldun. Birini dövdüm, okulda kavga ettim, küfür ettim, sigara içtim, evden kaçtım. Böyle saçma salak bir sürü şey yaptım. Hepsinde yanımdaydın. Beni bir kez olsun üzmedin, ağlatmadın. Abimi de aynı şekilde. Bir erkeği sevdi, bir kızı sevdim diye, neden? Neden bunları yaşadık?'' Kafamı yoldan yüzüne çevirdim. ''Seni yargılamak değil amacım. Öğrenmek istiyorum.''

''Bilmiyorum ki. Korktum galiba. Anneni bilmiyorum ama ben çok korktum. Dışlanacaktınız. Farklılaştırılacaktınız. Sizi gördüklerinde iğrenerek bakacaklardı, hakaret edeceklerdi daha da kötüsü döveceklerdi belki. Avukatım ben, kızım. Böyle onlarca dava gördüm. Hepsinde de ne oluyor biliyor musun? On yedi yaşında gencecik oğlan eşcinsel olduğu için dövülüyor, sokak ortasında ölüme terk ediliyor ama herkes döveni haklı buluyor. Çünkü bana baktı, beni süzdü diyor. Demese de haklı. Her zaman eşcinseller, transseksüeller haksız. Sizin bunu yaşamanızdan korktum. Belki vazgeçersiniz diye çok tepki verdim ama siz,'' dedi ve yutkundu. Bana suçlulukla bakıp elini yüzüme uzattı. ''Siz güzel seviyorsunuz. Vazgeçmedin ondan. Abin de vazgeçmedi. Ben de sizden vazgeçmeyeceğim. Her zaman yanınızdayım. O hatayı bir kere yaptım. Bir daha yapmam.'' Arabayı evin önüne park ettiğinde babama sarıldım ve yanağını öpüp geri çekildim.

''Peki, annem? O çok kırdı. Söylediklerini hala çıkaramıyorum aklımdan.''

''Bilmiyorum, kızım. Bilmiyorum.'' Eğilip alnımı öptü ve geri çekildi. Kapıyı açıp indim ve kapatıp apartman kapısına doğru yürüdüm. El sallayıp kapıyı ittim ve apartmana girdim. Önümde uzanan merdivenlere derin bir nefes alarak baktım.

''Lütfen taşınalım, artık.''

...

İyi gecelerr 🤍

Ay Güneşten Daha Güzel [gxg]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin