Medyadaki Kırmızı Krizantem çiçeği
Oy ve yorumlarınızı bekliyorum.
Keyifli okumalarGÜNLÜK °Devam°
Kırmızı KrizantemKaldığım yeri açtığımda beliren kabarıklığı görünce o sayfayı bırakıp kabarık duran sayfaya geldim. Yazılan şeyle yüzüm kıpkırmızı kesilmişti. Şaşkınlıkla sayfamın arasına konulmuş Kırmızı Krizantem çiçeğine ve sayfaya yazılan cümleye dikkat kesildim. Bu Üzeyir'in yazısıydı.
"Sessiz isteğin bir gün gerçekten sıcak sevgiye dönüşür mü?"
{Sessiz istek=Kırmızı Krizantem}
{Sıcak Sevgi=Cennet Kuşu}Titreyen ellerim ve dolan gözlerime hakim olamıyordum. Günlüğümü okumuştu ve bana bu cümleyi yazmıştı. Korkuyor ve utanıyordum. Ne yapacaktım ben şimdi? Ellerimi, heyecandan farklı tepki veren kalbime götürdüm. Çok ama çok hızlı atıyordu. Titrek bir nefes alıp bıraktım. Aklım donup kalmıştı sanki hiçbir şey düşünemiyordum. Ona olan hislerimi öğrenmesi beni utanmaya teşvik ederken, günlüğümün hepsini okumuş olma ihtimali benim korkmama sebep oluyordu.
İlk defa günlük tuttuğuma pişman olmuştum. Tam da günlük sayılmazdı yani günü gününe yazmaktansa müsait olduğum zaman başımdan geçen olayları bir başlık eşliğinde anlatıyordum. Ama buna da pişman olmuştum.
Oturduğum tahta sandalyede bir süre bekledim. Sonra tekrar bekledim, daha da bekledim. Biraz daha beklemeye karar vermiştim ki, kapı tıklatıldı.
"Meyra uyandın mı?" diye seslenen Üzeyir'in sesi, kalbimde sarı kelebeklerin uçuşmasına sebep olmuştu. Korkuyla kapıya ve masanın üzerinde duran günlüğüme baktım. Ellerimi yanaklarıma koyup sıktım. Nasıl davranmam daha doğrusu ne yapmam gerekiyordu? Aklıma gelen ani kararla günlüğü çantamın içine sıkıştırıp tekrar yere koydum. Sandalyeden kalkıp kapıya doğru yöneldim, kapının kulpunu açtım. Açar açmaz beyaz, kolları kısa bir gömlek ve kumaş bol pantolon giymiş Üzeyir'i gördüm.
"Uyandım." diye yanıtladım. Evet o cümleyi hiç görmemiş hatta hiç haberi yokmuş biri gibi rol yaptım.
"Yemek yiyelim." dedi ince sesiyle, ben de cevap vermeyip sadece başımı salladım. O merdivenlerden aşağı inerken ben de onu takip ettim. Ama biraz sonra deli gibi atan kalbim yüzünden bayılıp kalacakmış gibi hissediyordum.
Merdivenlerden inerken gözlerim ensesinde durmuştu. Gözlerim ensesinden yaramaz bir çocuk edasıyla biraz yukarıya kaydı. Tam sarı olmayan, burnumu yanlışlıkla içine soktuğum; sarı ve çam kokulu saçlarına...ufak bir tebessüm belirdi yüzümde. Sonra aklıma gelen haram ve düşman düşünceleriyle tebessümümü sildim.
...
"Yemeği beğenmedin mi?" diye sordu ince sesiyle.
"Hayır beğendim." diye hızlıca yanıtladım.
"Yemekle neden oynuyorsun peki?" diye sordu. Haksızda sayılmazdı lakin ben yemeği beğenmediğimden yemiyordum. Kare olan masada, onun karşısında oturuyordum. Sallanan ayağımı zar zor zapt etsem de, onun karşısında yemek yiyemiyordum. Tam bir lokma alıyordum, onun o kaybolduğum gözlerine denk geliyordum. Gözlerim ona bu kadar yakınken rahat durmakta çok zorlanıyordu. Ne çok zordu kalbin kabul ettiği kişiyi, reddetmek.
Onun bana sorduğu soruyla gözlerimi tabağıma sabitleyip bir lokma aldım. Ağzıma aldığım pirinci çiğneme başlamıştım.
"Tuhaf davranıyorsun." diyen Üzeyir'e tabağıma sabitlediğim gözlerim, şenlik varmış gibi masaya doğru daha çok eğilen ve bana bakan o, gözlere kendini isabetlemişti. Sorun şu anda gözlerim değil boğazıma takılan pirincin yüzünden zor tuttuğum öksürüğümü bırakmıştım. Elimi ağzıma götürüp seri ve sert bir şekilde öksürmeye başladım. Bana uzatılan suyu hemen alıp boğazım rahatlasın diye yudumladım. Biraz rahatlayınca derin derin nefes aldım. Bana, "İyi misin?" diye seslenen adamı arkamda bırakarak koşarak merdivenlere oradan da banyoya yöneldim. Kapıyı kapatıp öksürmekten yüzü kızarmış, gözyaşlarını bırakmış bir adet Meyra gördüm. Ayna ile bakışmayı bırakıp önce ellerimi sonra ise yüzümü yıkadım. Başıma gelen şeyle utanç duygum daha çok katlanmıştı. Zil gibi çalan kalbimi hiç saymıyorum bile, bu kalple ben nasıl her şey normalmiş gibi davranacaktım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kanlı Motif
SpiritualAsker ve şifacının saklanmış hikayesi Karanlığın mahzenine hapsedilmiş ruh, bir çiçek ile güneşe bakabilir. ... Bir günlük içerisine gizlenmiş hayat hikayesiydi onların ki. Farklı dünyaların insanlarıydı onlar. 'Asla' kelimesi onlara verilmiş bir ad...