Serendipçe

1.1K 203 226
                                    

Oy ve yorum yapmadan geçme olur mu?

Oy ve yorum yapmadan geçme olur mu?

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

GÜNLÜK

Savaşın olması veya olmaması için her zaman iki tarafın düşüncelerine değer vermek gerekir derler. Peki bizimle yaşayan Hristiyanlar varken, biz Hristiyanlar için mi savaşıyorduk? Bu savaş Müslüman ve Hristiyanların savaşı mıydı? Yoksa batıl ile hakkın savaşı mı? 

Bu sorulara mantıklı bir cevap vermek için etrafıma yani Korunak Kasabası'nda yaşayan insanlara bakmam yeterliydi. Asker için savaş giysisi diken, Müslüman bir kadınlar varken hemen onların karşısında kumaşları boyutlarına göre kesen iki tane Hristiyan kadın vardı. Diğer tarafta ise zindan da tutulan koyu katolik erkek varken, hemen onun yanı başında nöbet tutan Müslüman erkek vardı. Bu durum sadece bir sürü insan arasında bir kaç örnekten ibaretti. Aynı, dini Hristiyan olan ve Üzeyir'in arkadaşı olan Linda'nın bizim tarafımızda olup askerlerin yaralarını tedavi etmesi gibi...

Bizim yanımızdakilerde Hristiyan idi ve bize silah tutanda. Bir taraf; Müslümanlarla da olur, derken diğer taraf, sadece Hristiyan diyordu. Ve bu durum hep böyle kalacaktı.

...

Elimdeki takvimin yaprağını koparırken zamanın ne kadar hızlı geçtiğini fark ettim. Resmen iki hafta geçmişti. Eskisine göre daha iyiydim. Acının tam merkezine gelmiştim lakin bu durum benim acımı çoktan hafifletmişti. 

"Meyra. İlaçlar hazır mı?" diye seslenen Zemheri'ye döndüm. Onunla haftada sadece bir gün buluşabiliyorduk. O savaşın yani kaosun tam merkezinde hemşirelik yaparken, ben Korunak Kasabası'nda ilaç yapıyor ve eğitim veriyordum. Ve böylece daha hızlı ilaç yapıyor ve ihtiyacı karşılıyorduk. Ama şifalı bitki toplamak çok fazla sıkıntılıydı. Mevsim kış olması şifalı bitki sayısını azaltırken öğrencilerimden sadece üç tanesi bitkileri iyi tanıyabiliyorlardı. 

"Bitirdim." dedim ve hemen şişeleri sepete yerleştirmeye başladım. O sırada çadıra bir tane daha tanıdık sima girmişti. 

"Hoş geldin Zemheri." dedi Linda. 

"Hoş buldum." diye soğuk bir şekilde yanıtladı Zemheri. Onun bu davranışı sadece Linda'ya değildi. Savaş ve etrafındaki ölümler onu çok katılaştırmış, eski neşesini kaybetmişti. Zemheri'yi bu halde göreceğimi tahmin bile edemezdim. Ama işte savaş, beş harften oluşan ama insanın hayatını alt üst eden bir şeydi. 

"Meyra!" diye endişelenen Zemheri'ye. Bir şey yok dercesine elimi salladım. Ve elimi başıma götürdüm. Bu aralar başım feci halde dönüyordu.

"Sabahtan akşama kadar çalışıyorsun. Günde dört saat bile doğru dürüst uyumuyorsun. Miden de zaten şu bir kaç gündür kötü. İnsanlara yardım edeceksin diye kendini bitiriyorsun." diye söylenen Linda'ya sadece kafa sallayıp şişeleri sepete yerleştirmeye devam ettim. Sonra Zemheri'ye sepeti verdim. O da bana bakıp hiç bir duygu barındırmayan gözlerle, "Kendine dikkat et." dedi ve çadırdan çıktı.

Kanlı MotifHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin