Yolculuk-{2}

1.2K 217 292
                                    

Lütfen oy ve yorum yap ki, kalbimiz minnoş olsun. 

Günlük°Devam°

Nereden baksan yarım saat onları dinledikten sonra kapıdan uzaklaştım. Çünkü uyumuşlardı ben de fırsattan istifade Üzeyir'in yanına gitmek için merdivenleri yavaş yavaş indim. Resmen helal olan adamın yanına giderken yakalanacağım diye kalbim yerinden çıkacaktı. Salonu geçtikten sonra onun kapısına tıklatıp sessiz bir şekilde ismini seslendim. Bir ses gelmeyince tekrar seslendim ama yine ses duyamadım. Kapıyı sessizce açtığımda yatağında görmem gereken adam yoktu. İçerisi çok soğuk olmuştu ellerimle hırkamı kavrayıp açık olan cama ilerledim. Sonra aklıma gelen şeyle hızlıca koşup kapıda ki ayakkabılarına baktım. Ayakkabıları yoktu. Gecenin bu saatinde nereye gitmişti?

Boş olan yatağa ilerleyip oturdum. Yorganın omuzlarıma alıp sabırla beklemeye başladım. 

...

Yürüme seslerini duyunca odanın köşesine daldırdığım gözlerimi yüzeye çıkarıp cama baktım. İlk eller pervaza tutundu sonra sarı bir saç kareye girdi. Kaşlarımı çatmamaya çalışarak onun içerisi girmesini bekledim. Ayakkabıları ile bastığı zemine kaydı gözlerim. İçten bir sabır çektim. Arkasını döndüğünde beni fark edince şaşırmış ve afallamış bir şekilde bana bakınca, ona:

"Neredeydin?" diye sordum. 

"Oda buz gibi olmuş." dedi ellerini birbirine sürterek ona gözlerimi belirtip

"Dışarıdan gelen birisi mi bunlar söylüyor? O ayakkabılarını da çıkar!" dedim. Sakin çıkmayan sesimle. O da başını sallayıp ayakkabılarını çıkarıp ayakkabı ile bastığı yere çoraplı ayağını basınca, la havle çekmeden duramadım.

"Amaç, eve dışarının pisliği girmesin." diye ikazda bulunca o da bana donuk bir şekilde baktı. 

"Ne duruyorsun? Çoraplarını çıkar ayaklarını basmadığın yere koy. Ayakkabılarını dışarı koy. Ellerini yıka!" üst üste verdiğim emirler tuhaf kaçsa da bana haber vermeden hareket etmesine sinirlenmiştim. Ne de olsa eşiydim.

Ona karşı bakışlarımın ciddiliğini ölçtükten sonra ağzından bir öf bırakarak odanın kapısından çıktı. 

O gelene kadar aklımda kurduğum sorular gitmiş yerine üzüntü kaplamıştı. Üzgün suratımla otururken odanın kapısını sessiz bir şekilde açıp girdi. Sonra kapattıktan sonra gelip hemen yanıma oturdu. 

"Neredeydin?" 

"Kimlik için dışarı çıkmıştım." diye yanıtlayınca hemen başımı çevirip ona baktım.

"Gecenin yarasında mı?"

"Normal bir kimlik çıkarmadım. Biliyorsun..." dedi bana yandan bakış atarak. Şimdilik kimliğini gizlemek zorundaydı. Ondan dolayı resmi nikah işlemini ertelemiştik. Cevabı mantıklıydı lakin bana haber vermemesi hiç mantıklı durmuyordu. 

Ellerimi göğsümde birleştirip ona:

"Neden bana haber etmedin? Neden gizlice çıkmayı tercih ettin?" 

"Ailen endişelenmesin diye gizlice çıktım. Sana neden haber vermediğim konusuna gelirsek, bilmiyorum." deyince kaşlarım üzgün bir hal alıp gözlerime doğru inmişti.

"Ben bostan korkuluğu muyum?" diye söyledim. O ise elimi tutup baş parmağı ile okşamaya başlayınca sinirlenip çektim. Eli boşta kalınca o da elini çekip diğer elliyle ellerini birleştirdi.

"Akılsızlık ettim, affet." dedi ince sesiyle. Omuzlarımı yukarı kaldırıp indirdikten sonra bir ağırlık çökmüştü omzuma. Başımı çevirince Üzeyir'in o çok sevdiğim saçları ile karşılaşmak gözlerimde parıltılar oluşturmaya bedeldi. 

Kanlı MotifHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin