LİMON AĞACI

1.6K 254 169
                                    

Günlük °Devam°
                                            ORMAN

"Evet uymadım. Ne o beni mi öldüreceksin? Durma durduğun kabahat. Beni durdurmak istiyorsan öldürmen gerekir. Zaten annesinin ve bir o kadar çocuğun katili olan birisinin şimdiye kadar beni öldürmesi tuhaf zaten! Öldür hadi beni...!"

Sahi nereden gelmişti bu cesaret, aklımda eksen etrafında dönen sözler, dudaklarımdan yağmur misali sonunu bilmeden nasıl düşmüştü. Sahi nasıl sinirlerime hakim olamamıştım. Aptal gibi kendimi ateşe testim etmiştim. Sahi bugün bu gezegende son günüm olur muydu?

Susmuştum. Ellerimi, yanaklarımdan inatla akan yaşlarını silip tekrar usulca yerlerine indirdim. O ise ayakta, ellerini masaya koymuş eğmiş olan başı ve gözleriyle masanın bir noktasından ayırmamak için çaba sarf ediyordu ya da içinden öyle yapmak istiyor olabilirdi. Gecenin sessizliği odaya da çökmüştü. Dışarıdan ayak, araba ve insan seslerinden başka bir şey duyulmuyordu. Ben ise ondan gelecek tepkiyi bekliyordum. Elini yasladığı masadan çekip, önüne gelmiş sarı saçlarını geriye iterek eğilmiş olan yerden dikleşti ve gözlerinin konumu değiştirdi. Benden hariç her yerde gözlerini dolaştırıyordu. İnce olan sesinden daha kısık bir sesle:

"Çık dışarı." dedi doğruya doğru böyle bir tepki beklemiyordum. Beni meydan da sallandırır diye, bile düşünmüştüm. Yerimden canlanmamış bir şekilde ciddi mi diye inceliyordum ama incelememden pek sonuç aldığım söylenemezdi. Olduğum yerde sırtımı daha dikleştirerek:

"Beni sırtımdan vurarak öldüreceksen, böyle bir ölümü istemiyorum." dedim dudak büzerek bir ara gözleri yine benimle buluşmuştu, usulca tekrar bakışlarını yere indirdi. Tam bir şey söyleyecek iken söze daha başlamadan kestim "Ne de olsa öldüreceğim dedin. Nasıl öleceğimi bırak da ben karar vereyim. O kadarına bari izin ver." bugün niye böyleydim. Haa tabi ya başımı çarpmıştım!

"Seni öldürmeyeceğim. Şimdi artık çık dışarı." dedi duygularını okumak için ona baksam da, pek dönüş alamıyordum. Bu konuda ciddi miydi? Değil miydi bilemiyorum.

"Sen.. c.iddi misin?" dedim ağzımda gevelediğim sözleri sonunda söyleyebilmiştim. O ise derin nefes alarak beline taktığı tabancaya elini koyup, bana baktı. Beni öldürmek için mi o el oraya gitti yoksa alışkanlık mıydı oraya koymak ya da amacı korkutmak mıydı? Buna da bilmiyordum sahi ben ne çok şey bilmiyordum. İçini okuyan insanlar gibi olmak isterdim.

Gözlerimi tabancasının üzerinde tuttuğu elinden alamıyordum bir türlü. Sanki bana ateş edince ondan kaçabilmek için bir tepki bekliyordum. Eğer o kurşunda kaçabilirsem, her şeyden kaçabilirdim galiba. O ise elini tabancasının üzerinden indirip, tekrar masaya koydu. Gözlerimin içine baktı. Yine takılı kalmıştı gözlerim lacivertler de. Gözlerimin kancası inatla onun gözlerine olta atıp yanlışlıkla takılmak için çaba sarf ediyordu. Birden elini masaya vurdu, o sesle gözlerimi ondan çektim o ise:

"Sana diyorum?" dedi utanmıştım. Gözlerine baktığım anda dudaklarının canlanması, o arada bana bir şey söylemesindenmiş. Ben ise... başımı eğdim bu sefer yeri yarıp içine girmek istiyordum daha kolayı bu odayı hemen terk etmek istiyordum. Sahi sana ne oluyordu böyle Meyra? Ne yapıyorsun sen Meyra! Tıkanmış olan gözyaşı kanallarım açıldığını haber etmeye başlamıştı bana:

"Hadi çık." dedi erkekleri kıskandıracak ince olan sesiyle, hemen adımlarımı kapıya yönlendirdiğim sırada sesiyle durdum.

"Dikkatli ol. Eğer onların dikkatlerini çekersen, seni koruyamam." dedi doğru mu duymuştum. Beni korumaktan bahsetmişti. Beni rehine olarak kullanan daha doğrusu Müslüman olan birisini mi korumaktan bahsediyordu. Hem kimden? Rotamı es geçerek, ona yöneldim. Kaşlarımı çatıp ona baktım. Anlamıyordum neden böyle davrandığını, az önce karşısında ona öfkesini kusan ben değilmişim gibi davranıyordu.

Kanlı MotifHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin