0.3

239 27 39
                                    

"Kimse ben söylemeden ateş etmeyecek, unutmayın içeride ikisi kadın üç rehine var." 

"Ben arka kapıya gidiyorum komiserim."

"Tamam Ulaş. Üç diyince giriyoruz arkadaşlar." Ulaş etrafına bakınarak hızla binanın etrafında dolaşırken bir yandan da belindeki silahını çıkarıp iki eliyle kavradı.

Etrafta kuş ve yaprak seslerinden başka ses yoktu. Birazdan ortalık ya yangın yerine dönecekti ya da sessizce halledeceklerdi. Onlar sessizce halletme taraftarılardı ama mafya bozuntularının ne kadar zorluk çıkaracaklarını bilmiyorlardı. 

"Ulaş arka tarafa gelebilirler hazır mısın?" telsizinden gelen sesle telsizini çıkarıp cevap verdi.

"Hazırım komiserim. Gelsinler bakalım." 

"Üç... İki... Bir" ön taraftan gelen kapı sesiyle pozisyonunu  alıp bütün dikkatini kapıya verdi adam. Bu kapı öyle ya da böyle açılacaktı ki öyle de olmuştu. Kapının açılmasıyla çıkan kişiyi ani bir manevrayla yakalayıp yere yatırdı. Bir yandan ellerini arkadan kelepçelerken bir yandan da etrafı kolaçan etmeye devam ediyordu. Neyse ki sessizce halledilmiş, görevi başarıyla tamamlamışlardı. Suçlular ve ekip polis arabalarıyla karakola giderken rehineler ambulanslarla hastaneye gönderilmişlerdi. 

"Ulaş, Cevdet başkomiser seni çağırıyor." 

"Neden ki?"

"Bilmiyorum." dedi adam ve sırıtarak ayrıldı
Ulaş'ın yanından. Ulaş çatık kaşları ve hızla atan kalbi ile başkomiserin odasının önüne geldiğinde derin bir nefes aldı ve kapıyı tıklattıktan sonra içeri girdi. 

"Beni emretmişsiniz başkomiserim." dedi adama selam verirken. Adamın yüzünden anladığı kadarıyla güzel bir haber verecekti. Yoksa diye geçirdi içinden...

"Yoksa?"

"Sınavı geçmişsin Ulaş komiserim." dedi başkomiser son kelimeyi vurgulayarak. "Hayırlı olsun terfi aldın."

"Ne!" dedi adam şaşkınlıkla. "İnanmıyorum!" Dört yıldır bunun için çalışıp çabalamıştı adam, ve sonunda istediği olmuştu. 

"En genç komiserimizsin, mesleği icra etmeye başladığın andan beri bunun hayalini kurardın." 

"İzninizle çıkabilir miyim? Buraya sığamıyorum." 

"Tabi evlat" Ulaş duyduğu cümle ile hızla odadan çıkıp kendi masasına doğru ilerlemeye başladı. Telefonunun altına sıkıştırılan mektuptan bihaber bir şekilde masasının önünde durduğunda önce suyundan bir yudum aldı ardından da telefonunun altındaki zarf çekti dikkatini.

Etrafına bakındığında uzaklaşan kimseyi görememişti, kim bırakmıştı ki bu zarfı masasına? Telefonunu kenara itip zarfı eline aldıktan sonra hızlı hareketlerle içindeki kağıdı çıkarıp okumaya başladı. 

Sayın Ulaş Tuna Astepe;

Kariyerinizdeki hızlı yükseliş gözlerimizden kaçmadı. Bu mektubu sizi hem tebrik etmek hem de kurulu oyunumuza davet etmek için yazıyoruz. Yanlış anlamayın bu bir teklif değildir, bu oyun için size bir seçim hakkı verilmemiştir. Detaylar yarın ansızın sizi alıp bize getirecek olan arabada verilecektir. Mesleğinizi göz önünde bulundurarak cesaretinizi tebrik eder, özgür geçireceğiniz son günü doyasıya yaşamanızı tavsiye ederiz.

Sevgilerle...

İ.B.T.

*****

Ulaş Tuna Astepe

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Ulaş Tuna Astepe

*****

Bu karakteri sevdiniz mi

İBT (0.2)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin