"Girebilir miyim?"
"Gel"
İrem aldığı komutla gri odanın kapısını açtığında Ulaş'ı kucağında bembeyaz bir kediyle yatağına oturmuş bulmayı beklemiyordu.
Kapıyı kapatmadan içeri girip kediyi inceledi biraz. Kedileri çok severdi. Geçmişte de şimdi de.
"Nereden çıktı o?" dedi kediyi kastederek.
"Aşağıda bulduk" dedi Ulaş ise pozisyonunu bozmadan. Kedinin tüylerini okşuyordu.
"İsmi var mı?"
"Neden geldin?" dedi Ulaş gözlerini kediden ayırıp doğruca İrem'e bakarak. İrem bir an afallasa da hemen toparlanıp cevap verdi.
"Ben biraz düşündüm. Biraz değil baya düşündüm. Mesleğinin senin için ne kadar önemli olduğunu anladım. Bu yüzdendi o öfkenin sebebi, buna inanmak istiyorum."
"Evet" dedi Ulaş kediyi yatağa bırakıp ayaklanırken.
"Bitti mi?"
"Neden böyle davranıyorsun?" dedi İrem. Şaşırmıştı.
"Nasıl davranıyorum?"
"Böyle işte. Öfkeli, soğuk."
"Nasıl davranmamı beklerdiniz hanımefendi? Beni bir hafta kapında süründürdükten sonra karşına geçip gülümsememi mi beklerdin?"
"Ulaş-"
"Çık dışarı"
"Ne oluyor?"
"Ben senin istediğinde kesip istediğinde merhem süreceğin bir oyuncak değilim." dedi Ulaş ve kızın sağ kolunu tutup tişörtünü dirseğine kadar sıyırdı. "Ben senin bileklerin değilim." dedi ve kızın kolunu bırakmadan kapının önüne kadar sürükledi.
İrem afallamış bir şekilde kendini koridordaki duvarın dibinde bulurken kapının sertçe kapanmasıyla neye uğradığını şaşırdı.
Çok acıdı mı?
*****
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İBT (0.2)
Teen FictionKariyerinizdeki hızlı yükseliş gözlerimizden kaçmadı. Bu mektubu sizi hem tebrik etmek hem de kurulu oyunumuza davet etmek için yazıyoruz. Yanlış anlamayın bu bir teklif değildir, bu oyun için size bir seçim hakkı verilmemiştir. Detaylar yarın ansız...