League Of Legends- Phoenix
Helen Masterson
Zoe'ye dinlenmesi için yirmi dakika vermiştim fakat yarım saattir ortalıkta yoktu. En sonunda spor merkezinden çıkıp tüm sokakları gözden geçirerek Çayır'a çıkan merdivenleri tırmandım ve Hector'un yanına revire doğru yürümeye başladım. Revirin önüne geldiğimde kapı kendiliğinden açıldı, böylece Hector Gray önümde belirdi. Hafifçe başımı eğip omuzunun üstünden içeri göz attım,
"Zoe yanında değil mi?"
Kaşları çatıldı,
"Senin yanında olduğunu sanıyordum, antrenmanınız yok muydu?"
"Dinlenmesi için izin verdim..."
Ben daha cümlemi bitirmeden Hector'un omuzları gerildi, gözleriyle çayırı tararken dili endişeyle üst dişlerinde dolaştı.
Sonra soluk bir ses ormanın derinliklerinden bize kadar ulaştı,"Hector!"
Gray'in gözleri benimkilerle çarpıştığında kaygı aralarında kaldı. Sesin doğruluğunu sorgulamak için birkaç saniyeye ihtiyaç duymuştuk. Bu sırada hızlı ve sert adımlarla James yanımıza geldi,
"Zoe nerede?"
Bir süre, üçümüz de çatık kaşlarla birbirimize baktık. Şifacı kısık bir sesle küfrettiğinde sesin geldiği yöne koşmaya başladık. James üç adımın sonunda bize yetişti.
Hector bir flaş gibi yanıp sönerek baykuşa dönüşüp yükseldiğinde hızımı arttırdım. Neredesin Zoe? Ne olduğunu, nerede olduğunu bilmiyorduk. Tüm duyularımı sonuna kadar açarken zihnime sızan tüm düşünceleri kenara itekledim. Belirsizlik hayatım boyunca nefret ettiğim duygulardan biriydi. Belirsizlik karşınıza çıktığında ne ileri adım atabiliyor ne de geri çekilmen gereken an'ı kestirebiliyordun. Bu adam öldürürdü.
Neyse ki onları bulduk...
Ne bok yiyordu bunlar! James ve ben nemli toprağın üzerinde kayarak durduğumuzda Hector tam ortamızda insan formuna büründü. Derin solukları aralık kalmış dudaklarından süzülürken kaşları kafa karışıklığıyla çatılmıştı. Neler olduğuna ilk başta hiçbirimiz tam anlamıyla idrak edememiştik. Gördüklerimiza net bir anlam verdiğimizdeyse hepimizin çehresi öfkeye bulandı. Hector'un gözlerinde beliren nefretse üzerime alınmak istemeyeceğim kadar saftı."Ulan şimdi siktim belanızı!"
Yumruklarını sıkarak öne atıldı, biz de onunla beraber saldırıya geçtiğimizde hedeflerimiz ayağa kalkarak bize karşılık vermeye hazırlandı. Bu sırada Zoe kendini geri geri sürükleyerek arada kalmaktan kurtulmuştu. Hector Adrian'ın, James de Karl'ın üzerine çullandığında ben Grayson'ı karşıma aldım. İlk yumruğundan ve ikinci tekmesinden geriye çekilerek kaçtıktan sonra suratıma savurduğu yumruğu tuttum ve sertçe çevirdim. Bedeni yeri boyladığında bir bacağımı gövdesinin diğer tarafına atarak üzerine oturdum. Ardı arkası kesilmeyen yumruklarımı suratına inerken ellerimin altında ezilen dokular çatırdadı.
Hazırlıksız yakalanmışlardı, yoksa bu kadar kolay hedef olmazlardı. Onlarda bizim kadar sıkı eğitimlerden geçiyorlardı ama aldıkları eğitim döl israfı oldukları gerçeğini değiştirmiyordu. Sonunda James beni çocuğun üzerinden aldığında Grayson'ın suratı kanla kaplanmıştı. Artık burnu kırık ve dudaklarıyla kaşı bir güzel patlaktı. Sonuçta çabuk iyileşecekti piç!
Beni serbest bırakmak için sakinleşmemi bekleyen James'e usulca göz kırptığımda ellerini omzlarımdan çekti. Kafamı Zoe'ye çevirdim. Hector onu pazularından kibarca tutarak kaldırıp sarıldı ve bir eliyle, soğukta kalmış birini ısıtmaya çalışır gibi hızlı hızlı kolunu sıvazlayarak yanımıza getirdi. Zavallı kız zangır zangır titriyordu. Saçları dağılmış, çalı çırpı dolmuş ve yüzündeki deri solup sararmıştı. Neredeyse tüm ilgimi genç kıza çevirmiştim fakat Adrian gülmeye başladığında hepimizin bakışları onlara döndü, üçü de ayağa kalmıştı. Grayson ve Karl sessizce yüzlerinde kurumaya başlayan kanı temizlerken Adrian salağı katıla katıla gülüyordu,
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KORUYUCULAR 1
RandomÇocukluk arkadaşının bir baykuşa dönüşebildiğini öğrensen ne hissederdin? Ya da lisede tanıştığın bir kız gözlerinin önünde tilkiye dönüşse? Peki kurda dönüşebilen bir adama aşık olur muydun? Zoe güzel bir genç kız olmasına rağmen, çok küçükken üz...