11- SÜRÜNÜN GERİ KALANI

545 211 154
                                    

James'in yanından ayrıldıktan sonra kendimi revire Hector ve Maria'nın yanına attım. Kapıyı kapatıp sırtımı arkasına yasladığımda kalbim normal hızına inmişti. Fakat başka bir kaosun içine düştüğümü yeni fark ediyordum...

Austin ve Kate nereden çıkardıklarını bilmediğim bir müzik sistemini birinin telefonuna bağlayıp sesi köklemişlerdi. Kapının önünde dururken, gözlerimi yataklarında yatan Hector ve Maria ya çevirdim. Onlar ise beni henüz fark etmemişlerdi, zavallı Maria 'bunlar neden böyle' der gibi çılgınca dans eden Kate ve Austin'e bakıyordu. Hector ise yastığını başının altından çekmiş ve suratına bastırmış kendini... sanırım boğmaya çalışıyordu.
Tek elimle yüzümü sıvazlayıp dans eden ruh hastası, görgüsüzlere döndüm.
Kate müziğin ritmine uygun zıplarken kabaran saçları savruluyordu. Zaten küt kesimli saçları elektriklenmekten kabarmış ve aslan yelesine dönmüştü.

Austin ise elerini görünmez bir gitar çalıyormuş gibi tutuyor, kafasını aşağı yukarı sallıyordu. Onun da saçları dağılmış alnına dökülmüştü, itiraf etmeliyim dağınık saç ona yakışıyordu. Beni ilk fark eden Maria oldu, göz göze geldiğimizde elimi manyak arkadaşlarımıza doğrulttum ve sesimi duyurabilmek için bağırarak "Bu ne hal?" dedim.
Kızcağız yattığı yerden 'yapçak bir şey yok' der gibi kollarını iki yana açarak omuzlarını kaldırıp indirdi. Bu sırada nefessiz kaldığı için yastığı kafasından çeken Hec onun bu hareketini görerek bana döndü. Suratını buruşturarak işaret parmağını dans eden Kate ve Austin'e doğrulttu, sonra da kapıyı gösterdi. Onları dışarı çıkarmamı istiyordu...

Sırıtarak kafamı salladım ve müzik sistemine doğru ilerledim, beni hâlâ fark etmemişlerdi. Telefonla müzik sistemini bağlayan kabloyu çektiğimde müzik ufak bir cızırtıyla kesildi. Kate anında zıplamayı kesip çatık kaşlarla bana baktığında ben de yaramazlık yapan çocuklarını enselemiş bir anne gibi tek kaşımı kaldırdım. Bu sırada Austin de bana dönmüştü,

"Ne oldu şimdi?"

Kaldırdığım kaşımı indirip ikisini birden çatarken elimde sarkan kabloyu saladım,

"Gece kulübüne çevirmişsiniz bakıyorum! İkiniz hemen dışarı, size hasta emanet edende suç!"

Kate kabaran saçlarını elleriyle yatıştırmaya çalışırken söyleniyordu,

"Çok oyun bozansın Zoe! Biz sadece yattıkları yerde sıkılmasınlar diye uğraşıyorduk..."

Ona dil çıkararak şakalaşırken müzik sisteminin kablosunu kapıya gitmek için yanımdan geçen Austin'in eline tutuşturdum.

"Sakinleştikten sonra gelebilirsiniz."

İkisi de kapının eşiğinden kısık gözlerle bana baktı ve aynı anda "Tamam anne!" dediler.
Onların bu haline üçümüz de gülerken kapıyı çekip çıktılar.

"Sağol fındık burun, biraz daha geç kalsaydın beyinimiz kulaklarımızdan akacaktı."

Gülerek Hector'un yanına oturdum ve saçlarını karıştırdım,

"Desene tam zamanında geldim."

Maria yatağında aşağı doğru kaykılarak uyku pozisyonu alırken başıyla beni onayladı. Hector'un da gözleri çakmak çakmak bakmaya başlamıştı, ayağa kalkıp yanağına anaç bir öpüpük kondurdum.

"Ben de çıkayım da siz dinlenin, bir saat sonra yemek getiririm olur mu?"

Maria yastığına daha çok sokulurken gözlerini açmadan bir elini havaya kaldırdı ve 'iki' işareti yaptı. Kıkırdadım,

"Tamam, iki saat sonra."

Benden onay aldığında elini indirip yastığının altına soktu. Hector'a baktım, ağır ağır kırpıştırdığı gözleri Maria'yı izliyordu. Sessizce dışarı çıkıp kapıyı kapattım.
Kapıya arkamı dönerken beni çekiştiren el yüzünden yana sendeleyip düşüyordum ki son anda öne adım atıp dengemi sağladım. Elin sahibine baktım. Tabi ki Helen'dı...

KORUYUCULAR 1Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin