Nabersiniz millet? Size buram buram aşk kokan yeni bölümle geldim. Fakat yeni bölüme geçmeden, Lütfen yorum yapmayı ve yıldızları parlatmayı unutmayın 🖤🖤
Josh arabayı diğer araçlardan daha uzak bir noktaya bıraktığında ön camdan, balo için hazırlanmış birbirinden şık Koruyucular'ın çayırı geçip ormanın doğu sınırındaki dev kayalığa ilerleyişlerini ve bir süre sonra gözden kayboluşlarını izledim.
Nereye gittikleri hakkında zerre fikrim yoktu.
Josh kapısını açıp aşağı indiğinde onun kapımı açmasını beklemeden ben de kendimi dışarı attım. Arabanın önünde buluştuğumuzda, bana yakın olan kolunu dirseğinden karnına doğru büküp hafifçe yana doğru açtı. Elimi, kolunun iç tarafından geçirip parmaklarımı dirseğinin hemen üst kısmına doladım.Bir an dönüp yüzüme baktığında ben de çenemi kaldırıp bakışlarına karşılık verdim. Gözleri yüzümün her bir santimini incelediğinde dudaklarına belirgin bir tebessüm yayıldı. Fakat o an fark ettim ki, bu zafer kazanmış birinin ifadesiydi. Biraz önce dudaklarıma yayılan gülümseme, eriyen mum gibi yavaş yavaş solduğunda, bir an onunla birlikte yürümek için tereddüt ettim. Fakat sonra adımlarım ona eşlik ederek hızlandı. Çayırın ortasından geçerken, sağımızdan gelen tanıdık bir ıslık kafamın hızla o tarafa dönmesine sebep oldu.
Kuzey Kurtları, tüm ihtişamlarıyla karşımda duruyorlardı. Astrid eliyle bizi yanlarına çağırdığında, yüzüme kocaman bir sırıtış yayılırken ayaklarım güdümlenmiş gibi sağa yöneldi.Tabi yanımda Josh'ı da sürükledim. Genç adam, arkadaşlarımın yanına gitmemizden memnun olmamış olacak ki uzun süre baya bir efor sarf etmem gerekti ama en sonunda pes ederek yanımda yürümeye başladı. Neyse ki kurtlardan hiçbiri bu memnuniyetsizliği fark etmemişti, yoksa Josh'a daha çok diş bileyeceklerinden emindim.
Biz yaklaştıkça, bende asılı duran gözler yavaş yavaş yanımdaki genç adama döndü ve yaşça Josh'a yakın olanların yüzünde sahte, hatta sinsi gülümsemeler belirdi."Naber pisicik?"
Herman'ın alaycı sorusuna tüm kurtlar kıkırdarken Josh gözlerini kısarak homurdandı. Aslında homurdanmaktan daha çok, boğazından gelen sinirli bir sesle dudaklarını kımıldatmadan hırıldamıştı. Daha önce karşılaşmadığım bu garip harekete kaşlarımı kaldırarak bakarken kolunda duran elimin tırnaklarını uyarıcı bir şekilde etine bastırdım.
Neyse ki kedi gillerden olmasına rağmen alttan alabilen bir yapısı vardı.Kıstığı gözlerini normal boyutlarına getirdiğinde yüzümü tekrar arkadaşlarıma çevirdim. Eli Herman'ın kolunda olan Adel halinden memnun görünüyordu. Herman'ın gri takım elbisesi tenine çok yakışırken gözlerinin parlaklığını ortaya çıkarmıştı. Genç adamın saçları sıkı bir at kuyruğu helindeydi. Onların yanında Milo ve Ivy vardı. Anlaşılan Emily, geçen sabahki olaydan sonra Kaleb'la gelmeyi seçmişti. Gülümseyerek Milo'nun beklentiyle etrafı tarayan gözlerini izledim, takım elbisesinin içinde fazlasıyla sevimliydi.
Astrid'in yanında duran Arthur takım elbise yerine beyaz bir gömlek, çok karizmatik bir deri ceket ve siyah kot pantolon tercih etmişti. Genç adam etrafı ve yakınımızdan geçen yabancıları inceliyordu, Astrid'in belinde duran elinin parmakları hafif bir ritim tutturmuştu . Sade bir insanken bunca Koruyucu'nun içinde olmak onu geriyor olmalıydı. Çünkü emin olun, yaban hayvanlarına dönüşebilen insanların varlığından haberdar olmakla, bizzat aralarında olmak çok farklıydı.Astrid ve Athur'un yanında, Helen'la Thomas duruyordu. Helen zaten küt kesimli olam saçlarını yoğun bir şekilde dalgalandırınca, boyları biraz daha kısalmış ama bu boy ve şekil, genç kızın yüzüne çok yakışmıştı. Thomas'ın takım elbisesi çok şıktı, fakat takım elbisesi ne kadar jilet gibiyse, saçları o kadar dağınıktı. Saçının yukarı doğru bakan uçlarından, genç adamın onlara şekil vermek için uğraştığı belliydi ama savaşı saçları kazanmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KORUYUCULAR 1
RastgeleÇocukluk arkadaşının bir baykuşa dönüşebildiğini öğrensen ne hissederdin? Ya da lisede tanıştığın bir kız gözlerinin önünde tilkiye dönüşse? Peki kurda dönüşebilen bir adama aşık olur muydun? Zoe güzel bir genç kız olmasına rağmen, çok küçükken üz...