Bir gölün kıyısına geldiğimde yere yığılırcasına oturdum. Karnımda ki yaradan kan sızmaya başlamıştı, çaktırmadan elimle sildim ve içime oturan acısını görmezden gelmeye çalıştım.
Helen, Hector ve Becky yavaşça yanıma oturduğunda gözlerimi gölün güneş ışıklarıyla parlayan suyundan ayırmadım."Tedirgin mi oluyorsun?"
Helen'ın yumuşak sesi beni kendime getirdi, ben de sesimi yumuşatmaya çalışarak gözlerimi ona çevirdim.
"Nasıl yani?"
"Sokakta... karşılaştığımızda James'i ilk gördüğünde de aynı tepkiyi vermiştin. James ne zaman seninle temasa geçse resmen kirpi gibi dikenlerini kabartıyorsun."
Bir süre sessiz kaldım. Ait olduğum fantastik dünyayla tanıştığımdan beri ben eskisi gibi değildim. İçimde bir şeyler ters dönüyor, biçim ve kıvam değistiriyordu fakat bu dönüşümün iyi mi kötü mü olacağını kestiremiyordum. Tek bildiğim değişen bünyemin sert bir kozası olduğuydu. Yaptıklarımaysa açıklamam yoktu, zihnimde bir yabancının yansıması hissediliyordu.
"Ben..."
Bir süre kendimi nasıl ifade edeceğimi düşündüm.
"Ben hayatım boyunca kısıtlanmaktan, emirler verilmesinden, bir şeylerin emri-vaki yapılmasından ve bunları yapanlardan nefret ettim. Sizinse kurallarınız, liderleriniz var. Bu düzene alışıksınız, hiç... yadırgamıyorsunuz. Birinin emirlerini yerine getirmek sizi nasıl rahatsız etmiyor anlamıyorum. Bense hâlâ ayak uydurmaya çalışıyorum."
İçimde yaşananların tam açıklaması bu değildi ama bu kadarını anlamaları yeterliydi. Malum, ben bile hâlâ tam olarak anlayabilmiş değildim. Fakat Helen'ın konuyu kapatmaya niyeti yok gibiydi,
"Onları belediye başkanı gibi düşünebilirsin. Ama bence bu hislerin emir verilmesiyle değil de onların lider olmasıyla ilgili."
Kaşlarımı çatarak ona döndüm.
"Ne demek istiyorsun?"
Kahvenin en parlak tonunu sahiplenen gözlerini benimkilere dikti,
"Sam ve James gibi güçlü liderler farklı ve daha keskin bir aura yayarlar. Diğer koruyucular bunu çok net hisseder, bu bizlerin emirlerine karşı gelmemizi zorlaştırır. Genlerimiz buna müsade etmez fakat dediğin gibi bunu çoğumuz dert etmeyiz. Bizim için doğru ve doğal olan budur. Onlara karşı çok büyük bir saygı ve sevgi besleriz. "
Kaşlarım daha da çatıldı,
"Bunları neye dayanarak söylüyorsun Helen?"
Helen bir süre gölü seyretti, bu sırada Becky dudaklarını araladı,
"Bizler, Sam'a öyle cevap veremeyiz Zoe. Bırak cevap vermeyi gözlerine bile o kadar uzun süre bakamayız. Gerçi bu yaşımızın küçük olmasıyla da alakalı olabilir, yetişkin Koruyucular'ın Sam'le oturup barbekü yaptığını da gördüm çünkü."
Aramızda küçük, cansız bir gülüşme yaşandı ama çabucak soldu. Becky anlatmaya devam etti.
"Senin auran ise Sam'in kiyle çarpısacak kadar güçlü. Bırak tek lideri, biri baban olmak üzere üç baskın karakterle uğraşacak kadar hem de."
Kafam o kadar lapa gibi olmuştu ki beynim akmasın diye kulaklarımı ellerimle kapatıp "Bunları neden bana anlatıyorsunuz?" diye bağırmak istedim. Arkadaşlarıma saygısızlık etmenin bir lüzumu yoktu. Hector kolunu omuzuma attı,
"Sen farklısın fındık burun, bunu senin dışında hepimiz farkındayız fakat ileriyi göremiyoruz. Daha çok genciz, böyle bir şey ilk defa başımıza geliyor ve bu özellikle James'i geriyor."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KORUYUCULAR 1
RandomÇocukluk arkadaşının bir baykuşa dönüşebildiğini öğrensen ne hissederdin? Ya da lisede tanıştığın bir kız gözlerinin önünde tilkiye dönüşse? Peki kurda dönüşebilen bir adama aşık olur muydun? Zoe güzel bir genç kız olmasına rağmen, çok küçükken üz...