Sam Tinnesz- Ready Set Let's Go
Salı sabahı uyandığımda berbat haldeydim. Tenim solgunlaşmış, gözlerimin altı morarmış ve saçlarım yoluk yoluk olmuştu. Derse girmemize yarım saat vardı, bu da hazırlanmak için sadece on beş dakikamın olduğunu gösteriyordu. Önce saçımı tarayıp sıkıca ördüm, sonra göz altlarımı kapatıcıyla kapattım ama allık sürmekle uğraşmadım.
Bu durumdayken kimseye kendimi beğendirmeye uğraşamayacaktım.
Hazır olduğumda annemin hazırladığı omletten bir iki lokma ağzıma atsamda daha fazlasını midem kaldırmadı. Annem bir terslik olduğunu farketmişti, bunu uzun uzun yüzümde takılı kalan bakışlarından anlayabiliyordum. Yine de hiçbir şey sormadan beni okula bıraktı, arabadan inerken yanağına bir öpücük kondurdum,"Akşam biraz geç kalacağım."
Ve bir şey söylemesine izin vermeden kapıyı kapattım.
Hector'un hemen arkasından sınıfa girdiğimde derse çoktan girmiş olan kimya öğretmenimiz Bayan Palmer yanları kırışık ve leke doli küçük gözleriyle bize kötü kötü baktı. Hem derse erken giriyorsun hem de pis pis bakıyorsun be kadın!
Özür dileyerek yerlerimize oturduğumuzda Bayan Palmer söze başladı."Evet çocuklar, eminim hepiniz bu gün derse neden erkenden girdiğimi merak ediyorsunuzdur. Dersimizi erken başlattım çünkü..."
"Bizi gıcık etmeyi çok seviyorsunuz?"
Arka sırada oturan Emily yine ağzını tutamamıştı, sınıftan gülüşmeler yükseldi. O ise sıranın yanındam öne doğru uzattığı bacaklarını birbirinin üzerine atmış, botlarının parmak uçlarını birbirine vurarak tok bir ritim turuyordu. Bu kız gerçekten hocalar için tam bir baş belasıydı... sevimli bir baş belası.
Bayan Palmer , Emily'e ters bir bakış attıktan sonra boğazını temizleyip devam etti
"Hayır, dersimizi erken başlattım çünkü..."
"Yoksa ders saatleri erkene mi alınıyor?"
Emily'nin gerçek bir endişeyle sorduğu soru tüm sınıfı kahkahaya boğdu, Bayan Palmer ise dişlerini sıkıyordu.
"Emily Cooper, sözümü kesmeye devam ederseniz gerçekten sizi dersten atacağım!"
Bu tehdidin ardından başka bir öğrenci olsa yerine siner bir daha sesini çıkarmazdı ama bu Emily'di. Kalemini ve kendince isim verdiği stres defterini eline alarak ayağa kalktı ve güçlü adımlarla kapıya kadar gitti. Kapıyı açtığında kafasını omuzunun üzerinden Bayan Palmer'a çevirdi
" Ne dandik deneyiniz ne de vereceğiniz ceza umrumda değil Bayan Palmer."
İki Ders Sonra
Bayan Palmer çıktıktan bir kaç dakika sonra Emily yanımıza ilişti "Çok kızdı mı?" dudağımı ısırarak kafamı aşağı yukarı salladım "En son o pembe saçlarını kazıyacağından bahsediyordu."
Yüzünü buruşturdu "Bu kadın gerçekten renk körü... saçlarım mor!"
Ben kıkırdarken Hector'la yumruklarını tokuşturdular, sonra Emily bana doğru eğildi, ben de reflek olarak ona doğru eğildim."Bence sen çok gülme çömez , benim söylediğimi söyleme ama Lukas senin için güzel bir antrenman programı hazırladı."
Emily doğrulurken bana göz kırptığında yutkundum, Hector alt dudağını dişleyerek gülmesini saklamaya çalıştı. Bense acıklı acıklı inleyerek yüzümü ellerimin arasına gömdüm.
. . .
Okul çıkışı Hector beni çantamın saplarından, göğsümün önünde tek eliyle tutarak zorla motora bindirdi. Ormana doğru yola çıktık, zaten okul beni yeterince yoruyordu şimdi de üzerine eğitim çıkmıştı. Merkez'e gitmek için girmemiz gereken patikaya kadar orman kenarındaki yoldan hızla ilerledik. Patikanın önünde durduğumuzda ormanın içindeki siluet tanıdık geldi.
Lukas, sırtında bir çantayla yolun ortasında dikiliyordu, Hector inmemi söylediğinde kaşlarım çatık şekilde bir ona bir Lukas'a baktım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KORUYUCULAR 1
De TodoÇocukluk arkadaşının bir baykuşa dönüşebildiğini öğrensen ne hissederdin? Ya da lisede tanıştığın bir kız gözlerinin önünde tilkiye dönüşse? Peki kurda dönüşebilen bir adama aşık olur muydun? Zoe güzel bir genç kız olmasına rağmen, çok küçükken üz...