Pazartesi günü okula giderken uzun zaman sonra bu kadar enerjiktim. Hector'la beraber şakalaşıp gülüşerek okul bahcesine girdik. Bahçeye girdiğimizde ilk gördüklerim Helen ve Thomas oldu.
İkisine de el salladım, onlar da bize selam vermek için ellerini kaldırdılar fakat kaşları çatılırken elleri bir süre havada asılı kaldı. Bir şey söylemelerini bekleyerek yüzlerine baktım fakat ikisi de ağzını açmadı. Sonra normale döndüler, onlara gülerek okul binasına girdik.Sınıfa giden koridora dönmeden önce Hec benden ayrılıp kantine giden merdivenlerden aşağı inerek gözden kayboldu. O merdivenlerden inerken okulun popüler kızları (güzel olduklarını sanan ama aslında saçlarını savura savura yürüyen, kazısan bir parmak kalınlığında makyaj malzemesi çıkacak, önünden geçeni eleştiren bir avuç beyinsiz) Hector'un arkasından büyük bir iştahla bakmaya başladılar. Kafaları resmen omuzlarının üstünden geriye dönmüştü. Salyaları akmadığı kaldı bir tek.
İçlerinden biri köpek balığı gibi esmer arkadaşımın peşine takıldığında geride kalanlar kendi aralarında fısıldaşıp kıkırdamaya başladı. Bıkkın bir nefes verip koşar adım merdivenlerin başına vardım, yanlarından geçerken "Geri zekalılar." diye mırıldanmayı da ihmal etmemiştim. Ben merdivenlerden inerken arkamdan fısıldaşmaya başlamışlardı bile.
Beni ucube olarak anmaya devam edebilirlerdi, sorun değil.
Merdivenleri ikişer üçer inip zemin kata ayak bastığımda gözlerim bu kalabalığın içinde kaybolan kızı aramaya koyuldu.
Önüme gelen liselilerin arasından sıyrılarak görüş açımı genişletmeye çalışsam da nafileydi. Birkaç dakika sonra kulağıma ilişen kız sesiyle o yöne hareketlendim."Sen kim benim sevgilimin yanağından makas almak kim!"
Çember oluşturmaya başlayan kalabalığı yarmaya devam ederek sesin sahibini buldum ve gördüğüm manzara karşısında gözlerim kısılana kadar gülümsedim.
Maria, bir elinin parmaklarını Hector'un parmaklarına dolamış diğer eliylede kızın saçlarına yapışmıştı. Hector ise büyülenmiş gibi kirpiklerini ağır ağır kırpıştırarak Maria'yı seyrediyordu, diğer kız umrunda değildi.Saçlarını kaybedeceğini anlayan kız sahte bir korkuyla çığlık attığında küçük sınıflardan bir çocuk yukarı kata fırladı.
Tabi, git şikayet et çömez!
Koruyucular gibi konuştuğumu fark ettiğimde gözlerimi devirdim. Birkaç dakika sonra tam tahmin ettiğim gibi kantin merdivenlerinden gelen ayak seslerini duyduğumda bakışlarım oraya döndü. Burunlarından soluyarak aşağı inen öğretmenleri gördüğümde telaşla arkadaşlarıma koştum ve kızın saçlarını Maria'nın elinden kurtardım."Yürüyün... HEMEN!"
İkisi de peşimden gelmeye başladıklarında, rahat bir nefes alabilmiştim. Kantin kapısını açıp dışarı çıktığımızda hızlı adımlarla binanın köşesini dönüp peşimizden gelebilecek herhangi bir öğretmenin görüş açısından çıktık.
Etrafa bakınıp geniş bahçenin en kuytu köşesini gözüme kestirdim ve oraya yöneldim, itiraz etmeden peşime takıldılar. Neyse ki kimse bizimle ilgilenmiyordu, başka biriyle dalaşmadan köşemize vardık.
"Kaltak... gelmiş bir de yılışıyor! Hocalar gelmeseydi ben ona gösterirdim kuyruk sallamayı!"
Maria kıza sövmeye devam ediyordu.
"Neyse ki ceza almadan kurtulduk. Yoksa hazır ceza almışken bir güzel silkelerdim onu!"
Gülmeye başladım. Yüzüme baktığında kaşlarımı kaldırarak çenemle işaret ettim.
"Tam kurtulamamışız gibi..."
Kaşları çatıldıktan sonra bir Hector'a bir de hâlâ yapışık duran ellerine baktı. Suratını buruşturarak elini çekmeye çalıştığında esmer arkadaşım elini daha sıkı tuttu. Maria duraksadı, bir süre Hector'un yüzünü inceledi ve bıkkın bir nefes vererek bana döndü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KORUYUCULAR 1
RandomÇocukluk arkadaşının bir baykuşa dönüşebildiğini öğrensen ne hissederdin? Ya da lisede tanıştığın bir kız gözlerinin önünde tilkiye dönüşse? Peki kurda dönüşebilen bir adama aşık olur muydun? Zoe güzel bir genç kız olmasına rağmen, çok küçükken üz...