6. BÖLÜM 「DY」

1.2K 244 96
                                    

Keyifli okumalar diliyorum! Umarım beğenirsiniz! Yorum yaparsanız benide sevindirirsiniz. 😁🦩🦩🦩🦩🦩💗
(Deprem haberini alınca çok üzüldüm! Sağılıkla, ölümle, kayıpla sınanmamanız/mamız dileğiyle! )

"Yârin has kokusuyla uyumak vardı şimdi! Keşke sadece hayal olmasaydı bu düşünceler..."

🩸Hünkar'ı öyle görenler hemen harakete geçmiş ve hastahaneye yetiştirmişlerdi. Orada dil altı hapı verilip oksijene bağlanmıştı. Doktoru Sabahattin (Şermin'in eşi ve Yamanlar'ın damadı) çok çabuk bir şekilde EKG yapılmasını istemişti.

Tabi bu arada bomba patlaması nedeniyle Ali Rahmet ve Yılmaz da hastahanedeydiler.
Ali Rahmet Yılmaz'ı İstanbul dönüşü karşılamaya giderken olmuştu her şey. Belkide geç kalmasaydı şuan parçalara ayrılmış olabilirdiler. Onda pek bir şey yoktu, sadece patlamadan ve olayın şokundan sersemlemişti. Serum da alınca iyice kendine geldi ama Yılmaz'da ikinci derece yanıklar vardı.

Müjgan Yılmaz'dan iki gün sonra döneceğı için şans eseri orada bulunmamıştı. Haber onada gittiği için ilk uçakla Adana'ya gelmeye planlıyordu.

Ali Rahmet biraz temiz hava almak için kendisini dışarıya attığında gözlerinin şahit olduğu manzaraya kelimeleri kifayetsiz kaldı. Hünkar'ı baygın bir halde sedyede görünce sanki yüreği sessizce can verdi.
Tek kelime, hiçbir açıklama yapmadan, kim ne deyecek diye düşünmeden, kocasını öldürdüğü kadının durumunu öğrenmek için hemen arkalarından koşarak girdi içeriye.

Onu getirenlerden Berika'yı tanıdığı için hemen ona sormuştu ve Hünkar'ın birden bayıldığını söylemişti ama nerden bilebilirdi ki kendisi için endişelendiği için olduğunu tüm bunların. Ali Rahmet işitme organının kötüleştiğini hissediyordu ve aklından türlü türlü sağlık sorunları geçiyordu. En son hiçbir rahatsızlığı yoktu ki..en son dediği de 10 yıl önce.

"Allah'ım lütfen o iyi olsun, lütfen! Yokluğuyla sınama beni!" diye kendi içinden dilekler savurmaya devam ederken, kalabalığın arasından Demir bağırarak herkesi itip bir hışımla Sebahattin'in odasına daldı. Ardından da Züleyha girdi içeriye. Kapıyı çarpımştı girerken Demir, lakin o hırsla kapı kapanacağına gerisi geriye açılmıştı:

"Lütfen annemin iyi olduğunu söyle bana!? Nerde o?" diye telaşla sordu.

"Demir, önce bir sakinleş! Ama üzülerek söylemeliyim ki sonuçlar hiç iyi değil." dedi ve eliyle kapıya dokundu kapatma umuduyla. O an dışarıdan elini kapıya koymuştu Ali rahmet ısrarla duymaktan korktuklarını duymak için.
"Aritmojenik sağ ventrikül displazi. Çok ciddi bir durum bu."

Demir tanıyı duyunca sağ eliyle yüzünü sıvazlayıp gözünden akan yaşları yok etmeye çalışıyordu. O sırada Züleyha elini onun omzuna attı. Demir durumun ciddiyetini farkedemediği için kahroluyordu. Sabahattin devam etti:

" İlaçlarını düzenli almıyor mu? Nasıl oldu bu? Size ciddiye almanız gerekiyor demedim mi bir önceki gelişinizde?"

Bunları duyan Ali Rahmet 'bir önceki' sözüne takılmıştı.Kesinlikle o zaman kavramının açıklamasını bulacaktı. Demir ve Züleyha suçluluk duygusuyla ne diyeceklerini bilememişlerdi. Her sorduklarında düzenli içtiğini söylüyordu. Çoçuk değildi ki başında dursunlar...zaten izin bile vermezdi böyle bir şeye. Kim ona baskı kurabilirdi ki!?

"Bakın, tekrar söylüyorum. Bir daha aynı ritim düzensizliği va bayılma yaşanırsa korkarım ki o sedyeden sağ kalkamayacak. İlaçlarını değiştiriyorum. Bugün yoğun bakımda kalacak. Sonra odaya alacağız. İki gün gözetim altında kalacak."

DİĞER YARIM 「DY」Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin