"Sarıl, sımsıkı sarıl bana Hünkar! Öyle bir sarıl ki kokun sinsin üstüme. Sinsin de gelmeyeceğini bildiğim halde umut olsun bana sen kokan ben."
💫
"Ben... sen diye diye kendimi kaybetmişim Ali Rahmet! Ben seni gecenin en karanlık saatinde gözlerim...
Hellooou! Arayı açtım biraz, daha da açacağımı üzülerek söylüyorum. Sınavlar...
Yeni bölüm tarihi- 24,07 . ⚡️ Spoi* Ali Rahmet'in ağzından okuyacağız.
Buraya hünfek için birer şarkı bırakır mısınız? Aralarından seçip kullanmak istiyorum bir- iki bölüm sonra.🤍
Keyifli okumalar! Ben kaçtım.🌑
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
🌑
Bir tespihin boncuklarının yerlerde dağıldığı gibi savruluyordu kalpler. Mutsuz geçen zaman tat vermiyordu hiç.
Oğlunu gerektiği gibi uyardığında, gelme demesine rağmen Ali Rahmet'i bulmak, yanında olmak istedi Hünkar. Şirket binasının basamaklarından aşağı topuk sesleri eşliğinde adımladığında, Ali Rahmet'in arabasının yolun karşı tarafında park edildiğini gördü.
Zaman kaybetmeden arabaya ulaştığında içinde olmadığını gördü. Sabırsızca nefes alışverişi yaptı rüzgarla. Az ileride, ağaçların dikili olduğu bir bölge vardı, parka dönüştürmüşlerdi.
İçindeki endişe ile oraya doğru adımladığında, patika yoldan yürümeye başladı topuklularının izin verdiği bir hızla. Çok sürmeden gördü kocasını.
Bir banka oturmuş, dizinin birini büküp kolunu ona yaslamıştı ve pür dikkat karşısında simit atıştıran çocuğun söylediklerini dinliyordu. Ondaki bu merhamet ve çocuk sevgisi iç çekmesine sebep oldu. Kendi derdini hiçe sayıp yabancı birinin elinden tutmakta buluyordu çareyi.
"Ali Rahmet? Aa, Emrah'tın değil mi sen? Ne konuşuyorsunuz bakalım bu kadar ciddi? " diye sordu tüm şaşkınlığı ile. Bu çocuk nasıl oluyordu da en olmayacak zamanda beliriveriyordu?! Hayli de üzgün görünüyordu.
"Bir dur Yaman hanım, ya! Derdime derman arıyorum şurada." dedi simitinden bir ısırık alırken Emrah. 'Yaman hanım' ı Ali Rahmet'in aksanıyla söylemeye gayret etti.
Bu Ali Rahmet'i güldürürken, Hünkar'a yanına oturmasını söyledi ve durumu açıkladı.
"Ya, demek aşık oldun! Adı ne?" diye meraklı teyzeler gibi sordu Hünkar.
"Adı Leyla." dedi iç çekerek Emrah. "Ali Rahmet abi, bir görsen Leyla'yı. Böyle bal gibi tatlı gözleri var, saçları upuzun ve sapsarı, sonra kopça gibi burnu. Melek gibi, görmen lazım. Çok güzel..."
Ali Rahmet yandan Hünkar'a bakınca, Emrah kendini anlatmaya devam etti,
"Acıların çocuğuyum, Yaman hanım. Onu görünce kekelemekten doğru dürüst selam bile veremiyorum. Onu her gördüğümde kalbimin sesini kulaklarımda duyuyorum. Gece gündüz hep onu düşünüyorum."