Günlük'
~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~
1961; Adana/TürkiyeŞimdilerde eski püskü bir defterin satırlarıyım sadece. Geriye dönüp okumak yerine iç çekiyorum mürekkebimin kirlettiği sayfalara. Kelimeler bile terk ettiler beni. Ne okudukça içi açılır insanın, ne de huzur verir defterimin yapraklarının kokusu. Birçok anı, gözyaşı ve derin iç çekişleri bırakıyorum kendimden.
Benim anlamadığım sen nasıl mutlusun bensiz? Neden arıyorum durmadan. Ve masum cevaplar buluyorum sadece. Baba olacaksın diye mi gözlerinin parıldaması, yoksa Rana'dan sebep mi içten gülüşlerin...
~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~Yıllar önce... devam*
Gözünden süzülen mutluluk yaşları suya karıştı. Çiçekler böcekler şahitleriydiler bu özel anın, hatta belkide avlanan balıklar. En çok onlar biliyordu bu iki toy kalbin ayrılıktan korkusunu. Hiç ayrılmama ihtimali mümkün gözükmese de, hissiyatı acele ettiriyordu ikisine.
Çok hazırlıksız yakalandılar aşka.
Umutluydu onların aşkı, günden güne engelleri aşmak için çabalatan. Ayıbı yok eden, şiirlere inat göz göze getiren, tenin tene değmesine karışmayan sınırsız bir aşk.
Ali Rahmet'in sevinçli yüz ifadesi Hünkar'ı yakıp kavuruyordu. Öyle ki, ateş yanaklarında iki top gibi yer edivermişti. Su bile serinletmiyordu. Gözünü kırpmadan seyretti karşısındaki oğlanı. Birkaç saat önce kaşında açtığı yaraya bakınca yüreği burkuldu.
"Hünkar, sana sırılsıklam aşığım!" dedi Ali Rahmet bağırarak ve ellerini iki yana açtı. Sesi civardaki kuşları rahatsız edip uçmaya teşvik etmişti. Kıkırdayarak boynuna sardı ellerini Hünkar. Islak parmaklarını gezdirdi az önce aşkını haykıran oğlanın dudaklarında.
"Aşıksın demek. Benimde sende gönlüm var gibi." Daha sıkı sarıldı kıza oğlan bu sözlerin ardından. Kutuyu kapatıp cebindeki gizli bölmeye attı. Bir aksilik yaşamak istemezdi sonuçta.
Akabinde, Hünkar'ın nazlı çıkan sesine karşılık belinden kavrayıp kaldırdı onu suyun biraz daha yüzeyine. Böylelikle Hünkar'da bacaklarını doladı ona, sabit kalabilmek için. İçi gidiyordu hülyalı bakışlarına.
Esmer oğlan ellerini kızın belinden aşağı indirip kalçalarından yakaladı onu, sıkıca tutup hızla kendine çekti. Aralarına biriken su taşıp yüzlerini ıslatmıştı, göğüsleri çarpıştı. Bu Hünkar'ı sinir etmek yerine eğlendiriyordu. Gülüşlerine mani olamıyor, kalp atışlarına sahip çıkamıyordu.
Şimdi aralarına su bile sızmıyordu, öyle dip dibeydiler, belki biraz da iç içe.
Heyecanlandığını için, ayak parmak uçlarını suyun içinde kıpırdattı kız, topukları da Ali Rahmet'in su nedeniyle sıyrılan atletinden sırtına temas etti. Bu durum oğlanda haylaz bir sırıtmaya yol açarken, biraz yukarıdan bakıyordu şimdi pamuk gibi beyaz kıza. Elbisesine kaydı gözleri. Yakasından bir düğmesi açıktı ama üstüne yapışmıştı kırmızı kumaş. Bir öpücük kondurdu iki göğüsünün arasına ve başını kaldırıp zümrüt gözlerine baktı dikkatlice. Kızaran yanaklarını gözleriyle sevdi.Dayanamayarak kapandı dudaklarına.
Her şeyi bahane edip öpüştüler. Yavaşlıkla ve tüketircesine hoyratça. Rüzgar esti, küçük dalgalar ikisine çarparak akıntıya doğru karıştı. Ayrılmak bilmeyen dudakları, nefes darlığına yol açtı.
![](https://img.wattpad.com/cover/243842146-288-k578493.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DİĞER YARIM 「DY」
Romance"Sarıl, sımsıkı sarıl bana Hünkar! Öyle bir sarıl ki kokun sinsin üstüme. Sinsin de gelmeyeceğini bildiğim halde umut olsun bana sen kokan ben." 💫 "Ben... sen diye diye kendimi kaybetmişim Ali Rahmet! Ben seni gecenin en karanlık saatinde gözlerim...