Herkese merhaba! Tam anlamıyla gerçekler dolusu bir bölüm oldu! Umarım beğenilir! Oy ve yorumlarınızı mutlaka bekliyorum. ⚡️🤍
BÖLÜM ŞARKISI :
Banu Kırbağ- Ölsem de kalsam da bir
(Hikaye için çok anlamlı bir şarkı🌹)🌗 ÖLÜ ZAMANI DİRİLTİRKEN
Bir zamanlar kaderi ile oynanan Züleyha şimdi kendi elleri ile bilmeyerek de olsa Hünkar'ın kaderine yön vermişti. Hatta ailesinin kaderini bile ele alıp döndürmüştü. Yaptığını anladığı anda bir korku çöktü yüreğine ama yapacak bir şey yoktu. Herkes payına düşen gerçeklerle savaşacaktı bundan böyle ve Züleyha sonuna kadar Demir'in yanında yer alıp ona destek olacaktı.
"Demir, acaba önce annen ile yalnız mı konuşsaydın? Bu... bunlar çok fazla değil mi?" dedi titreyen ses tonu ile endişesini belli ederken.
"Ne annesi Züleyha?! İkiside gelip bu saçmalıklara bir açıklık getirecekler." diye bağırdı işaret parmağı ile radyodaki kaseti göstererek.
"Tamam, tamam. Sen sakin ol, lütfen!"
Demir bitkin bir vaziyette oturuyordu. Kollarını dizlerine dayamış, yüzünü elleri ile kapatmış düşünüyordu. Her şeyi yakıp yıkmak, düşüncelerini küle çevirip rahatlamak geçiyordu yaralı yüreğinden. Bir taraftan da bu düşüncesinin doğru olmadığına kanaat getirip zihnindeki dipsiz kuyuya teslim olmak istiyordu. İnkar etse, görmezden gelse normal bir hayatı olabilecek miydi bundan böyle?
O bu birbirinden berbat olasılıklar arasında gidip gelirken sağ omuzunda tanıdık bir el hissetti. Dakikalardır bakışlarını adadığı karanlıktan sıyrılırken siyah gittikçe buğulandı, genzini yakıcı bir his sarmaları. Gözlerinin dolduğunu hisseder hissetmez derin bir nefes aldı. Kendine söz verdi- ağlamak yoktu. Zayıf gözükmeyecekti kimseye karşı. Kendine bile...
"Dur bakalım Demir öyle hemen karalar bağlama. Elbet bir açıklaması vardır."
"O açıklamayı ne kadar dinleyebilirim bilmiyorum." derken sıkıntılı bir iç çekti. Oflayarak arkasına yaslandı ve dudaklarını kemirmeye başladı.
Kapı aniden çalınınca gözleri buluştu. Demir ayaklanmaya niyetlendiğinde Züleyha onu engelledi:
"Dur sen, ben açarım. Olay çıkmasın şimdi, sakin olalım. Olur mu?"Bıkkınlıkla kafasını onay verir gibi aşağı yukarı salladı Demir ve gözlerini kapıya dikti.
Her ne kadar ilk gelenin Hünkar olmasını istese de Züleyha, gelen Ali Rahmet'ti. Demir'in acilen bağ evine gelmesini isteyip telefonu yüzüne kapatması ile, tüm vücudunu kaplayan endişe ile birlikte gelmişti buraya kadar Ali Rahmet. Kapıyı açan Züleyha olunca ilk bir yutkundu, sonra söze girdi:
"Ne oluyor, Züleyha? Yine Yılmaz mı mesele?"
Züleyha olacaklardan korkarak başını iki yana sallayıp onun içeriye girmesi için geri adım attı. Ali Rahmet bu tutuk davranışını aralarındaki uzaklığa yorduğundan pek umursamadı. Etrafta göz gezdirdiğinde her şey yerindeydi, kırık dökük bir eşya yoktu. Bu çıkarımları Demir'i görünceye kadar sürdü. Kırık döküktü hali. Onu daha önce hiç böyle görmemişti.
"Gel Fekeli, gel! Otur karşıma, şu... çift kişilik olan koltuğa otur."
Dediğini yapan Ali Rahmet hafiften sinirleniyordu. Göz ucu ile aralarında ayakta dikilen Züleyha'ya baktı ve susmamayı tercih etti:
"Söyle bakalım Yaman'ın Demir, gene ne dolaplar peşinesin?"'Yaman'ın Demir' deyince bir kahkaha bıraktı ortama Demir.
"Sabret biraz, annem de yolda. Oda gelince hep beraber şarkı dinleyeceğiz." dedi adeta tıslayarak.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DİĞER YARIM 「DY」
Romantizm"Sarıl, sımsıkı sarıl bana Hünkar! Öyle bir sarıl ki kokun sinsin üstüme. Sinsin de gelmeyeceğini bildiğim halde umut olsun bana sen kokan ben." 💫 "Ben... sen diye diye kendimi kaybetmişim Ali Rahmet! Ben seni gecenin en karanlık saatinde gözlerim...