plana aykırı yeni plan

454 26 8
                                    

2 gun sonra:
Adama ne kadar işkence edersek edelim ağzındaki fermuarı açmıyordu. Ülke ekonomik kirize girmek üzereydi. Bu adam konuşsa bile ekonomiye zarar vermekten içeri girebilirdik. Aniden aklıma gelen sey ile ayağa kalktım. İnsanlar bana tuhaf tuhaf bakıyordu. Darphane yeniden çalışacaktı paralar basılacak ve gerekli yerlere ulaşacaktı. Yanima birkaç rehine alıp dışarıya çıktım. Kaçmaya çalışmıyorlardı sadece sahte bir şekilde ağlıyor ve imdat yardım edin falan diyorlardı. Anonsu elime alıp konuşmaya başladım.
"Darphane tekrar çalışacak gerekli paralar basılacak ve gönderilecek. Yarından itibaren paraları almak için araçlar gönderin içerideki rehineleri unutup bir yanlış yapmaya çalışmayın. Diyip içeriye girdim kapının düğmesine basıp rehineleri yavaş yavaş içeriye aldım. Son kişi de girdiği zaman kapı tamamen kapanmıştı.
-Çok güzel oynadınız.

Herkes gülümsedi. Ve işlerine başladılar. Polisler rehinler için yemek ve yatmaları için tulum yollamıştı. O sırada hala daha çelik yeri eritmeye çalışıyorlardı. Telsizle sürekli ilerleme kaydedemediklerini söyleyip duruyorlardı. Tek şansımız bu adamın konuşması. En sonunda Mert sinirle adama işkence etmeyi bırakıp bana döndü.
-Savaş ne uğraşıyoruz bununla bağlayalım üstüne bir bomba çıkalım dışarıya ıtır etmezse basalım düğmeye zaten kim olduğumuzu bilmiyorlar kapıyı kapatırız içeriye de giremezler yer eridikten sonra da basar gideriz.

Bu plan bana çok mantıklı geldi adam o kadar korkaktı ki ölüm korkusu ile konuşurdu. Şu an ona muhtaç olduğumuzu bu yüzden onu öldüremeyeceğimizi bildiği için bu kadar cesareti vardı ama planı duyar duymaz yalvarmaya başladı.

"Lütfen lütfen bir şey yapmayın yemin ederim konuşacağım lütfen"
.
.
.
10 saat sonra:

İşler bittikten sonra herkes yanımıza geldiğinde planı başlattık. Maskeli ye anlattığımızda kabul etmedi ama yinede yapacaktık. Bombayı adama bağlandıktan sonra dışarıya çıktık. Üstümüze açılan ateş'e karşılık verip tekrar içeriye girdik. Zeynep'in bağırması ile herkes dondu Zeynep vurulmuştu. Göğüsü komple kan olmuştu. Murat onu içeriye taşırken hemşire ilgilenmeye başladı. Zeynep gözlerini kapattı. Onu acilen hastaneye yetiştirmemiz gerekiyordu. Bu sefer rehinler öne atıldı. "Anons yapın önce biz çıkalım sonra da siz arkamızda durun müdürü biz tutarız zaten kaçamaz kaçarsa hic tereddüt etmeden patlatın"

Çetedeki herkes onayladı başka yapacak bir şey yoktu Zeynep ölebilirdi.

Kapıyı açıp önce anons yaptık. "Dışarıya rehinler çıkıyor ateş etmeyin"

Zaman daralıyordu. Zeynep'i kurtarmamız lazımdı. Rehinler çıktı müdürle birlikte bizde hemen arkalarından çıktık. "Müdürün size anlatacakları var" dedi rehinelerden birisi ve anonsu müdürün ağzına tuttu. Müdür ilk başta konuşmamaya çalışsa da üstündeki bombayı hatırlayıp konuşmaya başladı.
"Bu adamlar darphaneden para çalmak için gelmediler. İçeride kimseye zarar vermediler. Tek amaçları beni kaçırıp konuşturmak. Ne konuda olduğunu merak edenler için açıklıyorum"

Bu sırada bütün haberciler canlı yayında haber yapıyorlardı.

"Darphaneden paraları ben çaldım birçok kişinin üstüne suç atıp onları kovdum hapise girmelerini sağladım. Suçlu benim ve bunlar benim suçum itiraf etmem için uğraşıyorlar.". Diyip anonsu kapattı. Rehineler bağırdım "gidin hepiniz serbestsiniz."
Hiçbirisi gitmedi müdürün üstündeki bombayı çıkarttık. Koşmaya başladı. Polisler onu yakalar yakalamaz kelepçeyi taktılar ellerinde kelepçeler ile bize doğru gelmeye başladılar. Hepimiz silahları bırakıp ellerimizi kaldırdık. Ama sandığımız gibi olmadı. Tam polisler yaklaşmışken rehineler etrafımızda çember oluşturdular. Bu anları kamera anlık olarak kaydediyordu. Murat koşarak dışarıya çıktı kucağında Zeynep vardı. "Ölüyor yardım edin o ölüyor." Ağlıyordu. Ambulans görevlileri hızla Zeynep'i alırken polisler Murat'a kelepçeyi takmıştı. Rehineler ne bizim çıkmamıza nede polislerin gelmesine izin veriyorlardı. Şu anda da resmen onlar bizi rehin almıştı. Ama bizim iyiliğimiz içindi. Duyduğum tezahürat sesleri ile yanıma baktım. Herkes buraya toplanmış bizi destekleyip polisleri yuhalıyorlardı. Haberi izleyen koşup gelmişti sanki o kadar kalabalık vardı. Herkes 'siz masumları tutuklamaya çalışın suçlular dışarıda' diye bağırıyorlardı. Rehineler ise 'onlar bize asla zarar vermedi hatta ekonomiye bir şey olmasın diye içeride bizim çalışmamıza izin veriler. Onlar suçlu değil onları tutuklayamazsınız.' diyorlardı. Yaklaşık 10 dakika boyunca halk ile polisin direnişmesini izledik. Sonunda rehineleri bir şekilde ikna edip açılmalarını sağladık. Hepimiz bileklerimizi uzatıp kelepçelenmeyi bekledik. Bunların hiçbirisi umrumuzda değildi. Tek düşündüğümüz şey Zeynep'ti. Polisler bizden özür dileyerek kelepçeleri takmaya başladılar. Sonucta onlar da emirleri yerine getiren insanlar. Bizim kollarımıza kelepçeler takılırken bizi destekleyenler ağlıyordu. Rehineler hala daha polislere yalvarıyordu. O sırada önümüzde duran siyah resmi araç ile yuhalamalar arttı. İl başkanı, rütbeli jandarma, başkomiser araçtan indi. Polislere bakip konuşmaya başladılar. "Derhal kelepçeleri çözün" polisler seçinçle kelepçeleri çözmeye başladılar.  Belediye başkanı yanımıza gelip bizim anonsu eline aldı. Bana bakarak "Nasıl çalışıyor bu" diye sordu. Hemen açtım.

"Sevgili halkım, bu çocuklar boylarından büyük bir işe kalkışmışlar ama bu işi başardılar. Devletin yapması gereken işi bu çocuklar yaptılar. Onlara teşekkür ediyorum ve devletimiz adına sizden özür diliyorum. Çocuklar serbest ve arkadaşları için en iyi doktorlar çalışacak merak etmeyin. Teşekkür ederiz" diyip yanımızdan çekildi. Ne yani bu kadar mıydı? Bu kadar kolay bir şeyi neden daha önce yapmadık ki?
İki gün önce bizi yuhalayan sevmeyen halk şimdi bizi alkışlıyordu. Bizi kucaklarına alıp havalara atmaya başladılar. Hızlıca inip Zeynep'in kaldığı hastaneye doğru sürmeye başladık. Hastane önüne baktığında yine aynı manzara vardı. Birçok kalabalık Zeynep'ten gelecek iyi haberi bekliyordu. Tam hasyabeye girecekken doktor gülerek kapıya çıktı bağırarak konuşmaya başladı.
"Arkadaşlar mermi Zeynep'in omuz boşluğuna gelmiş hiçbir organa zarar vermeden mermiyi çıkarttık, kaybettiği kanı verdik, durumu iyiye gidiyor merak edilecek bir sey yok." Bir anda ortalığı bayram havası kapladı. Koşarak içeriye girdik Murat "İşte benim kızım ve mermi yıkar mı seni" diye sevinerek içeriye girdi. Herkes mutluydu.
.
.
.
3 saatin sonunda Zeynep'i normal odaye aldılar. Enfeksiyon riskine karşı hiçbirimizi içeriye almadılar. Kantine indik. Televizyonda biz vardık. Halk kahramanları yazmışlardı haberin altına. Özel numara yine aramaya başladı. Hemen açtım
-Savaş benim dediğimi yapmadınız iyiki de yapmamışsınız artık beni görme zamanın geldi
-Zamanınız demek istedin sanırım.
-Hayır zamanın demek istedim diğerleri beni görse bile çok fazla tepki vermeyecek bazıları hariç ama en büyük tepkiyi sen vereceksin.
-Kimsin Sen
-Zeynep hastaneden çıktığı zaman size atacağım yere gelin iki gün içinde size ulaşırım.

Diyip telefonu kapattı. Kim bu adam kim neden ben büyük tepki vereyim ona? Herşey açığa kavuşacak. O adamla bir kere iş yapmaya başladık. Sonumuzun babam gibi olmasından korkuyorum.

ÇETE (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin