Hadi Başlayalım

494 26 2
                                    

Güzel bir uyku sonrası saat 5'te gözlerimi açtım. Kızlar çoktan kalkmış masa hazırlamışlardı. Kahvaltı ettikten sonra bize verilen tulumları giydik. Saat 7den 8.30 a kadar o kapılar çalışanların içeriye girmesi için açıktı. Müdür saat 7.30 da geliyordu. Bizde 8de gireceğiz. Hazırlandıktan sonra maskeleri takıp adamların bize verdiği arabalara bindik. Silahları yanımıza almıştık. Dışarıdaki güvenlikleri bizim çocuklar halledecekti. Önemli olan içerideki güvenlikler. Saat 8'i biraz da bunun için seçtik. Çünkü 8de güvenlikler devriye değişikliği yapıyordu. Gece kalanlar gidip gündüz çalışanlar geliyordu. Bu yüzden bir anlık dikkat dağınıklığında içeriye girip onları rehine alacaktık. Kasadaki mermileri silahlarla taktıktan sonra kalanları çantalara doldurduk. Yola koyulduk. Darphane şehir merkezindeydi. Kasabadan ayrılıp şehir merkezine doğru hızla sürdük. Kapının dışına park ettik. Araba resmi bir arabaydı adamlar bir şekilde bulmuştu bu arabayı. Bu yüzden göze batmıyordu. Banu sürekli yüzünü terlettiği için maskeye küfür ediyordu. Saat 8 olduktan sonra gelen telsizle harekete geçtik.
'3 2 1 şimdi'

Kapıdaki güvenlikleri bizden birileri halletmişti bile ucerideki güvenlikler yer degisljigi yaparken aniden içeriye girdik. Kaçmaya çalışanları silahla geri çevirdik. Birçok çalışan şu anda büyük salonun olduğu yerdeydi. Güvenlikler silahla bize doğru gelirken tulumun fermuarını açtım. Planda bu yoktu ama üstüme sahte bomba koymuştum. Güvenlikler tedirginleşti.
Savaş: Eğer şimdi silahları bırakıp diğerlerinin yanına geçmezseniz bombayı patlatırım yada aranızdan yürek yemiş birisi kafama sıkarsa bomba otomatik patlar çünkü kalbime bağlı.

Bunu der demez silahları yere attılar. 3 5 kuruş için bir yeri korumaya çalışan bu korumalar 3 5 kuruş için canlarını veremezler. Hepsi geçtikten sonra telefonları topladık. Dışarıya çıkmak için kullanılan kalın çelik  kapıyı  kapattık. Alarm sistemi çalışmıştı alarm deli gibi çalıyordu ama biz bize denilen şeyleri çoktan yapmıştık. Kapıdaki polis siren seslerini aldırmadık. Bu duvarlari ve kapıyı degil mermi bomba bile yıkamazdı. Mert konuşmaya başladı.
-Buranın şerefsiz müdürü 1 adım öne gelsin.

Aslında müdürü biliyorduk birsürü fotoğraf vardı ama anlaşılan Mert oyun oynamak istiyor. Kimse bir adım öne çıkmamıştı. Müdür benimle göz göze geldi ama yine bir tepki vermedi. Önüne duran memuru itti ve bir adım öne çıkmasını sağladı. Mert adama baktı.
-Sen misin müdür?
-Şey efendim şey
-Tamam geç yerine sen değilsin başka müdür olmaya talip olan var mı?

Müdür yine de öne çıkmıyordu. O sırada Barış ve Murat buradan çıkmak için bir yol arıyorlardı. Etraf tamamen sarılmıştı havalandırma ve kanalizasyon mantıki değildi. Tüneli günlerce kazsak da buradan çıkamazdık. Mert elindeki fotoğrafı havaya kaldırdı. Bu müdürün fotoğrafıydı.
-Korkak müdür şimdi 1 adım öne çık yoksa....

Dedi ve fotoğrafı yaktı
-Bu fotoğrafa yaptığım şeyin aynısını sana yaparım. Ve emin ol yanarak ölmene izin vermem.

Bu sözleri beni bile korkuturken Müdür bir adım öne çıktı. Diğerlerini kızlar bağlamaya başladı. Onlara zarar vermek değildi amacımız yada para çalmak sadece adaleti sağlamaya çalışıyorduk. Devletin yapması gereken şeyi biz yapıyorduk. Dışarıdan silahlar ateşleniyordu. Ama kimin umrunda burdaki duvarların içi bile çelik. Herkese döndüm ve konuşmaya başladım. Kızıl saçlı bir kadını gösterip konuştum.
-Sen!
-E-evet buyrun
-Öncelile bizden korkmanıza gerek yok sizlere zarar vermeyeceğiz. Sadece soru soracağım son 2 ay içinde buradan kaç kişi kovuldu?
-Şey sanırım 10

Tekrar dönüp esmer bir adamı gösterdim.
-Şimdi de sen cevap ver kovulma sebepleri neydi
-Şey para para çaldılar basılan paraları çaldılar.

Tekrar dönüp konuştum.
-Madem basılan paraları çaldılar o zaman neden hala daha normal bir evde fakir gibi yaşıyorlar hapse girenleri saymıyorum bile.

Millet birbirleri ile konuşmaya başladı küçük bir uğultu çıktı. Sonra herkesi susuturup konuşmaya devam ettim.
-Bakın arkadaşlar size asla zarar vermeyeceğiz buna emin olabilirsiniz şimdi sizlere bir şey söyleyeyim o insanlar masum hiçbir şey çalmadılar bu müdür bozuntusu paraları çaldı ve o masum insanları suçladı bu insanlıktan yoksun kişi yüzünden hapishaneye girdiler bakın

Diyip bir fotoğraf gösterdim.

-Bu adamı hatırlarsınız sizin çalışma arkadaşınız şu anda hırsızlık yüzünden içeride evinde baktığı yaşlı anneanne ve dedesi var hapishaneye girdiği günden beri o yaşlı insanlara bakan kimse yok eğer parayı çalışmış olsaydı bu yaşlı insanlara bakan bir hizmetçi olurdu öyle değil mi?

Herkes aynı anda evet haklısın gibi şeyler söylemeye başladı.

Sonrada müdürün parayı çalarken, bazı adamlara verirken, bir yerlere gönderirken, yurt dışından gelen uyuşturucuları satın alırkenki fotoğrafları gösterdim. Bunları o adamların nereden bulduğu hakkında hiçbir fikrim yok demekki adım adım adamı takip etmişler. Müdür arkadan 'Yalan söylüyorlar, fotomontaj onlar' diye bağırıyordu. Mert kafasına silah dayayınca sustu. Bende devam ettim
-Aranızda bana inanmayan var mı?

Bir kişi konuşmaya başladı.
-Şey bir şey söyleyeceğim
Müdür:Kes sesini

Müdüre ters bir bakış attım. Konuşmaya devam edince de Mert ağzına bir bant yapıştırdı.
Savaş:Evet dinliyorum
-Şey aslında ben özür dilemek istiyorum ben müdürü birçok kez para çalarken gördüm beni kovmakla tehtit edince de susumak zorunda kaldım bakmam gereken bir ailem var özür dilerim.

Kafamı sallayıp adamı oturtturdum.
Savaş:Gördüğünüz üzere herşey ortada biz burada para çalmak yada size zarar vermek için gelmedik. Şimdi aranızdan isteyen olursa onları koyverebiliriz yada burada kalıp bize yardım etmek istyen varsa kalabilir karar sizin.

Herkes kalıyoruz dedi. Hamile bir kadın vardı oda kalıyorum dedi. Kafamı olumsuz anlamda salladım.
-Lütfen hamileler ve yaşlılar kalmasın böyle bir şeyi kaldıramayabilirsiniz sizi çıkaracağız merak etmeyin. Mert müdürü yere attıktan sonra anons aletini yanına getirdi. Kapı yavaş yavaş açılırken anonsla konuşmaya başladım.

-Yaşlılar ve hamileleri teslim ediyoruz ateş etmeyin.

Anonsu kapatıp konuşmaya başladım.
-Dışarıya çıktığınızda hiçbir şey bilmiyormuş gibi davranın lütfen ne için oraya girmişler diye sorarlarsa bilmediğinizi söyleyin.

Herkes tamam dedi kapı tamamen açıldığında hepsini bıraktık. Dışarıya korkmuş bir şekilde ve koşarak çıkmalarını söyledim. Onlar da öyle yaptı. Tekrar kapıyı kapattık. Kapı tam kapanmadan tekrar ateş etmeye başladılar. Mert'in çığlığı ile ona döndüm vurulmuştu. Kapı kapanır kapanmaz yanına koştum. Bir tane kadın bağırdı.
"Ben hemşireyim bakabilirim atanamadığım için buraya geldim. Yardım etmeme izin verin.

Çekildim birisi koşarak ilk yardım çantasını getirdi. Mermi sıyırmıştı. Güzelce temizledikten sonra pansuman yaptı. Heryer kan olmuştu anlaşılan mermi derin sıyırdı. Mert öfke ile ayağa kalkıp müdürün yanına gitti arka arkaya yumruk atarken bir yandan da konuşuyordu.
-Hepsi senin yüzünden oldu ne vardı sanki namussunla çalışsaydın ne vardı sanki insanlara zarar vermeseydin.

Berkay Mert'i tuttup ayırdı. Ve konuşmaya başladı.
-Kaçabileceğimiz tek bir yer bile yok her taraf sarılmış.

Bir kişi konuşmaya başladı.
-Böyle iyi bir şey yapıp neden kaçmaya çalışıyorsunuz müdürü tutup teslim edin kurtulun.
Savaş:Silahla darphaneye girdik. Ayrıca elimizde birkaç kağıt parçası ve görgü tanığından başka hiçbir şey yok görgü tanığı yeterli olabilir ama bizim korkutup öyle söylemesini sağladığımızı düşünürler müdürün itiraf etmesi lazım.
Müdür:Asla asla böyle bir şey yapmam.

Allah'tan sabır dilercesine ellerimi havaya kaldırdım. Rehinelerden birisi müdürü dövmeye başladı. Allah'ım rehinelerimiz bile psikopat. Onu tutup ayırdıktan sonra müdür hala konuşmam diyip duruyordu. Gelen telsizle oradan uzaklaştım.
Maskeli adam: Savaş tünel kazıldı ama yerin altında da çelikten kalın bir zemin var eritmek bile 10 günümüzü alır. Siz çıkmak için yollar aramaya devam edin bizde bunu ettirmekle uğraşacağız.

Sinirle arkamı döndüm. Bu bir kabus olmalı 10 gün boyunca burada bir suçlu gibi tıkılı kalamazdık. Birşeyler yapmamız lazımdı.

ÇETE (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin