1 Sene sonra:
Üniversitede birinci yıl bitmişti bile. Bu kadar zaman nasıl geçti hiçbir fikrim yoktu. Nazlı ile zamanın hiçbir önemi yoktu. Onun yanında bir gün 1 dakika gibi geliyordu. Nazlı ve ben en çok başarılı olduğumuz bölümü yani konservatuarı seçtik. Zeynep ve Murat antrenörlük okuyorlardı. Barış ve Banu tasarım okuyorlardı. Mert ve çetesi ise yurt dışına gittiler. Birdaha döneceklerini bile zannetmiyorum. Ayrıca Mert ve Esra çoktan evlenmişlerdi. Ben ise tam bir sene bekledim. Gerçek manada hazır olmak için. Koskoca bir yat tuttum Nazlı için. Arkadaşlara birlikte tatil gibi çıkıp evlenme teklifi edeceğim. Çok heyecanlıyım ve tur bu akşam. Banu sonunda geldi. Onun görevi Nazlı'yı oyalamak. Nazlı'yı koluna takıp alışveriş bahanesiyle görürdü. Bende yata gittim. Çocuklar zaten oradaydı. Zeynep Murat'ın omzuna çıkmış balon asmaya çalışıyordu. Murat sürekli hareket ettiği için arada bir kafasına şaplak yiyordu. Barış heryere gül yaprakları döküyordu. Ama sahte gül her ne kadar değerli bir gün olsa bile gerçek gül yaprakları kullanmak saçma olurdu güller ölmek için çok güzeller. Bende mumları güllerin ortalarına yerleştirdim. Yaklaşık 50 tane mum koydum. Barış sürekli biraz daha koy diyip durdu. Artık sinirlerim bozulmaya başladı. Sonunda 100 tane kalın kırmızı mumlar yerde yerini almışlardı. Arada bir takım elbisemin cebindeki yüzüğü kontrol ediyordum. Buse den mesaj geldi.
'Ne zaman getireceğim?'
'Saat 10 da burada olun'
'tamam'Saat zaten 21.30 du. Çalışan personeller koskoca bir yemek masası da hazırladılar. Nazlı'nın bu yattan bile haberi yoktu.
.
.
.
Saat 10 olduğunda Banu Nazlın'nın gözlerine siyah bandajı geçirmiş geliyorlardı. Ben güllerden ve mimardan yaptığımız yolun sonunda duruyordum. Banu yavaşça bandajı çıkarttı. Nazlı dili tutulmuş gibi bir halde şaşkın bakan gözlerle etrafta bakındı. Banu kolundan tutup benim olduğum yere doğru getirdi. Arkadaşlarımız etrafıma dizilmişti Nazlı yanıma gelince ellerini tutup diz çöktüm hala şaşkın şaşkın bakıyordu. Yüzüğü çıkartıp bağırdım "Hayatımda gördüğüm en güzel yıldız benimle evlenir misin" şaşkınca bir yüzüğe bir bana baktı. Fısıltı seklimde "evet" dedi. Murat arkadan "duyamadık" diye bağırdı. Nazlı biraz daha durup "Evet evet seninle evlenirim tek dileğim" diye bağırdı. Sevinçle sarıldım sonra da göz alan yüzüğü parmağına taktım. Herkes alkışlamaya başladı. Hatta kaptan bile çıkmış alkışlıyordu. Arkadan duygusal bir müzik açılarında dans etmeye başladık. Kısa süre sonra bizim dansımıza murat ve Zeynep de katıldı. Biraz daha zaman geçince Banu ve Barış da dans etmeye başladı. Barış her zamanki salaklıklarından birini yapıp "Ben acıktım yeter bu kadar dygusal sahne" diyip yemek masasına doğru ilerledi. Bizde hemen arkasından gülerek gittik. Barış çoktan oturup yemeklere dalmıştı. Nazlı'nın dandalyesini çekip oturmasına yardım ettim. Murat da aynı şekilde Zeynep'in sandalyesini çekmişti. Banu bir süre Barışa baktıktan sonra"öküz" diyip kendi sandalyesini çekip oturdu. Gülerek yemek yemeğe başladık. Yat bayagi bir açıldı.
.
.
.
Yemekten kalkıp biraz eğlenmeye başladık. O sırada güvertede ki herkes koşuşturmaya başladı. Murat kaptan köşküne gitti koşarak. Deniz simsiyah olmuştu.
Nazlı:Ne oluyor
Savaş: bilmiyorumMurat koşarak yanımıza geldi "Savaş fırtına geliyormuş en yakın karaya gitmemiz lazımmış" dedi Nazlı korkar gözlerle bana bakıyordu. Kızların hepsi korkuyordu. Barış"bok vardı dimi sanki normal bir restoranda evlilik teklifi etseydin" dedi. Güzel olsun istemiştim. Ben nerden bilebilirdim ki böyle olacağını. Aniden yağmış bastırmıştı. Bir adaya doğru yol alıyordu yat. Esen rüzgarla bir o tarafa bir bu tarafa sallanmaya başladık. Görevliler bize yelek getirdi hemen giydik. Sonrasında kaptan bağırmaya başladı. "Batıyoruz acilen yandaki teknelere geçmemiz lazım."
Görevlilerin yönlendirmesi ile teknerele geçtik. Tekneler tartan ayrıldı ama bir tane bile görevli yanımıza gelmedi. Koskoca yat arkasını döndü. Arkadan belli belirsiz bir insan çıktı.
Bağırmaya başladı.
Yabancı:Hatırladınız mı lan beni?Elindeki anonsla konuşuyordu. Yüzünü tam anlamıyla gördüğümde hepimiz şaşkınca ona bakıyorduk. Bu bizim geçen sene hapse attırdığımız darphanenin müdürü.
"Bana ve aileme yaptıklarınız hesapsız mi kalır zannettiniz lan şimdi bu koskoca denizde o küçücük tekne ile kalın da aklınız başınıza gelsin yada bir bakarsınız aklınız başınıza gelmeden geberir gidersiniz"Yine mi lan yine mi tam herşeyden kurtulduk mutlu olacağız diyorum yine bir halt gelip bizi buluyor. Lanet olsun lanet. Murat ardı ardında küfürler savurma başladı. Hiçbirimiz bu tekne gibi olan gemiyi kullanmayı bilmiyorduk. Kaptan köşküne gittik hep beraber. Bir şekilde bunu çalıştırmamız lazım. Zeynep hemen koltuğa oturdu gerçekten bu kızın bilmediği bir şey var mı?
Zeynep:filmlerde görmüştüm böyle oluyordu.Diyip gemide bazı yerleri kurcalamaya başladı. Anında çalışan motor ile hepimiz sevinçten çığlık atmıştık.
Nazlı "E hadi çalıştırdın harekete geçsene" dedi. Zeynep biraz daha düşünüp "Kızım ben bu kadarını biliyordum başka bilmiyorum" diyip kalktı. Nazlı derim bir of çekti. Barış oturup orasını burasını kurcalamaya başladı. Sonunda hareket ettiğinde elindeki dümeni sıkıca tutuyordu. Gemi bir yandan hareket ederken bir yandan da Barışın yönlendirmesi ile sağa sola yapamıyordu. Elinden alıp koltuğa ben oturdum. Pusulaya bakarak sürmeye başladım. Önümü göremiyordum. Yağmur vardı bol bol da sis. Gemi bir yere çarptığında sevinçle güverteye çıktık. Ada gibi bir yere gelmiştik.
.
.
.
Bir süre adada dolaştık ama bir insan bile yoktu. Üstelik üşüyorduk. Gemiye geri döndük sabah olunca yola çıkmaya karar verdik. Alt kattaki yataklara yattık. Nazlı bana o kadar sıkı sarıldı ki kemiklerim birbirine geçti. O kadar üşüyordu ki tir tır titriyordu. Bende daha çok sarılıp gözlerimi kapattım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÇETE (TAMAMLANDI)
Mystère / Thriller*Seri katiller *Çeteler arası dinmeyen savaşlar *Kavgalar *Sahte alkol ve uyuşturucu *İşkence sahneleri Kitapta ne ararsanız var içeriler hoşunuza gittiyse başlayabilirsiniz 23 EYLÜL 2020 DE BAŞLADI