SAVAŞ

311 22 3
                                    

Banudan:

Bir yandan Savaş'ı ararken diğer yandan da Nazlı'yı geri gelmesi için ikna etmeye çalışıyorduk. Karnındaki bebekle nereye kadar gidebilir. Çocukça davranıyor artık. Savaş da ortalıkta yoktu zaten. Biz kafayı yemek üzere geldik Nazlı da haklı yani biz bu haldeyken kendisi gitmekte haklı.

Birden barışın bağırması ile ona döndüm. Babam da  buradaydı ona çağırıyordu.
Barış:Mehmet abi birisi sizi görüntülü arıyor.
Mehmet:Kim?
Barış: Bilmiyorum bir numara kayıtlı değil.

Telefonu barış babama verdi. Bizde o tarafı hiç umursamadan Nazlı ile konuşmaya devam ediyorduk.

Mehmet:Oğlum!

Babamın oğlum demesi ile hepimiz ona döndük telefonun ekranını görmediğim için "Savaş seni öldüreceğim düğün günü kaçmak ne demek?" Diye bağırdım. Ama buna pişman oldum çünkü telefondan gelen ses "Merak etme ben zaten öldüreceğim onu sana gerek kalmayacak" dedi. Hepimiz telefona baktığımızda Savaş oradaydı. Her tarafı kan revan içindeydi ağzından bile kanlar akıyordu.

Zeynep: Nazlı ben seni sonra ararım kapat şimdi
Nazlı:Ne oldu Zeynep Savaş mi geldi
Zeynep: Savaş gelemez Nazlı çünkü onu kaçırmışlar.

Nazlı telefonu kapattı. Biz halen daha telefona bakışıyorduk. Savaşı o kadar dövüşler ki yarı baygın bir haldeydi. Gözlerimden akan yaşları silmeye bile yetişememeye başladım.
Mehmet:Lan it bırak oğlumu senin meselen benimle
Telefondaki:İyi o zaman Mehmet bize 5 milyon doları ver oğlunu al
Mehmet:Lan 5 milyon dolar için mi yaptınız bunu itler vericem oğlumu rahat bırakın.
Banu:Baba ne oluyor
Mehmet:Kan parası istiyorlar.
Banu:Baba bu senin yüzünden mi oldu?
Mehmet: Kızım cidden ben...
Banu:Tamam baba sus su parayı ver  Savaşı getirsinler.

Babam hızlıca çıktı. Hızlıca gitti.
.
.
.
Yaklaşık iki saat sonra kapı çalmaya başladı. Bir umut Savaş diye düşünüp kapıya koştum. Karşımda Nazlı vardı ve bana meraklı gözlerle bakıyordu.
Banu: Savaşı babamın kan parası borcu yüzünden kaçırmışlar seni düğünde bırakıp gitmemiş yani
Nazlı:Nerde Savaş? (!)

Ellerimi bilmiyorum anlamında havaya kaldırdım. Zaten ağlamaktan gözlerim şişti bide açıklama yapmak gibi bir şeyle uğraşamam. İçeriye doğru yürümeye başladık. Ben gidip koltuğa oturdum Nazlı söylenerek volta atmaya başladı. Kendine sövüyordu. Aniden kapıdan gelen sert vurma sesi ile kapıya koştuk. Savaş yerde kanlar içinde yatıyordu üstünde bir not vardı.
'Bizden dökülen kanı kan parası kapatmaz Mehmet bey al oğlunu kurtar kurtarabilirsen'
.
.
.
Yazardan:

Murat ve Barış Savaşın yerde yatan göğsünden vurulmuş bedenini kaldırıp arabaya koydular. Nazlı ve Banu ağlamaktan harap olmuşlardı. Zeynep ise her zamanki asi unursamaz kiz tavrunda kalmaya çalışıyordu. Her ne kadar güçlü durmaya çalışsa da gözlerinden akan birkaç damla yaşa engel olamıyordu. Herkes arabalara doluşup hızlıca hastaneye girmeye başladılar.
.
.
.
Hastaneye vardıklarında Savaşı sedyeye alıp hızlıca içeriye aldılar. Burası Mehmet Bey'in hastanesi olduğu için kimse ne olduğunu sormadan direk ameliyata aldılar. Nazlı kapıda bir o tarafa bir bu tarafa saçlarını yolarak yürüyordu. O sırada içeriye giren Esra Nazlı'ya kocaman sarıldı ve sakinleştirmeye çalıştı. Çünkü karındaki bebeğe zarar verebilirdi ayrıca onu en iyi Esra anlıyordu. Aralarında tek çocuğu olan Esra'ydı.
Zeynep:Esra Uzay nerede?
Esra: Bakıcı tuttum merak etme o iyi sorun yok Savaş'ın durumu ne?
Nazlı:Daha ameliyatta Esra ne yapacağım ben o olmazsa ben ölürüm. Esra lütfen çıksın ben onu suçladım kaçtı zannettim. Lütfen o ölmesin...

Nazlı sinir krizine girdi hemşireler ona bebeğe zarar vermeyecek sakinleştirici ve uyutucu bir ilaç verip yatırdılar. Bu sırada Savaşın ameliyatı bitmişti.

Doktor: Yoğun bakım odasına alıyoruz şu anda durumu iyi değil herşey kendisine bağlı biz elimizden geleni yapacağız.
.
.
.
Saatlardir ne Nazlı uyanmıştı nede Savaş herhangi bir tepki veriyordu. Tam 7 saat olmuştu. Nazlı'ya sürekli olarak ilaç verdikleri için uyuyordu. Ama Savaş insanlar onun uyanması için herşeyi yapıyorlardı ama utanmıyordu. Herkes ağlamaktan perişan olmuştu. Banu yoğun bakım camından 1 dakika bile ayrılmadı. Zeynep bile ağlıyordu. O güçlü görüntüsünü bir kenara bırakmış ağlıyordu. Esra sürekli Nazlı'nın başında duruyordu. Erkekler onlar ise Mehmet Bey'in peşine takılmış bunu yapanlara ceza kesmeye çalışıyorlardı. Aslında ceza kesilmişti defter Savaşın vurulması ile kapanmıştı. Bunu en iyi Mehmet bey biliyordu çünkü o da Savaş a bunu yapan adamın oğlunu öldürmüştü. Bunun karşılığında kendi oğlu yoğun bakımdaydı ve dünya kadar para vermişti. Değdi mi hayır ama terazi eşitti işte. Ama Mehmet bey uslanmadan intikam almaya çalışıyordu. Hem suçlu hem güçlü demek buydu aslında ama yine de oğlu yatarken elleri kolları bağlı oturamazdı...

ÇETE (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin