tuzlu kahve 40 yıl değil bir ömür hatırdır

357 25 15
                                    

Sabah Banu'nun bağırması ile uyandım.
-Akşam sanki beni istemeye geliyorlar öylen oldu öylen uyan artık.
-5 dakka daha ya
-Başlarım lan 5 dakkana kalk daha kuaför var annene ev için yardım edeceğiz kahve alıcaz hadi beee kalk artık.

Kafamdaki yorganı atıp ayağa kalktım. Kısa bir duş alıp üstüme birşeyler geçirip elbisemi ve ayakkabılarımı alıp aşağıya indim. Kızlar kahvaltı masasını kurmuş salonda oturuyorlardı. 
Zeynep:Nazlı bu hal ne kızım çocuklar gelecek şimdi kahvaltıya şu tipini Savaş görse evlenmekten vazgeçer.
Nazlı:Ne kahvaltıya mı gelecekler lan insan bir haber verir.
Banu: Boşver Nazlı zaten Savaş seninle evlenince hep bu halini görecek.

Kafamı sallayıp kızların yanına oturdum. Altımda mini hello Kittyli şort vardı. Üstümde de göğüslerimi anca kapatan bir t-shirt vardı. Kapı çalar çalmaz Banu kapıya koştu. Hic yerimden kalkmadım bile uykum daha açılmadı. İçeriye girer girmez Savaş "Nazlı bu hal ne git yukarıya üstüne doğru şeyler giy" arkamı döndüğümde Savaşların arkasında korumalar vardı. Resmen beni gözleri ile yiyorlardı. Savaş "Ne bakıyorsunuz lan dönün önünüze hem kim dedi size içeriye girin diye çabuk çıkın" diye bağırdı. Korumalardan birisi bana son kez bakıp çıkmıştı. Diğeri de hemen arkasından çıktılar. Savaş askılıktaki uzun kazak türü hırkayı alıp üstüme geçirdi. Düğmelerini de ilikledikten sonra hep beraber masaya geçtik. Banu kahvaltı etmiyor sürekli "Diyetteyim ben" diyordu. Barış da zorla ağzına bir şeyler sokup "Hala diyet diyor kızım çöp adama döndün ye şunları" diyordu. Herkes kahkahalarla gülüyordu. Ben mi bende heyecandan gülmeyi bile unuttum resmen. Savaş bana bakıp
-İyi misin?
-İyiyim canım sadece çok fazla heyecanlıyım

Dedim. Güzelce kahvaltıyı edip kızlarla annemin yanına gittik. Erkekler de müstakbel kayın babamın yanına gittiler.
.
.
.
İki saatin ardından sonunda temizlik bitti. Kendimi yere attım kızlar da benimle birlikte "Öldük" diyerek yere yattılar. Annem tepemize gelip "Daha şimdiden öldük diyorsunuz ben sizi evlenince görürüm kalkın hadi daha kuaföre gideceksiniz" diye söyleniyordu. Banu hemen kalkıp saate baktı "Kalkın lan 5 dakika içinde kuaförde olmazsak kuaför bizi almaz çok manyak bir kadın" deyip ikimizi de kaldırdı. Koşarak yaklaşık 3 dakikada kasabanın diğer ucundaki kuaföre girdik. Kadın "2 dakika erken geldiniz" diye bizi resmen azarladı. Banu da kadınla kavga etmeye başladı. İkisini de susturup "hadi abla iki dakika geçti başla" dedim. Kadın ve yardımcıları bizi yan yana duran 3 koltuğa oturtturdu. Benim saçlarımı düzleştirip uçlarına maşa yaptı. Banu savaşını balık sırtı yaptırdı. Zeynep ise çok güzel kabarık bir at kuyruğu yaptırdı. Elbiseleri saça başlamadan gitmiştik. Saat neredeyse 8 (20.00) olmuştu. Makyajın son rötuşlarını da yaptırıp parayı verip çıktik. Annemin telefon etmesi ile daha da hızlandık.
-Efendim anne
-Kız adamlar geldikten sonra mı geleceksiniz çabuk olsanıza

Diye bizi azarladı. Bu annem de ne kadar azarlama meraklısı küs olduğumuz zamanların acısını çıkartıyor sanırım. Eve gidip zile bastık. Annem hemen açıp bizi süzdü. Kafasını olumlu anlamda sakladığında elbise ve saç için onayını almıştık. Hızlıca içeriye geçtik. Biz daha oturmadan tekrar kapı çaldı. Heyecanla kapıya koştum. Kapıyı açtığımda ilk önce savaşın babası girdi. Kısa selamlaşma faslı sonrasında içeriye geçti sırasıyla önce Barış sonra murat girdi. Tam Savaş girecek derken başka bir çocuk daha içeriye girdi. Banu'ya soran gözlerle baktım ama Banu kafasını tanımıyorum anlamında salladı. Zeynep e baktığımda oda olumsuz anlamda kafasını salladı. Savaş elinde koca bir çiçek ve çikolata ile içeriye girdi. Banu hemen elindekileri alıp sehpanın üstüne koydu. Bana gelip yanağıma küçük bir öpücük kondurdu.
Nazlı: Savaş bu çocuk kim?
Savaş: Bilmiyorum babam isteme sonrası konuşacağız dedi hepberaber bir yere gidecekmişiz.

Kafamı salladıktan sonra beraber salona geçtik. Herkes oturmuştu kızlar ve ben hariç. "Kahvelerinizi nasıl iversiniz" diye sordum. Herkes orta şekerli dedi. Hemen kızlarla mutfağa gidip kahveleri yaptık. Ben tam içeriye götürecekken Banu beni durdurdu. Elindeki tuzlukla önce Savaşın sonra Barışın kahvesine tuz attı. Gülüşerek içeriye gittik. Herkese kahvesini verdikten sonra Savaş kahvesinden bir yudum alıp zorla da olsa yuttu. Barış katıla katıla gülmeye başladı.
Barış:Bak şimdi Savaş benim kahvem orta şekerli nasıl da içiyorum.
Diyip kahveyi ağzına götürdü. Bir yudum alır almaz püskürttü. O küfürler ederken biz de gülüyorduk. Savaşın babasının öksürmesi ile hepimiz sesimizi kestik.
Baba: Efendim sebebi ziyaretimiz malum Allah'ın emri peygamberin kavli ile kızınız Nazlıyı oğlum Savaşa istiyorum.
Anne:Madem gençler birbirini görmüş beğenmiş bize de hayırlısı olsun demek düşer.
Barış:Ne yani verdiniz mi şimdi?
Anne:Verdim tabi oğlum
Barış:Abla bir başlık parası isteseydin keşke beraber yerdik.

Savaş Barışın kafasına sağlam bir şaplak attı. Salondaki herkes gülmeye başladı. Ortalığı toparladıktan sonra annemin izni ile Savaşın babasının peşine düşüp evden çıktık. O çocuk bana çok tuhaf bakıyordu. Kim bu çocuk? Sonunda Savaşın babasının evine geldik. Hep beraber salona geçip oturduk. Babası konuşmaya başladı.
"Bakın çocuklar bu çocuk Yağız benim şeyim" dedi direk konuya girmeye çalışırken birden sessizleşti.
Savaş:Oğlum de de artık kendi kafama sıkayım baba daha kaç kardeşim var benim haberimin olmadığı
Baba:Dur oğlum bir sakin ol
Yağız:Savaş ne oğlu dur bir
Baba: Yağız benim yıllar önce kavga edip bir daha barışmadığımız kardeşimin oğlu geçen hafta vefaat etmiş. Bana ölmeden önce bir mektup göndermiş Yağız'ı yanıma alıp onu bırakmamamı yazan bir mektup.
Yağız:Ben aslında İspanya da çok mutluydum amcamın zoru ile geldim buraya.
Baba:Yağız babanın son dileği bu onu yerine getirmem lazım şimdi biraz sus.

Bir süre sessizliğin ardından Savaş konuşmaya başladı.
Savaş:Ne yani benim amcam mı vardı?
Baba:Evet oğlum ama ben senden sakladım aslında annen bile bilmiyordu biz onla 20 yaşımdayken kavga etmiştik o da buradan gitti. Birdaha hiç dönmedi İspanya'da evlenmiş bir çocuğu olmuş ama benim hiç birinden haberim yoktu. Daha bu sene öğrendim. Sonra da vefaat haberi geldi bu mektupla birlikte. Yağızı da aranıza alabilir misiniz?

Savaş önce Yağıza sonra babasına baktı.  "Artık bir kuzenim var" diyip Yağız'ı kolunun altına aldı. Ama Savaş Yağız a sarılırken bile yağız bana tuhaf tuhaf bakıyordu. Var bi iśte de bir şey ama neyse...

ÇETE (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin